TAHİR USTA DUT AĞACINDA BÜLBÜL OLMUŞ

Ramazan Sohbetlerimiz devam ediyor. Sohbetlerimizin bugünkü adresi Bolu Yukarı Çarşıda uzun yıllardır hizmet veren Kanaat Kundura’nın sahibi İsmail Yaman.

TAHİR USTA DUT AĞACINDA BÜLBÜL OLMUŞ
9.08.2011 - 12:12

 

  Yukarı Çarşı’nın eski esnafları ile eski ramazanları konuşmaya devam ediyoruz. Kanaat Kundura’nın sahibi, 45 senelik Yukarı Çarşı esnafı İsmail Yaman ile geçmiş Ramazan anılarını konuştuk.

İsmail Bey sizi tanıyabilir miyiz?

 Ben İsmail Yaman. 61 yaşındayım. Çocukluğumdan beri bu çarşıdayım. Aşağı yukarı 45 senedir Yukarı Çarşı esnafıyım. Ayakkabı mağazamız var. İki oğlum var, Mehmet Nedim Yaman ve Melih Yaman. Eskişehir Ticari Bilimleri bitirdim.

Neler yapardınız eski ramazanlarda?

Eskilerin tadı bir farklı tabi, ama biz elimizden geldiğince adetlerimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. Önceden bu çarşıda esnaf arkadaşlarına, yüksek sesle selam vermeden kimse kendi dükkanına girmezdi. Kandil günlerinde bütün dükkanların önünde lokum dağıtılırdı. O günün kandil olduğu hatırlatılırdı. Ramazanlarda personele, fakirlere iftarlar verilirdi. Köyden gelenlere özellikle sorulurdu ihtiyacı olan var mı diye ve elden geldiğince yardım edilirdi.

Eskiler pek bir neşeliymiş. Hala bu şakalar devam ediyor mu aranızda?

O zamanlar çok farklıydı. Kapı önü sohbetleri yapılırdı. Herkes daha neşeliydi. Şimdi bu geleneği biraz olsun Mehmet Karamalıoğlu devam ettiriyor. Canımız sıkıldığında hep Mehmet Karamanlıoğlu’na gideriz.

Peki, sizin aklınızda o günlerden kalma güzel bir anı var mı?

Sayacı Şeref Usta vardı. Onun Ustası, Tahir Usta. Arasta içinde o zamanlar düğünlere falan çok gideriz. O zamanlarda da Tahir Ustanın çırağı evlenecek. Tahir Usta düğüne gitmiş, yemişler içmişler. Neyse Tahir Ustanın odası hazırlanmış, bembeyaz çarşaflar tertemiz serilmişi usta burada yatacaksın demişler. Neyse sabah bir kalkmışlar, bakıyorlar usta yok. Tahir Usta bir dut ağacının tepesine çıkmış, ben bülbül oldum diyormuş millete. Bize anlatılanlardan biri buydu.

Evlerinizde ramazan nasıl geçerdi? Sofralarınızda ne yenirdi?

Her ramazanda en az on, on beş gün evimizde iftar verilirdi o zamanlar. Personel, eş dost, akraba ve fakir insanlara oruç açtırılırdı. Eskiden burada simitçi İsmail ağabey vardı köşe başında. Ondan aldığımız simitle makarna yapardık. Birde yumurta altı dediğimiz soğanlı bir yemek vardır. Bir de güllaç tabi.

Günümüzde nasıl geçiyor Ramazan?

Arasta da eskiden komşularımıza ramazan ziyaretine gidilirdi. O adet kalktı artık ama onun dışında biz kendi personelimize yine iftar veririz.

Peki, işleriniz eski Ramazanlara göre nasıl?

Eskiden sadece bayramlarda ayakkabı alınırdı. Büyük bir yoğunluk olurdu bayrama yakın. Yine bayramlarda bir yoğunluk oluyor ama eskisi gibi değil tabi. Artık her gün bayram gibi. Her zaman alabiliyor insanlar.  

Kimler var o günlerden aklınızda?

En güzel komşularımız, Onsekizin Mehmet Amca vardı o bizim yan komşumuzdu. Karşıda iki tane yemenici vardı, çok güzel yemeni dikerlerdi. O yemeninin uçlarını açarken değişik bir tahtayla açarlardı. Komşuluk ilişkilerimiz çok güzeldi. Yine de çok güzel ama eskisi gibi değil tabi.

Haber: Nermin Kaya


Editör: E. Candan