Siyasi partiler; yapılacak seçimlerde işbaşına geldiklerinde neler yapacakları konusunda vaatlerini sıralıyorlar.

         Ak parti: 9 senedir uyguladığı ekonomik programı uygulayacağını, ekonominin makro dengelerinin daha da düzeltileceğini, milli geliri yükselteceğini söylüyor. (Sanki Koçun, Sabancının parasının çoğalması milletin çok işine yarar da!) Dünya sermayedarlarını, ülkeye ve özellikle İstanbul’a getirip, burayı finans merkezi yapacağını vaat ediyor. Bunun içinde “çılgın” projeler hazırlıyor. Fakirlere yalı yapacak ikinci boğazda!

         Yani bu partimizden ülkemizin fakir-fukarasına “mama” yok. Belki nev zuhur, “yandaş zenginler”, insafa gelip, fakirlere sadaka, zekat verirlerse ne ala.. Anadolu da; cami cemaatinden bazı zenginlerin, çok uzun zamandan beri dedikleri “daha çok kazanıp, daha çok yardım edelim” “uyutma” ve “kandırmacası” gibi.  Fakirin zenginleştirilip, yardım eder hale getirilmesi gibi bir dertleri yok. 9 senedir de olmadı.

         CHP’nin vaatlerine gelince; onlarında ne kalkınmada, ne işsizliğin ve fakirliğin yok edilmesinde dişe dokunur bir vaatleri ve planları yok. Adına “aile sigortası” dedikleri vaatleri bile birazcık ekonomiden anlayan insanlar için, (argo tabiriyle) çok dandik kalıyor. Kendi partilerinden halen milletvekili olan Prof. Esfender Korkmaz bile eleştiriyor. Bunun dışında, dişe dokunur, alt gelir guruplarını ilgilendiren herhangi bir projeleri olduğu, pek duyulmadı.

         Mesela “taşeronlaştırma” konusunda yuvarlak lafların ötesine geçen bir vaat de duymadık. Seçim ortamına girmeden önce neredeyse her gün bu konuda bir şeyler söylerken, son günlerde adeta unuttu. Gerçi halen bu partinin yönetiminde bulunan belediyelerde bu konuda diğer belediyelerden farklı bir uygulama yapılmıyorsa da, gene de belki merkezi yönetimde yapabilirler, bu zulmü durdururlar, diye umut etmek isterdik. Nafile..

         MHP ye gelince; onların öteden beri böyle bir dertleri adeta yokmuş gibi davranıyorlar. Tek dertleri, kurulu düzen ve resmi ideoloji, bölünüp, parçalanma korkusu. Oysaki bu partiye oy veren kitle fakir halk kesimleri. Onların dertleriyle dertlenmek ve bunları dillendirmek en fazla bu partinin görevi olması gerekirken, Bahçelinin hiçbir konuşmasında bunlara rastlamak mümkün değil. Varsa yoksa devlet, üniter yapı, düzen muhafızlığı

         Bu konularda zaten halkın çok büyük bir bölümü, duyarlıdır. Devletin bu konularda “rejim muhafızları” var onlar doğru bir anlayışla halkın ve ülkenin bütünlüğünü savunmak zorundadırlar. Eğer onlar bunun önemine inanmıyorlarsa halk gerekli dersi zaten verir. Partinin bütün imkân ve enerjisini bu konuya teksif etmenin bir anlamı ve karşılığı yoktur. Önemli olan partinin her konudaki politikalarının halka yansıtılmasıdır. Son zamanlarda bu partiye memleketin sahillerindeki “tuzu kuruların” yönelmesi, Bana ilginç geliyor. Buda bu partideki, Bahçeli açılımı herhalde!  

         Bu seçim döneminde; fakir Anadolu insanını savunmak, milli görüş geleneğine kaldı. Onlara da, ülkedeki iktidar partisi, dünya ve ülkemizdeki hâkim iktidar odakları fırsat vermiyorlar. Söyledikleri ve özellikle geçmişte yaptıkları, büyük sermaye sahiplerini, küresel ekonomik güçleri, korkutup, endişelendirdiği için, bu fikri yok etmek adına, ellerinden geleni yapıyorlar.

         Bu partinin genel idare kurulu üyesi, Dr. Fatih ERBAKAN açık ve net bir mesaj veriyor. “iktidara gelirsek hemen 100 milyar dolarlık bir kaynak temin edip, fakir milletin cebine koyacağız” diyor. Geçmişte yaptılar. 1996 yazını hatırlayanlar biliyor. Şimdi neden yapmasınlar? Üstlendiği görevi, ibadet(cihat) aşkıyla yapmaya çalışanlar, halkın dertlerine bigâne kalamazlar. İmkânları kıt olsa da, sesleri boğulmaya çalışılsa da bunu yapacaklardır. Eğer bizde hakkı, adaleti, savunuyorsak, hakkın sesine kulak vermek zorundayız.

         Unutmayalım hakkın ve haklının üzüntü ve sevinci vereceğimiz oya ve yapacağımız tercihe bağlıdır.

         Selamlarımla…