İş hayatında ve günlük hayatta çevremde o kadar çok sıkılmış, sıkışmış, sorun yumağı olmuş insan var ki… İnternet üzerinden ve kendi tecrübelerimden bazı noktaları onlar için derledim. Sorunsuz ve problemsiz hayat düşünemiyorum…

 Zengin olsanız da, fakir olsanız da,

Evli olsanız da, bekâr olsanız da,

Erkek olsanız da, bayan olsanız da,

Şehirde yaşıyor olsanız da, köyde yaşıyor olsanız da,

Öğrenci olsanız da, patron olsanız da, sorunlarınız var. İllaki bir şeyler çıkar önünüze…

Üzülme... der ve devam eder Mevlana;

Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun,  tek kanatla uçulmaz.

Zaten sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır.

Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?

Taş taşlıktan geçmedikçe, parmaklara yüzük olamaz.

Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır...

Duygularınızı anlatın,

Saklanan ve baskılanan heyecan ve duygular gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar. Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birbirimizle paylaşmalıyız. Kendimize dert ortakları ve sırdaşlar bulmalıyız. Diyalog, konuşma, anlatma çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir. 

Karar verin,

Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır. Bakıldığında, İnsanlık tarihi ve insan hayatı kararlardan oluşur. En kötü karar, kararsızlıktan iyidir. Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.

Olduğundan farklı yaşamayın, olduğunuz gibi olun,

Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı farkında olmadan biriktirmektedir. Nitekim Kur’an_ı Kerim’de de Hud Suresi 112. ayette “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” denilmektedir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar, sağlık için kötü bir şey yoktur. Bu durum, temeli çürük gösterişli ve modern gökdelenlere benzer. En ufak bir sallantıya kadardır ömrü….Böyle insanların kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.

Kabullenin,

Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendi kendimizi yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak, sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar. Okullarda oyun oynarken ve spor müsabakalarında galip olanların, mağlup olanlar tarafından alkışlanmasındaki mesaj budur.  Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.

Çözümler bulun,

Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Bu durum yöneticilerde daha vahim sonuçlar doğurur. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak için kibrit yakmalıyız. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir. Biz ne düşünüyorsak oyuz. Karanlıktan şikâyet edeceğine bir mum da sen yak. Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir. Olumlu düşünün, paradigmaların sizi ele geçirmesine izin vermeyin…ön yargılardan kurutulun…

Güven duygusunu geliştirin,

Kendine güvenebilmeli önce insan…  Bu güven duygusu okulöncesi eğitimde verilmeye başlanır. Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir. Derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez. Gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır aslında…..

Hayatı üzgün yaşamayın,

Mizah, kahkaha, huzur, mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. Yalnız ciddi veya yalnız neşeli olan insan yarım insandır der Leight Hunt… Hiçbir duygunuzu ertelemeyin…

Hayat sorunlarını biriktirmeden çözen, çözerken çevresine ve çevresindeki insanlara zarar vermeyen, kendine güveni tam, kendisiyle barışık, çevresine pozitif enerji veren, kalbiyle gülümseyen insanların çoğalması dileğiyle…