Size bahsedeceğim işyerinin önünden yıllardır sık sık geçerim. Buranın bende bıraktığı izlenim radyo, müzik seti, TV, yazarkasa, anfi, oto ses sistemleri vb. gibi cihazların bakımını, kurulumunu, onarımını yapan küçük çaplı bir ticarethane şeklindeydi.

20 Aralık Cumartesi günü 10 yıl kadar önce derslerine girdiğim araştırmacı, becerikli, elektronik devreleri görünce mest olan, öğrenmekten bıkmayan, çok soru soran bir öğrencime rastladım. Kendisi, şu anda Bolu’nun en büyük beyaz/kahverengi eşya üreten fabrikasında usta / teknisyen olarak çalıştığını belirtti…

Ayaküstü konuşurken, boş vakitlerinde çalıştığı / tasarımlar yaptığı işyerine (Sevil Elektronik – İhsaniye Mah.) davet etti.

İçeriye girdiğimde otomasyon, robotik, mekatronik, elektrik, elektronik, yazılım konularında çalışan, cin gibi olmuş, hiç kimsenin aklına gelmeyen makinelerle uğraşan, tasarımlar yapan ateş gibi teknik elemanlarla tanıştım.

Ortaklık bir AR-GE laboratuvarı gibiydi. Bir avuç genç arkadaş, kısıtlı imkanlarla sanayicilerin üretim sürecinde kullandıkları makinelerin daha nitelikli hale gelmesi, verimli çalışması için gereken tasarımları yapıyorlardı.

ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, AİBÜ, TÜBİTAK gibi kurumlarımızın anlı-şanlı profesörleri bile bu kadar güzel işler yapmıyorlardır…  

Türkiye’de hala; AR-GE, yenilik, inovasyon peşinde gidenlere uçuk, kaçık, deli, çatlak, asosyal, uyumsuz gözüyle bakılıyor.        

Ülkenin dövizlerinin yurtdışına gitmesini azaltmak için makineler tasarlayan Sevil Elektronik firmasını tebrik ediyor, devletimizin bu tip işler yapanlara destek olmasını temenni ediyorum.

Ali Özdemir

www.aliozdemir.net