NEREDEN GELİP NEREYE GİDİYORUZ ?

  • 27.02.2017 00:00


                 Dünya sahnesine Yaratanına teslim olup kulluk etmek üzere gelen insanoğlu, nereden geldiğini bilmesi gerekmekte. Nereden geldiğini bilmeyen insan, nereye gideceğini de bilemez. İşin gerçeği, insanoğlu Allahtan geldi ve yine Allaha dönecektir. Bu bilinçte olmayan insan, hayatını düzenli ve verimli kılamaz. Sadece kendi çıkarına ve günlük yaşamaya çalışır. Oysa insan, Allahın kendisine verdiği hayat nimetinden sorumludur. Bu sorumluluk önce Allaha, sonra insanlara karşıdır. Yüce Allah, insanların nereden gelip nereye döndüğünü Kuranında şöyle beyan ediyor.”Onlar başlarına bir musibet geldiğinde, doğrusu bizler Allaha aidiz ve kuşkusuz Ona döneceğiz derler”. Bakara, 156.

                Allahtan gelip yine Ona döneceğimiz kaçınılmazsa ki, öyledir. Bu hakikat tır. Zira Allah Kuranında “ Her insan ölümü tadacaktır, sonra bize döndürüleceksiniz ,” buyurmaktadır. Ankebut, 57. Peki  bunun için ne durumdayız. Yaratanımıza giderken yanımızda neyimiz var. Bizler Allahın istediği gibi Ona dönebilecek durumda mıyız? Bakınız Yüce Yaratan bizden kendisine neyle dönmemizi istiyor.” Ey müminler, Allaha karşı gereği gibi saygılı olun ve ancak Müslüman olarak ölün”. Ali İmran, 102. Allaha teslim olup Müslüman olarak yaşayıp kendisine dönerken de yine Müslüman olarak dönmeyi isteyen Mevla’mızdır. Bundan dolayıdır ki, hayat rastgele kullanılacak bir nimet değildir. Hayatımızı idame ettirirken Allaha ve kullarına karşı görevlerimizi yerine getirmek gerekiyor.   

                Allaha karşı görevlerimiz, Onun bizlere yerine getirmemizi emir buyurduğu ilahi görevler, yasak kıldığı, yapmamızı istemediği söylem ve eylemlerdir. Bunlara riayet edilmesi gerekiyor. Yani kulluğumuzun gereği olan başta beş vakit namaz olmak üzere, bedeni ve mali tüm ibadetleri usulüne uygun şekilde ifa etmemiz lazım gelir. Bunun yanı sıra yalan söylemden, dedikodu, gıybet, iftira, haset, içki, kumar gibi  haram kılınan  alışkanlıklardan kaçınmamız gerekmektedir. İnsanlara karşı görevlerimiz, öncelikle kul hukukuna riayet etmek. İnsanlarla iyi bir iletişim kurarak bir ve beraberliği sağlamak, ihtiyacı olanlara yardım etmek, yaraya merhem olmak, Bireylerin huzur ve güvenliğini sağlayacak çalışmalar yaparak toplumsal barışı oluşturmak. Kendimiz neyi istiyorsak diğerleri için de aynısını istemek. Bize yapılmasını istemediğimizi de başkaları için arzu etmemek. Daima objektif hareket etmek. Bizdeki olanı, dost ve komşularımızla paylaşmak, insanların ümit var olmasına vesile olmak. Kırık gönülleri tamir ederek insanların mutlu olmalarını yardımcı olmak.

                Hayatın bir gayesi vardır. Bu gaye tektir ve Allaha teslim olup dünya ve ahreti mamur etmektir. Allaha giderken kalben mutmain olduğumuz halde gülerek gitmek o denli önemlidir. Bunun için yaşadığımız sürecin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadece dünya için değil ahiret için de azık hazırlamak lazım gelir. Bu azık imanla beraber Salih amel (yararlı davranış) dir. Allah ve Resulünün seveceği, razı olacağı her söylem ve eylem yararlı davranış kapsamına girer. Bu bakımdan çalışmalarımız günü kurtarmak için değil, geleceğe yönelik, toplumun huzur ve mutluluğunu sağlayacak halde olması o denli önemlidir. Peygamberimiz (sav) efendimiz” insan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç kişinin amel defteri kapanmaz. Sadakai cariye sahibi, hayırlı evlat yetiştiren, okudukları zaman insanların istifade edecekleri bir eser ortaya koyan” buyurmuştur. Riyazüssalihin. Bu üç kişiden biri olarak Yüce Allaha dönmemiz mümkün olabilir. İnanıyoruz ki, bu dünyada yaşama hakkımız bittiği an Yüce Yaratanımıza döneceğiz.                                                 


Tahsin ÖTGÜÇ

İl müftü yrd


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • emel metin
    emel metin
    7.10.2012 11:13

    ben başörtüyü kurumlarda istemiyorumaçıkcası çokşeylere şahitoldum bu olay türkiyenin ve insanlarının kafasını karıştırmak istiyolar bunlardan daha çok önemli konular mevcut türkiyede zaten değilmi birşey yapılacagında yasanın sağlanması için bu tür konuları ortaya atıp halkın ilgisini başka bişeye çekmekten başka bişi değil başörtü olayını konuşanlarıda boş konuşuyor diye düşünüyorum mustafa kemalin zamanında onca başörtülü insanlar varken konular başörtü değildi insanlar duyarlıydı peki şimd?

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız