TÜRKİYE - KATAR EKONOMİK İLİŞKİLERİ ve KRİZİN YANSIMALARI

  • 3.02.2017 00:00


       Osmanlı coğrafyasında 400 yıl kalmış olan Katar 2.5 milyon nüfusu, 350 milyar dolar gayrisafi milli hasılası ve kişi başına 140 bin dolargeliri ile dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Ülkemizin son yıllarda Katar ile ekonomik ilişkilerinde inşaat sektörü ve sabit sermaye yatırımları ön plana çıkmıştır. Dünyanın her zemininde inşaat sektöründe ön plana çıkmış olan Türk İnşaat Sektörü yatırımcıları Katar’da yaklaşık 20 milyar dolarlık taahhüt işleri yüklenmiş bulunmaktadır. Katar’ın ülkemizde son yıllarda yapmış olduğu yatırım hacmi ise 18 milyar dolar civarındadır.

       İnşaat sektöründe faaliyet gösteren yatırımcılarımız 1980’li yılların ortasından itibaren başta Rusya olmak üzere Ortadoğu ve Afrika’da büyük yatırımlara imza atmaktadır. Küresel boyutta önemli oyuncu olan yatırımcılarımız Katar’da büyük projeleri gerçekleştirmekte ve bu ülkeden ödüller almaktadırlar. Katar girişimcileri ülkemizde başta Finans sektörü olmak üzere çeşitli sektörlerde yaklaşık 18 milyar dolar civarında yatırım yapmış bulunmaktadır. Önümüzdeki yıllarda ülkemiz Katar’dan daha yüksek seviyede yabancı sermaye çekmeye aday olarak gözükmektedir. Dış ticaret olarak bu ülke ile yaklaşık 2 milyar dolarlık ithalat ve ihracat hacmine sahip bulunmaktayız.Hali hazırda yapılan görüşmelerde gelecek yıllarda bu ülkeye çok sayıda teknik eleman ihracatını ülkemiz gerçekleştirmiş olacaktır.

       Katar zengin doğal gaz ve petrol yataklarına sahip bir ülkedir. Dünya ülkelerine petrol ve türevleri ihracatı yapmaktadır. ABD başta olmak üzere batılı ülkelerde yabancı sermaye yatırımları yanında finansal piyasalarda 150 milyar dolardan fazla nakit sermaye yatırımları bulunmaktadır.

       Batılı ülkelerin Basra körfezindeki petrol ve doğalgaz yataklarının paylaşılmasına dönük bu coğrafyada oynadığı oyunlar, Katar’ın kırmızı listeye alınmasına neden olmuş, sahte gerekçelerle terörist grupları desteklediği iddiası ile ilgili başta Suudi Arabistan ve Mısır, bu ülke ile diplomatik ilişkilerini kesmiştir. Yapılmak istenen şey bölgede çatışmaları daha derinleştirmek ve Katar’ın elindeki finansal varlıkları tüketmek yönündedir.

       Katar üzerinden Türkiye ile ilgili oynanan oyunların başında İsrail-ABD birlikteliğinde Mısır’da devrik Cumhurbaşkanı Mursi’ye yapılan planların aynısını sayın Cumhurbaşkanımıza yapmak olarak değerlendirilmelidir. MİT müsteşarı, MİT tırları, Gezi Parkı, 17-25 Aralık, 15 Temmuz Darbe Girişimi olaylarında ülkemizin meşru hükümetine savaş açmış olan şer güçler bu defa Katar krizini çıkarmışlardır. Amerika’da oturan ve uluslararası istihbarat örgütlerinin maşası olan FETÖ’nun sivil toplum güçleri maalesef Amerika devletini ve kamuoyunu bu defa ülkemizin iyi ilişkide olduğu Katar üzerine provokasyon yapma yönünde icraata geçirmiş durumdadır. Katar’ın ülkemizdeki ekonomik ilişkilerini sekteye uğratarak Türkiye’nin mali dengesini bozmak, meşru hükümeti zor durumda bırakmak olarak özetlenecek olan bu girişimden bu örgüt bir sonuç alamayacaktır. Meşru hükümet ile devletimize yapılmak istenen bu oyunları Türk Milleti ve devleti her seferinde bozmaktadır.

       Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD seyahati sonrası 12 koruma görevlisini tutuklatma kararını Katar krizi ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Şer güç olarak ortaya çıkmış olan FETÖ terör örgütünün bu tutuklatma kararlarında parmağı olduğu kanısı toplumumuzda yer etmiş bulunmaktadır. PKK ve FETÖ terör örgütleri Almanya’da yapılacak olan ve Cumhurbaşkanımızın katılacağı uluslararası toplantıda da ABD’de oynanmış olan olayların benzerini çıkarabileceklerdir.

       Türkiye’nin Mısır olması yönünde atılmış olan bu adımları milletimiz iyi görmektedir. 2014 Mahalli seçimleri, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015 Milletvekili seçimleri ve 2016 yılındaki Anayasa oylamalarında Türkiye’yi dize getirmeye çalışan ve hevesleri kursaklarında kalan uluslararası örgütlerle işbirliği yapan PKK, FETÖ, DHKP-C örgütleri Katar krizi ile bir şey elde edemeyeceklerdir. Milletimiz bu ihanet şebekelerini bilmekte ve bunlara karşı tavrını her seferinde ortaya koymuş bulunmaktadır.

       CHP genel başkanının 20 gündür Ankara’dan İstanbul’a yürümesini de ABD’ye ve dolayısı ile FETÖ terör örgütüne yeşil ışık olarak değerlendirmek gerekmektedir. Gezi parkı olaylarından bu yana ülkemizin bekası ile ilgili her girişimde bu olaylara destek veren CHP’nin sözde Adalet yürüyüşünü milletimiz ibretle izlemektedir.

       Mevcut hükümet 2017 yılında % 5’in üzerinde kalkınma hızı ile daha büyük projelere imza atacak ülkemizin ekonomik gelişmesi yönündeki adımlarını daha hızlı bir şekilde atacaktır. Türkiye’nin terör örgütü görünümüne sokmak isteyen girişimlerin tamamı da önümüzdeki yıllarda defedilecektir.   

 

Dr. Hasan Lök

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Öğretim Üyesi

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız