KIRK YILLIK HATIR…

  • 13.03.2017 00:00


Kahvenin zararlı ya da faydalı taraflarını bilim adamları araştırıp, kamuoyu ile paylaşmaya devam ediyorlar. Ben ise, faydaları üzerinde öğrendiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir. Kahvenin düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir. Şairler şiirlerini yazarlarken, yazarlar makalelerini hazırlarken, ressamlar tablolarını yaparlarken, kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur. Türk kahvesin dozunda içildiği takdirde, sağlığı fazla tehdit edecek yanı görünmemektedir. Teskin edici ve dinlendirici özelliği vardır. Bir fincan kahvedeki 50 mg. kafein hemen vücuttan atılır. Bu bakımdan Türk kahvesi fincanı ideal ölçülere sahiptir. Zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plâna çıkar. Kahve, hergün kullanıldığında, ağız kokusu derdine çözümdür.  Size ayrı bir keyif verir, Parkinson hastalığının ve kanserin düşmanıdır, mideyi çalıştırır. Safra taşlarını yok etmeye yardımcı olur, cildi korur, Kolesterolü düşürür. Ayrıca kahve, yemeklerden sonra içilmesi durumunda yiyeceklerin sindirimini de kolaylaştırdığı bilinen özellikleri arasında… Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yemek biter bitmez değil de, yaklaşık yarım saatlik bir süreden sonra içilmesi yerinde olacaktır.

Aşağıda ayrıca, kahve çeşitlerine ilişkin derlediğim bilgileri de paylaşıyorum.

Türk Kahvesi – Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi
Espresso – Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya’ya özgü bir kahve türüdür.
Mırra – Şanlıurfa’ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve
Cappuccino – Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve
Americano – Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli
Cafeaulait – Fransızların sütlü filtre kahvesi
EthiopianYirgacheff – Şarabımsı buruk tadı olan Etiyopya kahvesi
Latte – Espresso’ya köpürtülmemiş sütün eklendiği kahve
Mocca – Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve
Mocha – Latte’ye bol miktarda çikolata eklenmesiyle yapılan kahve
Santos – Brezilya’da yetişen, büyük yeşilimsi taneli orta derecede kuvvetli kahve
Sumatran – Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi
Supremo – Sabahları içilen Kolombiya kahvesi
Viennese – Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve
Macchiato- Süt, espresso, vanilya şurubu, karamel

                Kahve ile ilgili ilginç bilgiler;

ü  Kahve, dünyada petrolden sonra ticaret hacmi en yüksek olan ikinci üründür.

ü  Kahve, ticareti en yaygın en değerli tropikal tarım ürünüdür.

ü  Her gün 1.6 milyar fincan kahve tüketilmektedir.

ü  Türkiye, dünya topraklarında kahve yetişmeyip kendi adına kahvesi olan tek ülkedir.

ü  Kişi başı kahve tüketimi Amerika’da 4, Almanya’da 7, Türkiye’de ise 0.5 kg.dır.

ü  Türkiye’de kahve pazarının büyüklüğü 507 milyon lirayı geçiyor. Türk Kahvesi yılda 6 bin ton tüketiliyor.

ü  Dünya’nın en büyük kahve üreticileri Brezilya (%34), Vietnam (%14) ve Colombiya (%7)’dir.



Kahve ile ilgili bir de hikâye size; hikâye, Osmanlı döneminde bir ege kıyı kasabasında küçük bir kahve dükkânında geçer.

 “Bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip, – Hey arkadaş!. Hep müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kâfire yapma, demiş. Kâfir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanı imiş. Âma hiç şüphesiz ki o zaman gözü açık, birer kahve yapıp vermiş. En sonra da iki kahve yapıp, – Kaptan, biz de seninle içelim!..diye Rum müşterinin yanına oturmuş. Yeniçeri, – Heeyy!.. Ben sana o kafire kahve yapma diye tenbih etmedim mi? deyince kahveci de, – Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa!.. Cevabını vermiş. Aradan zaman geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş. Askerin arasında şuyû bulduğuna göre Sisam’da asi olan Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. Gün gelmiş, Yemiş İskelesi’nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler, bekleşirlermiş. O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş. Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. Müzayede de başlamış. İlk, bir paradan başlarlarmış. Bir anda beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam yekden, – Beş kuruş!.. Diye bağırmış. Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. Zavallı kahveci, “Beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek!?..” diye düşünürken, ıssız bir yerde o silahlı Rum, – Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi’ndeki kahveci değil misin? Diyerek kucaklaşıp öpüşmüşler. Bir fincan kahvenin hatırını sayanlardır ki asi de olsa, şakî de olsa mert adamdır.”

                Ne demiş Cemal Süreyya; “Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına sen olayım.” Başka bir konuda görüşmek üzere… Hoşça kalın…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Nöbetçi Eczaneler

Resmi İlanlar

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız