"Yere düşen ekmeğin
üstüne basan insan görmedim ama yere düşen insanı
tekmeleyen çok kişi
gördüm" diyor... Prof.Dr.Üstün DÖKMEN
 

Toplumdaki değerleri oluşturan kaynaklar arasındaki ilişkilerin tam kurulamaması ve paradigmaların sağlam temellere oturtulamaması toplumun değer algılarında yanılsamalara neden olabilmektedir. 

Nedir bu kaynaklar? Din, töre, örf, adet,  gelenek, eğitim, politika, ekonomi, hukuk….

Saygı, sevgi, inanç ve tüm değerlerimiz…. Bunları kimler, nasıl ve ne şekilde oluşturmaktadır?

Toplumsal düzenin ve toplumsal mutluluğun oluşturulmasında herhangi bir kaynağın tek başına başarılı olabilmesi hızlı değişen ve gelişen Dünyamızda mümkün görünmemektedir. Tüm bu kaynakları tek bir düzen sistemi içinde buluşturabilen Ülke olmalıyız.

“Saygı” gibi önemli bir değer, her insan ya da toplumun bir kesimi tarafından farklı algılanabiliyorsa, bir yerlerde hata yaptığımızın göstergesidir. Ayrıca bu gibi yanılsamalar, bu değerleri kaybetmemize de neden olabilir….

 Trafik kurallarını çok iyi oluşturmak, trafik sisteminin kusursuz işleyeceği anlamına gelmez. Trafik kurallarını sevgi, saygı, inanç, gelenek ve göreneklerle işlemek, yoğurmak gerekir. Kısacası bu kuralların değerlerimize uyumunu sağlamalıyız. Bunu da en iyi eğitim yapabilir diye düşünüyorum…

Değerlerimize göre alkol içmek kötü bir davranıştır. Alkollü araç kullanmak trafik kurallarına göre yasaktır.  Ama hala alkollü araç kullananları görebilmekteyiz. Trafik kurallarına göre yasal olmasına rağmen; Araç kullanırken yüksek sesli müzik açmak, aşırı hız yapmak, dörtlülerini yakıp yolun ortasında durmak, park yerine park etmiş aracın arkasına park etmek, araca içinin görünmeyecek şekilde renkli camlar taktırmak, gece sürekli uzun farlarla yol almak, yayaların ya da diğer araçların geçişini engelleyecek şekilde park etmek, dönerken sinyal vermemek, trafik lambalarında kırmızı ışıkta beklerken, daha yeşil yanmadan kornaya basmak…

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün… Günlük hayatta sadece trafikte değil birçok ortamda “Saygı” değerinin kullanımını görebiliriz. İnsan olan her ortamda bu değerin kullanımını görebiliriz.

Bizde öyle güzel örnekler var ki bu değere ilişkin… Özellikle büyüklerimize karşı gösterdiğimiz “Saygı” değerine ilişkin davranışlar başka gelişmiş toplumlarda bile görülmez.

Ama iş günlük hayata gelince… Neden saygılı olamıyoruz? Neden Yüce Yaratı’nın yarattığı insana ve doğaya saygı gösteremiyoruz? Neden saygıda kusur ediyoruz? Yoksa yüzyıllardır övündüğümüz değerlerden bir şeyler mi kaybediyoruz?