Eleştiri için bir tanımda bulunmak gerekirse Türk edebiyatına göre “eleştiri” özetle ,

Temeli düşünce olan yazı türüdür ve konu sınırlaması yoktur.Eleştirmen ise bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü,yapılışını,değerli ve değersiz yanlarını ortaya koyar.Eleştirmenin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır.Eleştiriler,okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri olmak üzere türlere ayrılıyor.

                 Genel anlamda düşünürsek aslında ne kadar objektif olduğumuzla ilgilidir eleştiri.Yani demektir ki eleştirdiğiniz yazı,eleştirdiğiniz şahsiyet ya da eleştirdiğiniz icraata nereden baktığınız ve bu görüşün neresinde durduğunuz eleştirinin birinci ve değişmez kuralıdır …Ve eğer amaç gerçekten bir eleştiride bulunmak ise eseri ya da yapılan işi bütünüyle ele almak gerekmez mi?Yanlışı ve doğruları ile.Ve bunun daha yapıcı bir dili yok mudur?Klişeleştirmeyen,baltalamayan,ezmeyen..Bu da benden eleştiriye bir eleştiri.Bir tespit daha; Her daim fırsatçı şahsiyet,işine gelen yazıyı,işine gelen icraatı,işine gelen patronu,işine gelen dostunu eleştirmez.Onun hedefindeki,kuyruğunu kapıya sıkıştıran,sahte entelektüelliğini belgeleyen kişi,kişiler ve olaylar zinciridir..

                 Kısacası demek istediğim şu ki;

                 Eleştiri yapılacaksa eğer ne kadar “objektif” olduğu olmazsa olmazlarındandır.Ayrıca eleştirenin bilgi,eğitim ve donanımlarının, amiyane tabirle boşa sallamayacağının garantisi olmalıdır.Yani kısacası her eleştiri eleştiri değildir.Nasıl mı?

                 Colomb’un  bu kısa hikayesi aslında bu yazıyı özetler gibi….

                 Colomb Amerika’yı keşfettikten sonra kral, şerefine bir yemek verir ve onu bu yararlılığından dolayı asiller sınıfına dahil eder.Yemekte asiller aralarında şöyle konuşurlar;

                 “Ne yani sen keşfetmeden önce Amerika yokmuydu?Var olan bir şeyi bulmuş oldun” gibi türlü türlü eleştiride bulunurlar.

                 Colomb onları masanın etrafına toplar ve onlara bir gösteri yapar;

                 Elindeki yumurtayı göstererek “Kim bu yumurtayı masanın üstüne dik şekilde durdurmayı başarabilir? Herkes bun u başarmak için deneme yapar fakat kimse başaramaz.”Sen yap bakalım da görelim” derler.Colomb yumurtayı alır ve geniş tarafını yere vurur.Yumurta kırılır fakat içi dökülmeden masada öylece durur.

                 Asiller hemen müdahale eder;

                 “Ne var ki bunda?Bunu herkes yapabilir?!...”

                  Colomb;

                  “AMA HİÇBİRİNİZ YAPAMADINIZ! “