- 24.11.2014 00:00
Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) efendimize miladi 610 tarihinde Nebilik görevi verildiğinde, okuyup öğrenme ile ilgili Alak suresinin ilk beş ayeti nazil oldu. Yüce Allah bu ayetlerde şöyle buyurmuştur.” Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alak dan yarattı. Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle insana bilmediğini öğretendir.” . Okumak ve öğrenmek ilk insan Hz Âdem (as)tan itibaren başlamıştır. İnsanoğlu dünya üzerinde var olduğu sürece var olmaya devam edecektir. Zira her insan etrafını tanımak, bilmediklerini öğrenmek, topluma ve kendisine faydalı olması için meslek sahibi olması açısından ilim tahsil etmek zorundadır.
Miladi 624 tarihinde Bedir muharebesinde esir düşen 70 müşrikten her birine Müslümanlardan 10 kişiyi okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakma kararı alınmış ve uygulanmıştır. Peygamberimiz (sav) efendimiz bir gün Mescidi Nebeviye geldi. Mescidin bir köşesinde zikirle meşgul olanlar, diğer bir köşesinde ilmi müzakere edenler vardı. Efendimiz ilimle meşgul olanların yanına gitti ve onlarla ilgilenmişti. Zira Peygamberimiz (sav) efendimiz bir öğretmen idi. “ “Ben öğretmen olarak gönderildim “ buyurmuştu. İbn Ma’ce Mukaddime 17. Her şeyin başı ,ilimdir.İlim olmadan usulüne uygun ibadet yapmamız mümkün değildir. İlim, yaptıklarımızın bizlerde manen haz bırakmasına vesile olur.
Okuyup bilmediklerimizi öğrenmek, insanlara faydalı olmak, Toplumu meydana getiren bireylerin iyiyi, doğruyu, gerçeği görmelerine yardımcı olmak ve bu uğurda mesai sarf etmek, ibadet kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan öğretmenlik öyle bir meslektir ki, kişinin dünyasını ve ahretini huzurlu kılar. Öğretmen, cehaletin yerine ilmi, bilgiyi, kültürü yerleştiren insandır. Öğretmenler toplumun manevi mimarlarıdır. Eğitim ve öğretim çağında olan gençlere manevi yönden şekil verirler. Temel öğretimden yüksek öğretime kadar her kademede görev yapan öğretmenler, hedef kitlesine yön verirler. Gelecek için hayata hazırlarlar. Bu uğurda her türlü fedakârlığı yaparlar. Zaten öğretmenlik, sevgidir, fedakârlıktır.
Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde; “ Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da bunları seven ol. Beşinci olma helak olursun” buyurmuştur. Öğretmek ve öğrenmek en tabi hakkımızdır. Aynı zamanda dünyada var oluş gayemizdir. Öğretmenlik mesleği, Nebevidir. Bundan dolayı kutsaldır. Hakkını verirsek toplumda saygı ve sevgimiz yer eder. Ancak bildiklerimizi hayatla bütünleştirirsek bir anlam ifade eder. Değilse örnek olamayız. Her şeye rağmen model insan olmak zorundayız. Hedef kitlemiz olan gençlerimizi ve öğrencilerimizi sevmeliyiz. Onların bizler için birer emanet olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Usulüne uygun olarak iletişim kurarsak öğrencilerimizin başarısı artacağı gibi, bize ve topluma olan bakışları da müspet yönde değişecektir. Bizler zaten birer eğitimci olarak bunun için varız.
Hep birlikte eğitimciler olarak bizlere emanet olarak verilen gençlerimizi, istikbale hazırlayalım. Topluma ve ailesine faydalı olmalarına vesile olalım. Zaman ve gençlik nimetlerinden en iyi şekilde yararlanmalarına yardımcı olalım. Peygamberi bir görev olan mesleğimizin hakkını verme adına efendimizi, örnek alalım. O, muhatabını insan olduğu için değer verirdi. Sonra bilgi aktarırdı. Sevgiye dayalı öğretimin daha faydalı olacağını inanalım. Bu vesileyle 24 Kasım öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Ebedi âleme göç edenlere Yüce Allah tan rahmet niyaz ediyor, Hayatta olanlara uzun ömür, sıhhat ve afiyetler temenni ediyorum.
Tahsin ÖTGÜÇ
Müftü Yrd
Yorum Yap