YÖNETİCİ NASIL OLSUN?

  • 29.01.2022 21:07

Yönetimde üç kelime öne çıkar. Liyakat, ehliyet ve adalet.

Nisa suresinde yer alan, “Allah size emanetleri ehline vermenizi emreder.” (4/58) ayeti her türlü kamusal vazifenin dağıtımıyla ilgili genel bir durum ortaya koymuştur. İş ehline verilmediği zaman nasıl bir sonuç ortaya çıkabileceğini anlatma adına Allah Resûlü bir gün ashabına, “Emanet zayi edildiği zaman kıyameti bekleyin!” demiş, daha sonra sorulan soru üzerine emanetin nasıl zayi edileceğini ise, “İşlerin ehil olmayan kimselere verilmesi” şeklinde açıklamıştır. (Buharî, İlim 2)

Kısaca ehliyet ve liyakat, yöneticinin, sorumluluklarını, vazifelerini ve üstlendiği görevin gerektirdiği işleri başarıyla yerine getirebilecek yeterliliğe sahip olması demektir. Biraz daha açacak olursak yöneticilerin, sorumluluğu altına girdikleri vazifelerini hakkıyla eda edebilecek bilgi ve donanıma, yönetimi altında bulunan kimselerin haklarını muhafaza edip ihtiyaçlarını görebilecek güç ve kabiliyete, hak ve adaleti ayakta tutabilecek niyet ve azme, arkasına aldıkları insanları sevk ve idare edebilecek liderlik hususiyetlerine sahip bulunmaları gerekir.

Kamusal vazifeler için yapılan görevlendirmelerde ehliyet ve liyakatin yerini yandaşlık ve tarafgirliğin alması da emanete hıyanetin ayrı bir çeşididir. Nitekim Peygamber Efendimiz, daha ehil birisi olduğu halde başkasına görev veren kimsenin Allah’a, Resûlü’ne ve bütün müslümanlaraihanet etmiş olacağını ifade buyurmuştur.

Yöneticilerin bir diğer özelliği ise sorumluluk bilincinde olmalarıdır. Bilindiği üzere yöneticilik, çok geniş yetki ve hakları da beraberinde getiren bir konumdur. Ne var ki bu yetki ve haklar, vazife ve sorumluluklarla dengelenmediği takdirde pek çok suiistimali ve yozlaşmayı da beraberinde getirecektir. Bu da bir süre sonra yöneticileri despot ve zorba yapacaktır. İşte bu sebepledir ki İslâm, yetki ve haklardan ziyade sorumlulukları öne çıkarmış ve yöneticilere sürekli ağır mesuliyetlerini hatırlatmıştır. Mehmet Akif’in şiirleştirdiği Hz. Ömer’in şu sözleri bu konudaki sorumluluk duygusunun en mükemmel misalini ortaya koymaktadır: 

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, 

Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu!”

Tek kelimeyle yöneticilerin vazifesinin ne olduğu sorulsaydı, muhtemelen bu soruya “adaleti sağlamak” şeklinde cevap verilirdi. Adaletli yönetici, doğru sözlü, emanette emin, haramlardan kaçınan, günahlardan sakınan, şüphelerden uzak duran, hem sakin hem de öfkeli olduğu durumlarda itidalini koruyan, gerek din gerekse dünya işlerinde şahsiyet ve mürüvvetini muhafaza eden, yönettiklerine karşı eşit mesafede durabilen kişidir. Nitekim Kur’ân ve Sünnet’te de yönetimle ilgili en fazla üzerinde durulan ilke, adalettir. “Ey Davud, Biz seni ülkede hükümdar yaptık, öyleyse sen de insanlar arasında adaletle hükmet. Keyfine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın.” (Sâd sûresi, 38/26) âyeti de yönetimin en mühim gereğinin adalet olduğunu göstermektedir. 

Yöneticinin adil olup olmaması doğrudan yönetilenleri de etkileyeceğinden Peygamber Efendimiz, “Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa daha güzeldir.” buyurmuştur. Peygamberimiz başka bir hadislerinde ise kıyamet gününde Allah’a en sevimli ve yakın olan kimsenin adil imam, O’na en sevimsiz ve uzak olanın ise zalim imam olduğunu bildirmiştir. 

Yöneticinin alanına yönelik akademik bilgi sahibi olması, belli bir eğitim, beceri ve yeterliğe sahip olması da yöneticinin önemli özelliklerinden olup “ehliyet” kavramı içinde değerlendirilebilir. Bu da yöneticiliğin bir okulunun olması gerektiğinin göstergesidir. Halifelik (devlet başkanlığı) makamına gelecek kişide dört şartın aranacağını ifade eden İbn Haldun, ilk olarak ilmi saymış, ardından da adalet, ehliyet, duyu ve organların sağlam olması şartlarını eklemiştir. Aynı şekilde devlet başkanının özelliklerini sayan İbn Rüşd, ilk olarak onun fıtraten nazarî ilimlere meyilli olması gerektiğini zikretmiş, ardında da güçlü bir hafıza, sağlam bir idrak ve anlayış, ilme ve ilmin farklı branşlarını tahsil etmeye karşı istekli olma gibi vasıflara yer vermiştir. 

Yöneticilerde aranan önemli özelliklerden birisi de güven duyulması ve sevilmesidir. Kur’ân-ı Kerim’de pek çok âyet-i kerimede peygamberlerin güvenilir ve emin birer elçi oldukları üzerinde durulmuştur. Güven kazanmanın yolu ise özüyle sözüyle dosdoğru olmaktan, vefalı davranmaktan, sözüne sadık kalmaktan, şeffaf olmaktan ve asla aldatmamaktan geçer. Bu konuda Hz. Ömer’in rivayet etmiş olduğu şu hadis-i şerif çok önemlidir: “Yöneticilerinizin en hayırlıları sizlerin sevgisine mazhar olanlar ve sizleri sevenlerdir. Siz onlara hayır duada bulunursunuz, onlar da size. Yöneticilerinizin en kötüleri ise sizin kin ve nefret ettikleriniz ve sizden nefret edenlerdir. Siz onlara lânet edersiniz, onlar da size.”

Güven ve itimat beraberinde sevgiyi de getirecektir. Kendisine karşı güven duyulmayan insanların ise sevilmeleri mümkün değildir. Çalışanlar ile arasında güven ve sevgi köprüleri kuramamış, dolayısıyla da çalışanların desteğini arkasına alamamış yöneticilerin vazifelerini hakkıyla yerine getirmeleri mümkün değildir.

Yöneticilerin, normal insanların ötesinde bir kısım erdem ve faziletlere sahip olmaları gerektiğini de, Gazzâli, Mevlânâ, Maverdî, İbn Rüşd, Ebu Bekir er-Razî ve Farabî gibi İslam ahlâkına ve İslâm felsefesine dair eserler kaleme alan âlimler eserlerinde belirtmişlerdir. Yönetimde en önemli ahlâkî meziyetlerden birisi tevazu ve alçakgönüllülüktür.Yöneticilerin sahip olduğu makamlar, ellerinde tuttukları güç ve iktidar, insanların gösterdikleri ilgi ve alaka gibi faktörler potansiyel birer kibir ve gurur sebebidir. Âlimler, yöneticilerin firavunlaşmaması adına sürekli onlara alçakgönüllü olmalarını tavsiye etmişler; ellerinde tuttukları makam ve mevkilerin geçici olduğunu ve sahip oldukları bütün imkânların bir gün tek tek hesabının sorulacağını hatırlatmışlardır. Zira egoizm bataklığına saplanan ve nefsine müptela olan bir yönetici, kendi hesaplarıyla meşgul olmaktan ve kendi istikbalini düşünmekten bir türlü çalışanların ve kurumunun işlerinidüşünmeye fırsat bulamayacaktır.

İşte yöneticilik görevi bu kadar kutsal ve bir o kadar da zor ve sorumluluk isteyen bir meslektir. Böyle bir mesleğin okulunun olması, yazının başında belirtilen özellikler çerçevesinde yöneticilerin yetiştirilmesi, yöneticilerin atanırken bu hususlara dikkat edilmesi elzemdir. 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız