YA BU YUMURTAYI KÜÇÜLT, YA DA…

  • 12.12.2010 00:00

Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurtamı tavuk bilemem ama son günlerde yumurtalar öğrencilerin ceplerinden ve anfilerden çıkıyor.

           

Burhan Kuzu’yu ve Süheyl Batum’u günahım kadar sevmem. İkisinin de birbirinden farkı yoktur. Bu insanlar benim ülkemde anayasa ve hukuk profesörü olarak saygı görüyorlar ya, insanın çıldırmaması elde değil.

 

Burhan Kuzu kim, anayasa hazırlamak kim. Bu topraklara anayasa hazırlayacak kişi, bu coğrafyanın tarihini, kültürü, geleneklerini bilecek. Öyle Avrupa’dan kopya edilen cümlelere birkaç kelime eklemekle anayasa maddesi hazırlanmaz.

Hadi bakalım türban meselesine bir anayasa maddesi yazın da görelim. Mümkün değil. Bakın kaç yıldır uğraşıyorlar, CHP Süheyl Batum bir taraftan, AKP’nin prensi Burhan Kuzu bir taraftan kaç yıldır türban için bir anayasa maddesi yazamadılar. Tek bir cümle. Yazamazlarda. Çünkü Avrupa’da hiçbir anayasada türbanla ilgili denk bir madde yok. Kopya çekebilecekleri bir anayasa yok önlerinde. Türban bu topraklara has bir konudur. Türbana anayasa maddesi yazacaksanız, bu toprakların kültürünü, tarihini bilmek zorundasınız. Yüzyıllar boyu Anadolu türbana nasıl bakmış bileceksiniz.

 

 Ama bunlar kes kopyala profesörü olduklarından, türbanla ilgili tek bir cümle dahi yazamazlar. İşte bunların profesörlüğü budur.

 

Bunları neden mi yazdık. Günlerdir televizyonlarda ve gazetelerde anayasa profesörü, hukukçu diye göklere çıkartılan bu adamların kim olduğunu bilmeniz için. İşte bunların yetiştirdiği öğrencilerde ceplerinde yumurta taşırlar. Ahmet Yesevi’yi, Mevlana’yı, Haci Bektaş-i Veli’yi, Yunus’u taşıyacak değillerdi ya. Bizim olaya bakışımız budur.

 

Siz önünüze geleni doç. prof. yaparsanız, ne onlardan bir hayır bekleyebilirsiniz ne de onların yetiştireceği öğrencilerden.

 

Diğer taraftan yaşanan olayları 68 kuşağıyla bağdaştırmaya çalışanlar var. Keşke, şuan ki üniversite gençliğini, o gençlerle karşılaştırabilmek mümkün mü?

 

Şuan biz 68 kuşağıyız diye ortaya çıkanlar, yani siyasi olarak yetki sahibi olanların bir kısmı o dönem kız arkadaşının eteğinin altına, diğer kısmı da annesinin eteğinin altına saklanıp, mücadele veren arkadaşlarını oradan seyreden sünepelerdir. Yani; ‘Bunlar 68 kuşağının temsilcileridir. O dönemden aldıkları tecrübeyle şimdi üniversiteleri karıştırmak istiyorlar.’ düşüncesi yanlıştır. Bunların tek tecrübesi etek altına saklanma tecrübesidir. O dönemin gerçek kahramanları ya asılarak, ya kurşuna dizilerek, ya sürgüne çekilerek bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. Ama başarılı olmuşlardır. Bu başarının temeli o gençlerin bu toprakların kültürüne, edebiyatına ve tarihine hâkim olmalarıydı. Onlar her yönleriyle, devrimcide olsalar bu toprakların çocuklarıydılar.

 

 Şimdi hangi üniversite öğrencisi bu toprakları tanıyor. Bunlar bu ülkeye kaymakam olacakmış, vali olacakmış, bu toprakları yöneteceklermiş. Şuan mevcut valileri, kaymakamları görüyoruz. Bunlardan ne oldu ki, bundan sonra yetişenlerden olsun.

 

 Halkımızın gerçekleri görmelidir. Benim Anadolu’daki halkım şunu çok iyi bilmelidir ki, ne yumurtayı atanlardan bir halt olur ne de atılanlardan. Yumurta demişken bir hikâyeyle bitirelim:

 “Süleyman peygambere hayvanlar gelmiş dertlerini anlatıyorlar. Hz. Süleyman hayvanların içinde tavuğu görünce, ‘Senin ne derdin olabilir ki? Diye sormuş. Tavukta; ‘Her gün bu yumurtayı yumurtlamak kolay mı sanıyorsun? Kocaman yumurta bu, çıkmıyor bir türlü. Ikına ıkına zor bela çıkartıyoruz.’ Demiş. Sonra da eklemiş, ‘Ya bu yumurtayı küçült ya da bu g.tü büyült.”

İşte mesele budur. Günümüz iktidarının bu dengeyi iyi kurması lazımdır. Yoksa bu yumurta biraz zor çıkar.      

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Sinan GÜLER
    Sinan GÜLER
    27.11.2010 02:27

    Eskişehirin farkı sadece Büyükerşen mi? Elbette değil. Eskişehir, Boludan sosyal yaşantı, kültür, kültürün aktarılma hevesi, somuttan ziyade soyut duygulara verilen önem bakımından çok çok farklı. Belki altının değerini kuyumcu bilir durumu da olabilir. Bolunun değerini bilmeyen yöneticiler (başkanından zabıtasına kadar hizmet veren tüm maaşlı belediye ordusu(paralı askerlik)) Bolunun gerilere doğru ilerlediğini farketmiyorlardır.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız