İSRA VE MİRAÇ KANDİLİ

  • 14.06.2012 00:00

 

            Miraç, Hz Peygamberimizin Yüce Allah’ın huzuruna yükseltilerek taltif edilmesi mucizesidir. Miraç kelimesi, Arapçada yükseğe çıkmak anlamına gelen uruç kelimesinden türetilmiş olup sözlükte “yükselme, yükseğe çıkma aracı demektir. Dini bir terim olarak miraç, Hz Muhammed (‘sav) in Yüce Allah tarafından göklere yükseltilip kendi huzuruna çıkarılması ve bu arada birçok ilahi sırlara ve tecellilere mazhar kılınması olayını ifade eder

            Miraç, hicretten 18 ay önce Hz Muhammed. (sav) in peygamberliğinin 12. inci yılında Ramazan ayının 17 sinde meydana gelmiştir. Müslüman bilginlerinin çoğunluğu miraç’ın hem ruhen hem de bedenen meydana geldiği kanaatindedirler. Hz Hatice validemiz ve peygamberimizin amcası Ebu Talibin vefatından sonra müşriklerin efendimize karşı sözlü ve fiili saldırılarını arttığı döneme rastlamıştır                                      

            Kur’an-ı kerimde miraç mucizesinin mekkeden Kudüs’e kadar. kısmından söz edilmektedir. Allah bu konuda şöyle buyurdu.” Kulu Muhammedi bir gece Mescidi Haramdan kendisine bir kısım ayetlerimizi göstenmek için, etrafını mübarek kıldığımız mescidi-i Aksaya götüren Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.”.                              

            Yaygın görüşe göre miraç olayı, şöyle cereyan etmiştir Hz Peygamberimiz, kabenin yanındaki hatim veya halası Ümmü Hanın evinde uyku ile uyanık bir halde iken Cebrail (as) geldi. Peygamberimizin göğsünü yarıp zemzem suyu ile yıkadı. İman ve hikmetle doldurdu. Hz peygamberimiz bir Burak’a bindirildi. Cebrail  (as) ile beraber mekkedeki Mescidi-i Haram dan küdüsteki Mesci Aksaya gittiler. Burada Peygamberimiz bütün peygamberlere imam olup beraber namaz kıldıktan sonra manevi bir merdivenle yedi kat göğü aşarak sidretül müntehaya vardılar. Cebrail (as) ey Muhammed buradan itibaren Allah’a gitmen sana aittir. Ben buradan ileri gidemem dedi.          

          Peygamberimiz refref denilen özel bir binekle Allah’ın huzuruna getirildi. Yüce Allah, konuş ya Muhammed buyurdu. Başlangıçta heyecandan korkan Peygamberimiz, Allah’’ın kendisine verdiği sekine ile rahatlayıp namazlarda birinci ve ikinci oturuşlarda okuduğumuz tahiyyat duasının birinci cümlesini söyledi.”Selam ve hürmetlerimiz, namaz ve her türlü dualarımız ve hayır, hasenat ve iyiliklerimiz Allah içindir. Yüce Allah, Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun ey nebi. Buyurdu. Peygamberimiz de Allah’ın Selamı, bereketi ve rahmeti bizim ve senin yararlı davranışlarda bulunan Müslüman kullarının üzerine olsun dedi. Bu söyleşiyi gıpta ile dinleyen Cebrail (as) ben şahitlik ederim ki, Allahtan başka ilah yoktur. Ancak ezeli ve ebedi olan Allah vardır. Hz Muhammed de onun kulu ve elçisidir dedi. Yani tehiyyat duası Peygamberimizle Yüce Allah arasındaki söyleşidir.                              

          Yüce Allah, peygamberimize cennet ve cehennemi, arşı ve kursiyi gösterdi. Kendisine Allah’ın on iki emri tebliğ edildi. Bununla beraber beş vakit namaz,bakara Suresinin son iki ayeti, Muhammed ümmetinin günahlarının cezasını bir süre çektikten sonra cennete gireceği müjdesi verildi Peygamberimiz mekkeye döndüğünde, isra ve miracı etrafındaki dostlarına anlattı. Müşrikler bu durumdan haberdar olunca her zaman olduğu gibi Peygamberimizin isra ve miracına inanmadılar. Önemli değil, onların inanmaması. Bizler Müslümanlar olarak Peygamberimizin isra ve miracını bedenen ve ruhen olduğuna inanıyoruz. İsra ve miraç Yüce Allah’ın elçisine büyük bir lütfüdür. Cumartesi  gününü Pazar'a bağlayan gece (16.06.2012) mübarek miraç kandilidir. Geceyi en iyi şekilde ihya etmeye çalışalım. Bu vesileyle miraç kandilinizi şimdiden tebrik eder bölgemize, ülkemize ve İslam âlemine huzur, barış ve esenlikler getirmesini Yüce Allahtan niyaz ederim. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız