- 3.07.2013 00:00
BELEDİYE Başkanı Sayın Alaattin Yılmaz, tabiri caizse Ak Parti’nin diğer yöneticileri ile arasındaki köprüleri yıktı geçti. Düşündüm de, Sayın Belediye Başkanını bu kadar kızdıran, bu kadar öfkelendiren ne olabilir ki?
Sayın Belediye Başkanı, görevi gereği doğal olarak parti vitrininde bulunuyor. Yani Ak Parti’nin görünen yüzü. AK Parti’nin günahı da sevabı da Belediye Başkanına ait oluyor. Yani, esasında AK Parti’yi omuzlayıp götüren Belediye Başkanları oluyor. Çünkü parti adına hesabı onlar ödüyor.
Belediye Başkanı dışındaki parti yöneticileri sadece bildiğiniz her hangi bir dernek olmaktan öteye geçemiyor. Tüzük gereği yapmaları gereken bazı şeyleri de kanunlar emrettiği için yapmaları, onları halkın gözü önüne getirmiyor. Milletvekillerinin de Bolu’ya geldiklerinde kendilerine ciddi muhalefet edecek bir kitlenin karşılarında bulunmaması nedeniyle rahat olduklarını düşünebiliriz. Milletvekillerinin yanında genelde kendi partisinden insanlar olduğu için böyle bir cümle kurdum. Yani Sayın vekillerin, neredeyse doğal olarak etrafında Ak partililer bulunuyor. Oysa Sayın Belediye Başkanı her an her yerde, bir muhalifi ile bir araya gelip eleştirileri dinlemek zorunda kalıyor. Bu eleştiriler kimi zaman Belediye ile ilgili olsa da, taaaa Başbakan’a yapılan eleştirileri bile Sayın Belediye Başkanı göğüslemek durumunda kalıyor. Tabiri caizse, ağzı olan herkesin konuştuğu bir ortamda, Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Başbakan’a yönelik eleştirileri bile cevaplamak Sayın Belediye Başkanına düşüyor. Çünkü her kesimden halkın önünde Belediye Başkanları bulunuyor. Hal böyle olunca da, Belediye Başkanı, partisinin vitrini konumunda oluyor.
Bütün bunlarla birlikte, Beldedeki çalışmalarda milletin gözü önünde yapılıyor. Bolu bildiğiniz devasa bir şantiyeye dönmüş durumda. İşler uzadıkça millette sesler de yükselmeye başladı. Sayın Başkan herkese derdini anlatmak durumunda kalıyor ve vatandaştan anlayış bekliyor. Üstüne üstlük birçok dedikodu da fısıltı gazetesi aracılığı ile hızla yayılıyor. Başkanın hizmetleri artık eleştiri konusu yapılıyor. İşte Sayın Başkan’da en çok burada kendisine stress yapıyor. Her ne kadar rahat görünse de, yaptığı son basın toplantısındaki çıkışı esasında yıllardır içine attıklarının dışa yansımasıdır. Ben taaa o zamanlarda da kendisine şunu söyledim, “Sayın Başkanım, iyiyim rolleri oynamayı bırak, aslında gerginsiniz.”
Ben kendisine ne zaman böyle söylesem bana, “Yooo sana öyle geliyor. Ben gayet rahatım” derdi. Bu tavrı bile ‘kol kırılır yen içinde kalır’ sözünün bir gereğiydi aslında.
Eskiler “Marifet iltifata tabiidir. İltifatsız marifet zayiidir” derler. Bu anlamda Belediye Başkanımız SayınYılmaz, esasında iltifat beklerken, kendi partilileri dâhil eleştirilmesine küskünlük gösteriyor. Sayın Başkan, Belediyeciliği ve şehirciliği kendince çok iyi yaptığını düşünüyor. Bolu’ya geçmiş dönem Belediye Başkanlarından daha iyi hizmetler yaptığına inanıyor. Daha iyi hizmetler yapabilmenin yollarını da bildiğini düşünüyor. Ve çevresindekilerin kendisinin zekâsına yetişememelerinden yakınıyor. Ve haklı olarak, iltifat edilmese de eleştirilmeyi hak etmediğini düşünüyor olabilir. Sayın Başkan aynı zamanda, yaptıklarının iltifat edilmesi halinde, daha iyi hizmetler verebileceğine, daha güzel işler yapabileceğine inanıyor. Oysa iltifatı hak ettiğini düşünürken eleştirilmek, yapılanları değersizleştiriyor ve yapanları küstürüyor.
Ben bu yüzden Sayın Başkanın gergin olduğunu ve kendi partisinden olanlarla küskün ve kırgın olduğunu düşünüyorum ve kendisini bu konuda yalnız bırakılmaması gerektiğine inanıyorum.
Yorum Yap