MUTLU YILLAR

  • 2.01.2011 00:00

   Dünyaca, Milletçe yeni bir yıla giriyoruz…2011…

    Her insan yeni yıla girerken nasıl farklı eğlence ve etkinlikler yapabiliyorsa, ülkeler ve milletlerde de bu etkinlik ve eğlenceler farklılık gösterebiliyor.

    Dikkati çeken bazı yılbaşı etkinliklerine örnek vermek gerekirse;

    En şenlikli yılbaşı kutlamaları, ağırlıklı Budist ve Şinto olan Japonya'da yapılıyor. 1-3 Ocak arasındaki üç gün, Shougatsu adı verilen ve ülkenin en önemli ‘bayramı' kabul edilen günler. Öyle ki, bu üç gün içinde sokakta karşılaştığınız herkese “Mutlu yıllar dilerim” (Aki maşite omedetu gozaimasu) diye hitap etmeniz bekleniyor. Şogatsu süresince özel yılbaşı yemekleri hazırlıyorlar ve bunlara “Osechi Ryouri” adı veriyorlar. Bunları “jubako” denilen lake kaplı ve kat kat kutular içinde servis ediyorlar. Kutulara giren yemekler rengârenk oluyor ve her bir yiyecek farklı bir anlam ifade ediyor. Örneğin karidesler ‘uzun ömür', tatlı siyah fasulyeler ‘sağlık', ringa balığı (herring) havyarı “Doğurganlık”, teriyaki sosunda hamsiler iyi bir ‘hasat', tatlı kestane ve tatlı patates püresi ise “Mutluluk” ifade eden yiyecekler olarak kutulara konuyor. Bu yiyecekler de, haliyle, bu ifade ettikleri temennilerin gerçekleşmesi dileğiyle yeni seneye girerken yeniyorlar.

    Avusturalya’da ise, Yılbaşı kutlamaları 31 Aralık gece yarısı başlıyor ve tüm ertesi gün devam ediyor. Bu kutlamaların en büyük özelliği muhteşem gürültü çıkarmak! Bu da maytaplar, havai fişekler, kornalar, ıslıklar, kaynana zırıltıları gibi şeylerle oluyor. Bu âdetin kökeni ise Ortaçağ Avrupası'na ve Pagan geleneklerine dayanıyor. Çok tanrılı Ortaçağ kır dinleri olan ‘pagan' inancında, yıl bitimlerinde eski yıldan kalan kötü ruhları kovma amacıyla gürültü çıkarılır ve ateş yakılırmış. Ateş yakma âdeti Avrupa'nın bazı yerlerinde, örneğin Orkney Adaları'nda halen devam eden bir yeni yıl geleneğidir. Avustralya'da 1 Ocak günü önemli bir resmi tatil. Tüm vatandaşlar bu günü “piknik” veya plajlarda kamp yaparak değerlendirmeyi seçiyor. Bu nedenle de Avustralya'da yılbaşı yemeği denince aklınıza gelmesi gerekenler piknik yemekleri ve mangal.

    Yahudilerde yılbaşı (Roş ha-Şana) eylül sonundadır. Yahudiler ay ve güneş takviminin bir karışımını kullandığı için her sene günü değişir. Bir gün önce yıkanıp, tıraş olunup bayramlıklar giyilir. Yılbaşı günü ve öncesi oruç tutulur. O gün havrada ağırbaşlı bir âyin tertiplenir. Akşam havradan eve dönüşte beraberce yemek yenir. Yılbaşı âyinleri, Yom Kipur denilen mukaddes kefaret gününe kadar bir hafta sürer. Yahudilerin, 25 Aralığa denk gelen bir bayramları vardır. Hanuka denilen bu bayramda her yer kandillerle süslenir. Hediyeler verilip, oyunlar oynanır. Patates gözlemesi yenir. Başkaları Yahudiler de yılbaşını kutluyor zanneder.

    Çin'de yeni yıl ocak sonu ile şubat ortasında bir tarihe denk geliyor. Yeni yıl kutlamaları birinci gün başlayıp 15 gün sürüyor ve “kâğıt fener” festivali ile kapanıyor. Çin'de yeni yıl bir aile birlikteliği geleneği olarak kutlanıyor ve yemekler, yılbaşı kutlamalarında çok önemli bir yer tutuyor. Pek çok yiyecek, Japon geleneklerinde olduğu gibi burada da sembolik anlamlar taşıyor. Örneğin tavuk bütün olarak yeniyor. Bütün olmasının nedeni ise “aile birliğini” ifade etmesindendir. Uzun makarnadan yapılan yemekler uzun yaşamı sembolize ediyor. Hatta geleneklere göre bunları yerken ya da pişirirken kesmek uğursuzluk olarak kabul ediliyor. Görünüş olarak midyeler ‘bulyon'a ve Çin börekleri de altın külçelerine benzedikleri için, her ikisi de ‘sağlığı' sembolize ediyor. Yeni yılda mandalina ve portakallar elden ele geçiriliyor. Çünkü onlara göre mandalina ‘şans'ı, portakal ‘zenginliği' temsil ediyor. Yeni yıl kutlamalarında bu saydıklarımın yanında bütün balık ve kurabiyeler gibi bir dizi özel yiyecek daha hazırlanıp tüketiliyor.

     Brezilya’da yeni yıl kutlamalarında de yemek ön planda görünüyor. Brezilya kültüründe ve inançlarında mercimek zenginliği ve bereketi ifade eden en önemli gıda maddesidir. O nedenle de yeni yılın birinci günü mutlaka ve mutlaka mercimek çorbası ile mercimekli pilav pişiriliyor ve yeniyor. Yeni yılı karşılama kutlamaları içinde ise en ilginci, 31 Aralık gecesi ‘macumba' inancına mensup rahibelerin mavi-beyaz giyinerek Rio de Janeiro'nun İpanema plajında düzenledikleri büyük “Festa de lemanja” törenleri. Bu törenlerde içi çiçekler, parfümler ve yanan mumlarla doldurulmuş minik kayıklar kıyıdan denize salınarak deniz (su) tanrıçası Lemanja'ya armağan ediliyor. Diğer Riolular ise bembeyaz giysiler içinde Copacabana plajında durmaksızın dans ediyor.

   Aslında, dünyanın değişik toplumlarında, yeni yıl kutlamalarının Hıristiyan inancına dayanmadığı, putperest inançlardan kaynaklandığı da açıkça görülmektedir.Yılbaşı kutlamalarında ışık ve süslerle bezenen Noel Ağacı inancının kökeninin putperestlerce benimsenen ağaca tapınma düşüncesinden kaynaklandığı da ileri sürülmüştür. Özellikle İskandinav ülkelerinde şeytanı korkutup kaçırmak veya kuşlara bir ağaç sağlama isteğinin de bunda payı olduğu düşünülmelidir. Bu inancın kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlanan Noel Ağacı ile süslenmesi gelenekselleşmiştir. Başlangıçta Noel Ağacına hamursuz ekmekler, çörekler asılmış, sonra da bunun yerini çeşitli süsler, ışıklar, mumlar ve aile bireylerine verilecek hediyelerin konulması izlenmiştir.Hindinin Noel ve yılbaşı ile hiç alâkası yoktur. Amerika’ya ilk gelen İngiliz muhacirler açlıkla karşılaşmış; Kızılderililerin yardımıyla çabuk yetişen mısır sayesinde felâketten kurtulmuştu. Mısır hasadı yaptıklarında Kızılderilileri de davet edip hindi ziyafeti verdiler. Kasım sonundaki bu günü Amerikalılar Şükran Günü adıyla hâlâ kutlarlar. Hindinin vatanı Amerika’dır. İlk gelenler bunu Hind Tavuğu sanmış; Hind tavuğu o zamanlar Türklerin hâkimiyetindeki Batı Afrika’dan Portekizli gemiciler tarafından getirildiği için hindiye turkey demişti. (Yahudiler, yılbaşından hemen sonra kutladıkları Yom Kipur bayramında bir kümes hayvanını başlarında döndürüp kurban eder, günahın bu hayvana geçtiğine inanırlar. Belki de bir irtibat vardır.)

    İslâm düşüncesi yeni yılı hicri takvimine göre 1 Muharremde başlatmıştır. Gregoryen takviminden farklı olarak hicri takvim bir yılı 354 gün olarak hesap etmiştir. Bundan ötürüde her yılın başı birbirlerinde farklı mevsimlere gelmektedir. XIX. yüzyıldan sonra Osmanlılar Rumî takvimi kullanmaya başlayınca da yeni yılın başlangıcı olarak 1 Mart kabul edilmiştir. İslam inancında yeni yılı kutlama geleneği olmamasına karşılık, devletin önde gelenlerin padişahı kutlaması da gelenekselleşmişti. Padişah da yeni yılını kutlayanlara ” Muharremiye” ismi altında para veya armağanlar verilmesi adet olmuştur. Bunun yanı sıra memurlarda yöneticilerini ziyaret ederek kutlama geleneğini sürdürür, karşılığında hediyeler alırlardı. Bu arada devrin şairleri yeni yıl nedeniyle “Muharremiye” denilen kasideler yazarak başta padişah olmak üzere devletin önde gelenlerine sunarlardı. Karşılığında da şairlere çeşitli hediyeler, keseler içerisinde bahşişler verilirdi. Halk arasında yaygın bir inanca göre, “ganimet” olarak isimlendirilen bu bahşişin yıl boyunca bereket getireceğine inanılırdı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra çıkarılan 2739 sayılı yasa ile 31 Aralık günü öğleden sonra başlayarak 1,5 gün resmi tatil olarak ilân edilmiştir.

    Türkiye’de yılbaşı kutlamaları zaman zaman aydınlarla bağnazlar arasında sert tartışmalara yol açmış, çoğu kez dar kalıplar içerisindeki bazı basın organları da bunu körüklemiştir. Yılbaşının kökeni, ne olduğu konusunda bilinçsizlik ve kültür eksikliğinin de bu tartışmalarda büyük payı olmuştur. Yılbaşı birbirinden farklı toplumlarda değişik biçimlerde algılanmıştır. Bazılarına göre nefsin körletilmesi, bazılarına göre de canlandırmayı veya insanı yenilemeyi tanımlamaktadır. Bu arada insanın veya toplumların yeniden güçlendirilmesi gibi bir amaç güttüğü iddiası ise ayrı bir tartışma konusudur. Hıristiyanlık öncesi ve sonrasında yapılan kış şenliklerinin ayrılmaz bir parçası olan ateş ile ışıktan esinlenerek yapılan törenlerin sıcaklığın, sürekli yaşamın simgesi olduğu da bilinmektedir. Ayrıca ölüme meydan okumasıyla tanınan ve bu yüzden yapraklarını dökmeyen çam ağacının da yılbaşı kutlamalarında yer alması hiç de boşuna değildir...

    Ülkemizde de kimi insanlarca yılbaşı kutlanmaz iken, kimi insanlarca hindi yiyerek, çam ağacı süsleyerek, birbirlerine hediye alarak, eğlenceye dalarak ya da kuruyemiş yiyerek televizyon seyretmek şeklinde kutlanmaktadır. Kültürümüz zengin olunca ve eğlenceyi seven bir özelliğimiz olunca kutlamalar normaldir. Kutlayanların kutlamayanları, kutlamayanların da kutlayanları rahatsız etmediği bir ortam en idealidir ve bize yakışandır. Ömrümüzden geçen bir senenin, bizi ölüme bir adım daha yaklaştırdığı düşünülürse, eğlenmek zor görünüyor. Geçen bir yılın hesabını düşünmek, yapılan hataları ve davranışları düşünmek bana daha akıllı geliyor. Giderken geride nasıl bir iz bırakıyoruz?

   Soru şu; bu eğlenceleri bizden olmayanları örnek alıp, onlar gibi mi eğlenmeye mi çalışıyoruz yoksa,  kendimize özgü mü eğleniyoruz ya da kutluyoruz?...

   Sorun şu; eğer başkalarının, yani dini ve milliyeti farklı olanların, eğlencelerini taklit ediyorsak… Onlar gibi eğleniyorsak… Onlar gibi oluyorsak…

   Olabilir miyiz?...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız