Son zamanlarda gerek yazılı gerekse görsel basında izlediğimiz üzere şer cephe tarafından düzmece olarak servis edilen bir kaç yerde gerçekleşen ve Suriyelilerin de karıştığı olaylar bahane edilerek "Suriyeliler gönderilsin" diye kampanya yürütülüyor.

Bu hususla ilgili bir kaç konuya dikkat çekmek gerekiyor.

Bu kardeşlerimiz, daha iyi bir ülkede, daha iyi bir hayat yaşamak için veya ülkemizde tatil yapmak için ülkelerini terk etmiş değiller.

Bu kardeşlerimizin yarınları işgalci ve sömürgeci emperyalist güçler tarafından talan edilmiştir.

Medeniyet abidesi demokrasi abidesi olarak kendini tanıtan güruh ülkelerin çoğunda da mağdur oldular.

Avrupa gurühu ülkelere gidenlerden 12.000 (ONİKİBİN) ÇOCUK kayboldu! Bir kısmı basından izlediğimiz üzere Akdenizin sularında can verdiler.

Bir çoğu ilkel şartlarda guantanama tarzı kamplarda yaşamaya mahkum edildiler.

Bu kardeşlerimiz ülkemize gelinceye kadar ülkedemizde hırsılık, sokak kavgası, namussuzluk, kadına kıza laf atma yoktu değil mi? Bu vatanını terk etmek zorunda kalan kardeşlerimiz gelince oldu? Allah için kendimize soralım.

Eğer hırsızlar, namussuzlar, alçaklar, katiller bu ülkeyi terk etsin diyeceksek sıra bu kardeşlerimize gelinceye kadar bir kaç milyon insanın gitmesi gerekemez mi? Unutmayalım biz Büyük Osmanlı'nın torunlarıyız ve bu insanlar bizim kardeşimiz.

Daha da önemlisi bu insanlar ümmet bizde Büyük Osmanlı'nın umudu tek kaleyiz.

Bosna savaşında 300 ile 500 BİN vatandaşını kaybetmiş, her türlü zulme ve soykırıma maruz kalmış bir milletin lideri olan Alija İzzet Begoviçdediği gibi "İnsan insanı sevmeli, insanlığı değil." Ve "İnsan ancak başka insanlar içerisinde insan olabilir ve insan kalabilir."

Bu kardeşlerimiz KATİLLERDEN ve CANİLERDEN OSMANLI'NIN TORUNLARI' NA SIĞINDILAR....

N'olur!  bize yakışanı yapalım ve mirasımızı korumaya devam edelim.

Bildiğimiz ama hiç bir zaman olmayacak gibi yaşadığımız üzere hepimiz bu dünyada mülteciyiz aslında fani dünyanın, kainatın ve alemin sahibini hepimiz çok iyi biliyor olmamız gerekiyor.

Bu fani dünyadan bize düşen yer, yerini bile bilmediğimiz bir yerde iki metrekarelik bir çukurdur.

Öyleyse kim kimi nereden, nereye kovuyor? Rabbim bu ümmeti başta 15 Temmuz ihaneti olmak üzere bir çok ekonomik, sosyal, siyasal ve büyük musibetlerden korudu.

Bu aziz milletin, Allah'ın yardımını celbeden en büyük ameli bu mazlum ve mağdur kardeşlerimize sahip çıkmamızdı.

Şimdi ümmet olarak bize düşen nankörlerden olmamaktır.

Son olarak şunu belirtmek istedim; Suriyeli mazlumunlar hayat ve namusunu korumak için ülkemize sığınmışlardır.

Bu mazlumların hayat ve namusları biz Büyük Osmanlı torunlarına emanettir Rabbimin rızasına nail olmak için lütfen emanetimize sahip çıkalım...