HENDEKÇİLER

  • 8.02.2016 00:00

 

Doğudaki bazı şehirlerimizde askerlerimiz ve polislerimiz temizlik harekatı yapıyorlar. Bu temizlik harekatı başlayalı birkaç ay oldu ve hala devam ediyor. Ne zaman biteceğini bilen var mı? Bilmiyorum.

Temizlik deyince, suyla, deterjanla ve süpürgeyle yapılanından değil bahsettiğimiz. Tankla, zırhlı araçlarla, ağır silahlarla yapılıyor temizlik. Çünkü oraları kaplayan pislikler bulaşıcı ve tehlikeli. Kimi aklını satmış, kimi ruhunu satmış. Kiminin de satacak bir şeyi olmadığı için paçavra gibi kullandırır olmuş kendini.

Bu pislikler, sokakları bomba tuzakları ile doldurmuşlar. Adım başına gizlenmiş hain bombalı tuzaklar. Patladığında yer sarsılıyor, binalar yıkılıyor, zırhlı araçlar parçalanıyor. İnsan bedeni buna nasıl dayansın. Yine sokaklar, sanki düşman askerine karşı savunma hattı oluştururcasına barikatlarla kapatılmış. Gaspedilen evlerden hücreler oluşturulmuş, bu hücreler tünellerle birbirine bağlanmış, kahpece kurşun sıkıp kaçmak için.

Yine sokaklar hendeklerle, çukurlarla geçilmez hale getirilmiş, sanki düşman askerlerinin ilerleyişini durdurmak için.

Amaç nedir? Varılacak nokta nedir? Kim kime hizmet etmektedir? Bu senaryoyu yazan kimdir? Aktör kimdir? Figüran kimdir? Kahraman kimdir? Hain kimdir? Dahası bu filmden para kazanan kimdir?

Bunca olup bitenden zarar görenin kim olduğuna baktığımızda ise ülkem insanı ve güzel ülkemden başka bu karmaşanın faturasını çekecek yoktur sonuçta. Ülkemin ilerlemesi için, daha müreffeh olması, daha huzurlu olması için harcanacak kaynak ve enerji, bir fitnenin ateşini söndürmek için heba olup gitmektedir.

Peki bu hendekçiler, çukurcular, barikatçılar, yandaşlar, gözü açıklar, aç gözlüler, kudurmuşlar, satılmışlar, hainler, basiretsizler sadece sokaklardakilerden mi oluşmaktadır? Yok, yok…

Asıl hendekçiler, çukurcular, barikatçılar, yandaşlar, gözü açıklar, aç gözlüler, kudurmuşlar, satılmışlar, hainler ve basiretsizler ülkemin hizmet yollarına, hizmet sokaklarına, hizmet kadrolarına musallat olanlardır. Oralara dinamit döşeyen, bomba döşeyen, savunmasız bırakanlardır. Diğerleri gözle görülürken, askerle ve polisle üzerlerine gidilirken bunlar gözle görünmeyen, sinsi, kamuflaj ustası, bukalemun suratlı hainlerdir. Öyle organize olmuşlardır ki; dokunsan yanarsın. Ağzını açtığında vatan, millet, memleket, hizmet naraları atarken, kalbinde haince gizlediği emellerine hizmet edecek yolları, adamları, kalemleri, koltukları, kadroları acımasızca sarıp sarmalamakta, eline geçirdiği fırsatı pervasızca kullanmaktadır. Verilsin talimatlar, eğilsin başlar, kapansın gözler, atılsın dalkavuk tipli, ehliyetsiz, liyakatsiz, insafsız, vicdansız yandaşlar tarafından imzalar. Gelsin komisyonlar, alınsın ihaleler.

-Peki! Kul hakkı, vatan, millet, hizmet deyip itiraz eden olursa?

-Pek safsın canım! O, ya şucudur, ya da bucu… Al görevden gitsin…  

Bildiğimiz ve inandığımız bir şey varsa ki biz buna iman etmişiz… Su testisi suyolunda kırılır. Çukurcunun, hendekçinin sonu da çukurdur, hendektir. Hem öyle bir çukurdur ki yürekleri yerinden hoplatan, gözleri çanağından çıkaran Cehennem çukurudur. Oranın askeri polisi de vardır elbet; Zebaniler... Yan bir daha yan. Ağla bir daha ağla. İnle bir daha inle ama nafile…

 Suçlular cehenneme vardıklarında, cehennem onlara büyük kıvılcımlar saçar (77/Mürselât, 32-33), uzaktan gözüktüğünde onun kaynaması ve uğultusu işitilir (25/Furkan, 12). İnkârcılar için bir zindan olan cehennem (17/İsrâ, ateşten örtü ve yataklarıyla (7/A'râf, 40-41), cehennemlikleri her taraftan kuşatan (18/Kehf, 29), yüzleri dağlayan ve yakan (14/İbrahim, 50; 23/Mü'minun, 104), deriyi soyup kavuran (70/Meâric, 16), yüreklere çöken (104/Hümeze, 7), kızgın ateş dolu bir çukurdur (101/Karia, 9-11). Yakıtı insanlarla taşlar olan cehennem (66/Tahrim, 6; 2/Bakara, 24), kendisine atılanlardan bıkmayacaktır (50/Kaf, 33). İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serin ve hoş olmayan bir kara dumanın gölgesinde bulunacak cehennemliklerin (56/Vâkıa, 42-44) derileri, her yanışında, azabı tatmaları için başka derilerle değiştirilecektir (4/Nisâ, 56). Onların yiyeceği zakkum ağacı (37/Saffat, 64-66), içecekleri kaynar su ve irindir (56/Vâkıa, 53-55; 78/Nebe', 25). Orada serinlik bulamadıkları gibi, içecek güzel bir şey de bulamayacaklardır. (78/Nebe', 24)… Azim olan Allah (c.c.) doğru söyledi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ahmet Yerlikaya
    Ahmet Yerlikaya
    23.07.2012 12:10

    kerem keremcan herhalde senin bu takma ismin.yaşın kaç bilmiyorum ama siyasi yorum yapmak senin yaşına göre değil.sayın yazarın yazdıklarını ya anlayamıyorsun yada bir yaran var!!!!!

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız