Üç Nokta…

  • 27.05.2013 00:00

Çevremde beni rahatsız eden bazı durumları sizlerle paylaşmak istedim…


Gölcük…

Bolu’nun incisi,

Göllerinin en güzeli,

Restaurantı, cafesi, evi…

Ağaçları, suyu, havası, ismi…


Bolu içinden ve dışından hatta yurt dışından bile misafirlerin ziyaret ettiği nezih bir ortam… Bolu Belediyesi buranın işletmesini aldıktan sonra gözle görülür bir hareket kazandı. Restaurantı açıldı. Cafesi açıldı. Marketi açıldı. Tuvaletler yenilendi. Göl etrafındaki yol yapıldı. Işıklandırma yapıldı. Masa, sandalye ve ocaklar yapıldı. Yeni otopark alanları açıldı… O kadar ziyaretçisi var ki, artık piknik yapmak için gelen misafirlere masalar yetersiz kalıyor. Sorun, piknik maslarının yetersizliği… Piknik masalarının sayısı artarsa, ziyaretçi sayısı artar, memnuniyet artar, turizm geliri artar, piknikçilerin kontrolü kolaylaşır.


Piknik eşyalarının piknik alanına taşınması da bir başka sorun… Ülkemizin başka turizm merkezlerinde olduğu gibi, araç parkından piknik alanına kadar eşyaları taşıyacak küçük el arabaları ya da market arabaları yerleştirilebilir. Küçük bir ücret karşılığında ya da kimlik emaneti karşılığında bu yapılabilir. Gölcük’e son gittiğimde araç parkındaki görevliler dikkatimi çekti. Orada gerçekten bir araç sıkışıklığı vardı. Herkes kafasına göre aracını park ediyordu. Bu da trafik sorunlarına neden oluyordu. Şimdi görevlilerin yönlendirmeleri sayesinde daha düzenli görünüyor.Son değişiklik olarak göldeki pedallı kayıklar kaldırılmış. İşleten kişi olarak gelir, ziyaretçiler için eğlence olarak görülebilir ama görüntü olarak zaten yakışmadığını düşünüyordum. Haberlerde duyduğum 54 adet nilüfer çeşidi de geldiğinde, koruma altındaki bu çiçekler zarar görebilirdi. Zamanla Gölcük’ün daha da iyi olacağı düşüncesindeyim. Vatandaşa daha iyi hizmeti nasıl verebilirim? Memnuniyeti nasıl artırabilirim? Güzeli, daha da nasıl güzelleştirebilirim? Sorularını amaç edindiğimiz sürece…


Bir diğer nokta, Yıldırım Beyazıt Camii…


Yıldırım Beyazıt Camii de, Osmanlı'nın Anadolu'ya ve Bolu’ya kazandırdığı nadide eserlerden biridir. Adeta Bolu’nun “Deniz Feneri” gibi tarihsel ve manevi dokusunun ışığını insanlara yansıtan bir değerdir. Bolu’daki tarihi camilerin efendisi görünümündedir ve ışığını dışarıdan bakanlar, manevi değerini içine girenler görebilmektedir…


Son zamanlarda Yıldırım Beyazıt Camiinin ışıkları eskisi gibi yanmıyor. Geceleri minareleri mürekkebi olmayan kalemler gibi ıssız, şerefeleri ışıksız… Sadece İzzet Baysal Caddesine bakan yüzü aydınlatılıyor… Altıasırlık bu eser bunu hak ediyor mu? Işıklandırılamama nedenini bilemiyorum ama diğer iller bunu nasıl başarabiliyorsa, bizim de başarmamız lazım. Hele ki,  Belediye Meydanı’nın yenilenmesinden sonra…


Bir diğer gözüme çarpan nokta, Konuralp caddesindeki yeni yapılan kaldırımlar ve araç park yerleri… Bir mühendislik hatası mı, uygulama hatası mı var? Stadyum Caddesinden Konuralp Caddesine dönerken araçlar çok zorlanıyor. Hele dönen araç otobüs ve kamyon gibi büyük bir araç ise dönerken mecburen karşı yönden gelen şeride girerek dönebiliyor. Özel Nazife Baysal Kreş ve Gündüz Bakımevinin stadyum tarafına bakan kısmındaki araç park yerleri, araçların dikine park yapılabilmesi için planlanmış,ama araçlar çapraz park etmeye devam ediyor. Aracın ya arkası ya da önü yolda kalıyor. Bu da yol trafiğini aksatıyor. Yanlış olan planlama mı, uygulama mı? 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız