ERCOŞKUN MÜCADELEYİ BERABER VERECEĞİZ

Ak Parti Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun çok tartışılan Mudurnu Yeniceşıhlar Köyünde ki taşocağını yerinde gezerek köylüleri dinledi.

ERCOŞKUN MÜCADELEYİ BERABER VERECEĞİZ
27.05.2014 - 15:09

Ak Parti Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun çok tartışılan Mudurnu Yeniceşıhlar Köyünde ki taşocağını yerinde gezerek köylüleri dinledi. İşi başından beri yakından takip ettiğini söyleyen Ercoşkun; “Şu anda da ben kalkıp ta işletmenin tabiri caizse avukatlığını, işletmenin sözcülüğünü yapmam. Bu manada biz sizlerle birlikte bir mücadele verilecekse hep beraber bu mücadeleyi veririz. Dolayısıyla burada ideal olan herkesin memnun olacağı bir çözüm bulmaktır” dedi.

   Mudurnu Yeniceşıhlar Köyü halkı aylardır köylerinde çalışmalarını sürdüren taşocağına karşı tepkilerini dile getiriyorlar.

   Köylülerin sesine kulak veren AK Parti Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’da hafta sonu taşocağının bulunduğu alana giderek sorunları dinledi.

   Bugüne kadar meclis çalışmaları nedeniyle Yeniceşıhlar’a gelemediğini ancak olayı yakından takip ettiğini dile getiren Ercoşkun; “Öncelikle bizi burada böyle sıcak bir şekilde karşıladığınız için teşekkür ederim. Yaklaşık 4-5 haftadır bu taşocağı ile ilgili buradan birçok kişiyle bazen telefonda bazen de yüz yüze irtibatta bulundum. Bugünde olayı yerinde görmek için, sizin dertlerinizi, söylemek istediklerinizi hiçbir sınır koymadan dinlemeye geldim. Bundan sonrada inşallah bu süreçle ilgili çalışmaları gerçekleştireceğiz. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor; burada bizi de üzün şeyler oldu. Televizyonlarda, çeşitli haber programlarında bazı konular konuşuldu tartışıldı. Bunlara üzüldük açıkçası. Neden üzüldük? Bizler TBMM’de iktidarıyla, muhalefetiyle sizlerin oylarıyla seçilen milletvekilleri olarak görev yapıyoruz. Bu görev çerçevesinde mecliste çalışmalar yürütüyoruz. Ben bu konuyu ilk Mehmet’in (Mehmet Cantürk) bana açtığı telefon vasıtasıyla öğrendim. Meclisteki çalışmalardan dolayı o zamana kadar haberim yoktu ve alakadar olamadım. Yani o sıra Bolu’da olmamamdan kaynaklı haberim olmadı. Ben mecliste Sanayi ve Ticaret Komisyonu üyesiyim. 1’inci hafta bununla alakalı olarak ta Adana ve Antep’te bazı çalışmalara katıldığım için çalışma yapamadım. Sonrasında ki hafta Sayın Başbakanımızın katılımıyla Afyon kampına katıldım. Diğer hafta sonu Bolu’ya geldiğimde bu konuyu daha detaylı öğrenme şansımız oldu. Hafta içerisinde ilgili dairelerden konu ile alakalı ilgili yazışmaları toparlayalım, ondan sonra gelelim köyde hem yerine bakalım, hem de sizlerle hasbihal edelim ve ondan sonra hep birlikte süreci belirleyelim, diye birkaç gün müsaade istedim. Bu hafta sonu itibariyle Bolu’ya geldim, bugünde buradayız. Dolayısıyla biz sizlerin temsilcisiyiz, sizlerin sözcüsüyüz. Bu manada bize ne düşüyorsa, hangi konuda gayret sarf etmemiz gerekiyorsa, biz her zaman bunu yaparız. Hiçbir zamanda kaçmayız. Milletten kaçılır mı? Ben içinizden çıkan bir kardeşinizim. Bu konuda ve sizin menfaatinize yönelik her konuda biz sizin yanınızdayız. Bu süreçte bir kusurumuz varsa özür dileriz. Ama önemli bu süreci iyi değerlendirmek ve gerekli çalışmaları yapmaktır” şeklinde konuştu.

“VEKİLİMİZ ÇÖZÜM BULMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞ VERDİ”

   Köylüler adına konuşan Mudurnu Kent Konseyi Başkanı ve Yeniceşıhlar Köyü sakinlerinden Mehmet Cantürk taşocağı nedeniyle köylülerin yaşadığı sorunları Ali Ercoşkun’a iletti.

   Ercoşkun’un olayın başından beri her zaman kendilerine yardımcı olduğunu söyleyen Mehmet Cantürk; “Ben ne zaman vekilimizi aradıysam ulaştım kendisine. O an olmadıysa bile vekilimiz sonrasında geri döndü ve kendisiyle görüştük. Vekilimiz çözüm bulmak için çok uğraş verdi. İş bu hale gelinceye kadar kimse işin ciddiyetini anlamadı. Sayın vekilim biz bu konuda hukuksal girişimlerimizi başlattık. Bu konuda neler yapabiliriz, çözüm yolu nedir bunu çok araştırdık. Toplantılar yaptık. Bu toplantılarda taşocaklarının çevreye verdiği zararları anlattık. Biz işin bu boyutta olduğunu buradaki yol tahribatını gördükten sonra anladık. Bizim aklımız o zaman başımıza geldi. Siz zaten yasa çıkaran kurum olduğunuz için yasaları iyi biliyorsunuz. Yasada köy kullanım alanlarının 800 metre yakınına taşocağı kurulamaz deniliyor. Bizimki 800 metreden yakın. O zaman bize bu kadar yakın bir yere taşocağı kurup bizi ölüme mahkûm etmenin bir anlamı yok. Bu taşocağına tepki gösterenler, çalışmalarını durdurmak isteyenlere bir şekilde müdahale edildi. Biz yaptığımız çalışmalarla Türkiye’ye, yetkililere bir şekilde sesimizi duyurmaya çalıştık. Bizim bu taşocağına karşı çıkmamızda ki ana gerekçelerimiz şunlar: Birincisi bu tesis kendi keyfi tercihlerini kullanarak çalışma alanını kendisi belirleyerek ruhsat alıyor.  Yani birinci hukuksuzluk buradan başlıyor. Bizim orman alanımızdan numune alarak maden mühendislerine götürüyorlar ve o mühendis burada ki taşın kaliteli olduğuna karar veriyor. Türkiye’de sistem böyle çalışıyor. Taşın kaliteli olduğuna karar veren maden mühendisi buranın üstünde ağaç mı var, hayvan mı yaşıyor üstünde ne var bunu düşünmüyor. İleride ocak var 20 yıldır çalışıyor ve biz buna bir şey dememişiz. Farklı bir niyetimiz olsaydı ona karşı çıkardık. Bizim buraya karşı olmamızda ki en büyük nedenimiz; birincisi su kaynaklarımız. İkincisi bu alan heyelan, sel ve erozyona açık bir alan.  Bu vadiden başka bizim yolumuz yok. Yukarıda bir sürü arazimiz ve hayvan üretimine elverişli alan var ama oraya giden başka yolumuz yok. Köyümüz Mudurnu’da turizme en açık olan köylerden bir tanesi. Nüfus bakımından da turizme en elverişli köy burası. Bu şirket bu işi yıllardır yaptığı için işin kurnazlığına kaçıyor ve köyü bölmeye çalışıyor. Köylüleri satın almaya çalıştılar. Bu ruhsatı alırken 12 kurumdan izin alındı deniliyor ama burada olacak olan bir yangına en erken müdahaleyi yapan köylünün bundan haberi yok. Onlardan görüş alınmıyor. Proje tanıtım dosyasının yeniden değerlendirilmesini istiyoruz. En önemli şey olan insan yaşamı için daha dikkatli davranılmasını istiyoruz. Burası talan edilecek yer değil. Başka alanlar var oralarda çalışma yapılsın. Onların derdi para kazanmak ama bizim derdimiz yaşam alanımızı korumak ve gelecek nesillerin yaşayabileceği bir yer bırakmaktır. Vali Bey buraya geldi ona köyümüzü göstermek istedik, işte buranın neden olmayacağını anlatmaya çalıştık. Vali Bey köyümüze gelmedi. Bizim yanımıza şirket yöneticileriyle geldi. Siz bizi dinlemeye geldiniz. Bizim valimizde bizi dinlemeye gelecek. Vali bizi dinlemeye hiç gelmedi. Ziyaretimizde, gelip göreceğini söylediği için buraya geldi. ‘Ne güzel işte doğanıza sahip çıkıyorsunuz’ diye teşekkür eden vali 1 hafta sonra ‘nerde taşocağı yapılacaksa üzerinde ya ot var ya ağaç var’ diyor. Biz derdimizi anlatamadık” dedi.

“İŞLETMENİN AVUKATLIĞINI,

SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPMAM”

   Köylülerle uzun süre sohbet eden ve sorunlarını dinleyen Ercoşkun son olarak şunları söyledi: “Siz de dediniz, ‘biz Mehmet Cantürk’ü temsilci seçtik’ diye. İlk aşamadan itibaren biz Mehmet Cantürk ile telefonda görüşüyoruz. Ona da söyledim, ilk geldiğim anda buraya geleceğimi. Onu burada sizlerin önünde söylemesi beni mutlu etti. Bizi şu manada mutlu etti: O görüntüleri izlediğim zaman sanki biz burayla hiç ilgilenmemişiz, buraya bakmadık gibi bir izlenim ortaya çıkıyordu. Böyle bir algılamanın olmasını istemem. En başından beri biz bu olayın takipçisiyiz. Defalarca Vali Beyle, Mehmet Abiyle telefonda görüştük. Şu anda da ben kalkıp ta işletmenin tabiri caizse avukatlığını, işletmenin sözcülüğünü yapmam. Bu manada sizlerle birlikte bir mücadele verilecekse, hep beraber bu mücadeleyi veririz. Dolayısıyla burada ideal olan herkesin memnun olacağı bir çözüm bulmaktır. Burada ki herkesin de memnun olacağı çözümde anladığım kadarıyla buradan ziyade ocağın başka yerde olması, çalışmalarını başka yerde sürdürmesi. Herkesin memnun olacağı bir çözüm için çalışma sarfetmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bizim yapacağımız; sizin anlattığınız bu meseleleri ilgili bakanlıklarla görüşüp, müfettiş gelecekse müfettiş, soruşturma yapılacaksa soruşturma, bunları hep beraber takip edeceğiz. Hep beraber bu takibi yapacağız inşallah. Bu çalışmaları sizlerle paylaşacağız ve inşallah bunları bir noktaya götürmeye çalışacağız.”


Editör: E. Candan