GÖKTEN YAĞAN YAPRAKLAR….

  • 16.11.2016 00:00

 

Sonbaharı iliklerinize kadar hissetmek için mutlaka Yedigöller diyorum…

Eskiden bozuk ve zahmetli bir yolu vardı. Şimdi bahanenizde kalmadı.

Yedigöller’in yolu çift katlı sıcak siyah asfalt yapıldı.

Gökten yağan yaprakları görebilmeniz için yaklaşık iki haftalık bir zaman aralığı var.

Gittiniz gittiniz, gidemediniz yaprakları yerde görürsünüz.

Erken giderseniz de yapraklar rengini almamış oluyor.

Yaz mevsiminde giderseniz de her yer yemyeşildir.

Hazan mevsimi en güzeli Yedigöller için…

Gökten suya inen nazlı yaprak taneleri için…

Hele bir de fotoğraf hastalığınız varsa…

Yedigöller neden önemli bir yer? Değer mi? derseniz…

Flora çeşitliliği, bitki çeşitliği, nemli bir iklime sahip olması burayı önemli kılıyor.

Bitkilerden Çiğdem, Çuha Çiçeği, Orman Gülü, Sıklamen, Arap Sümbülü, Papatya, Gelincik, Mantar, Sarmaşık, Kabalak; Ağaçlardan Kayın, Meşe, Gürgen, Göknar, Sarıçam, Karaçam, Kavak, Ihlamur, Kızılağaç, Akçaağaç, Ceviz, Karaağaç, Kocayemiş, Fındık, Çobanpüskülü, Geyik Dikeni, Kızılcık, Ahlat; hayvanlardan, Kızıl Geyik, Ayı, Domuz, Kurt, Tilki, Kaya Sansarı, Sincap, Karaca, Kirpi, Porsuk, Çakal, Gelincik, Vaşak, Yabani Kedi ve Tavşan Yedigöller’i zengin kılar. Havası suyu ayrı…

Hele aniden ağaçtan inip, bırakılan yemek artıklarını yemeğe ve kaçırmaya çalışan sincaplar yok mu?

 

Yukarısokuotoban köprüsünden geçip, Çukurören Köyünden sonra başlıyor hazan gösterisi…

Yol kıvrımlı ve virajlı olduğundan aracınızdaki yolcular için yol tutmasına karşı tedbirli olmalısınız. Mümkünse ara ara mola verebilirsiniz.

Mesela, ziyaretçilerin çoğalmasını iyi değerlendiren girişimci köylülerimizin sucuk ekmek, köfte ekmek ve odun ateşinde çay ikramlarını değerlendirebilirsiniz. İlk dağı aşıp, Yığılca yol ayrımından sonra ülkemizin en güzel ormanlarının içindesiniz.

Öyle ki yabani hayvanlarla karşı karşıya kalabilirsiniz…

Yolun yüksek kesimlerinden biri olan 17. km’de 1.650 metre yükseklikte, iki tepenin arasındaki dar boğazda yer alan Gurbettaşı dediğimiz noktada mola verebilirsiniz. Şansınız varsa odun ateşinde demlenmiş çay içebilirsiniz.

Ayrıca yöresel köy ürünleri ile orman meyvelerini bulabilirsiniz.Haşlanmış mısır, mantar, kestane, ıhlamur, peynir, bal, marmelat, reçel vb…

Yolun asfaltlanması, ziyaretçi sayısının artmasına neden olduğundan, turizm de gelişecektir. Yolda ilerlerken, aracınızın camlarını ara sıra açın, ya da uygun yerlerde sık sık mola verin. Çam kokusunu, orman kokusunu ve bol oksijeni içinize çekin…

“Ayı Kayası” denen mevkiden sonra yavaş yavaş, döne döne inişe geçiyoruz.

Rakım azalıyor. Bir müddet sonra “kapankaya” seyir terasına varıyoruz. Yolunda sağında park edip, yolun solundaki basamaklardan 5 dakika yürüyerek seyir yerine ulaşılıyor.

Buraya çıktığınızda ahşaptan yapılmış, şadırvan tarzındaki yapıdan Yedigöller’e kuşbakışı bakabilirsiniz.

Hatta kendinizi bu yükseklikte kartal zannedebilirsiniz. Panoramik fotoğraf için ideal bir yer.Dönüşte yorulduysanız yolun sağ tarafında sucuk ekmek yiyebilir, odun ateşinde demlenmiş bir çay içebilirsiniz.  Artık milli park sınırlarına girmiş bulunmaktasınız.

Geriye 5 km lik bir iniş yolu kaldı. Yol dar ve virajlı aynı zamanda döşeme taşlı olduğundan dikkatli inilmelidir. Eğer fotoğrafçıyım diyorsanız, buradan aşağıya yürüyerek inmelisiniz. Tabii yürümeye bir engeliniz yoksa…

Giriş noktasına geldiğinizde otomobil için 12 TL giriş ücreti ödüyoruz. Bütün milli parklarda olduğu gibi… Giriş kulübesinin arkasında yedi gölün üçü buradadır. Kulübenin hemen arkasındaki İnce Göl, bitiminde Sazlı Göl, aşağısında da Kuru Göl vardır.

Adı gibi gerçekten içinde su bulmak ancak kış mevsiminde mümkün görünüyor. Girişin alt tarafında yani sağda kalan tarafta ise Nazlı Göl bulunur. Nazlı Göl’ün kenarından bir patika ile sık ağaçların arasından 300 m aşağıya ilerlediğinizde, bir su sesi kulağınıza gelir.

Bu Yedigöller’de görülmesi gereken yerlerden olan şelaledir. Solunuzda yeşil yosunlar tutmuş kayaların arasından hızla akan şelaleyi görebilirsiniz.

Biraz inince, yedi musluklu dilek çeşmesini görebilirsiniz. Derler ki, “her musluktan bir yudum alıp, dilek tutarsanız, o dileğiniz kabul olurmuş”…

Aşağıya doğru ilerlediğinizde iki köprü göreceksiniz. İlkinden geçerek ikinci köprüye varacaksınız. İkinci köprüden geçmek zorunda değilsiniz.

Ama fotoğraflarınıza kompozisyon oluşturabilirsiniz. Gelin ve damat adayları da bu köprüyü çok kullanılır. Biraz daha ilerlediğinizde karşınıza Derin Göl çıkar. Aynı zamanda en geniş araç park yeri de buradadır.

Yola çıkıp ilerlediğinizde Büyük Göl’ü görürsünüz.

Tavsiyem bu gölün etrafını da yürüyerek dolaşmanız. Özellikle gölün bitimindeki köprü ve kıyısındaki iki iskele görülmesi gereken yerler. Bu noktadan aşağıda zaten Serin Göl’den başka göl bulunmuyor.

Ardından da Mengen giriş noktası yer alıyor. O nedenle Yedigöller’in en büyük gölünü sindire sindire gezebilirsiniz. Böyle güzel mekâna gelirken siz okuyucularına bazı tavsiyelerim olacak;

Araba tutan varsa tedbirli gelsin.

Mümkünse hafta sonu değil hafta içi gelmelisiniz. Park ve tuvalet sorunu yaşayabilirsiniz. Ya da boş masa bulmakta zorlanabilirsiniz.

 

Mangal yasak olduğundan, hazır yemekler getirirseniz aç kalmazsınız.

Fotoğraf çekimi yapıyorsanız pillerin dolu olduğundan emin olunuz. Hatta yedek pil bulundurabilirsiniz.

Sonbaharda geliyorsanız mutlaka yanınıza kazak, mont gibi kışlıklarınızı alın.

Otomobil giriş ücreti 12 TL dir.

Fotoğraf çekiyorsanız mutlaka yanınıza tripot almalısınız. Şelale için…

Ve tabii mümkünse Kasım ayının ilk haftalarında gelin…

Sağlıcakla kalın….


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız