İlkokulu küçük bir köyde okudum. İlk dini bilgilerimi köyümüzün imamından aldım. Öğrendiklerim ise 10 kadar sure ve temel ilmihal bilgileriydi. Hocamız son derece kısıtlı bilgisi olan, Kur’an-ı Kerim’i sadece Arapça dilinde okumayı bilen, Türkçe’ye çeviremeyen bir kişiydi.

Ortaokulda gördüğüm din dersinden aklımda kalan hiçbir şey yok. Lisede gördüğüm din dersinde ise birkaç sureyi okuma ve temel ahlak kuralları öğretildi.

Üniversite öğrenimim sırasında çevremdeki insanların yüzde 90’ı dinden uzak, Cuma ve Bayram günleri camiye giden kişilerdi. Yani tanıdığım kişilerden dini bilgi alma imkanım yoktu.

1985 yılında İstanbul’da okurken TÜYAP Kitap Fuarı’ndan bir tek kitap alabilmiştim. O da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Kur’an-ı Kerim Meali (çevirisi) idi. Bu kitabı 29 yıldır muhafaza ediyorum. Uzun zaman zarfında meali birkaç kez tüm olarak ya da kısmen okudum.

20’li yaşlarımda dünyayı Marksist, Sosyalist görüşlerin kurtaracağına inanıyordum. Çevremden ve okuduklarımdan ötürü bu kanaat içindeydim.

30’lu yaşlara geldiğimde Mehmet Altan, Çetin Altan, Ahmet Altan, Mehmet Barlas, Eser Karakaş, Cem Boyner, Cengiz Çandar, İsmet Berkan, Melih Aşık, Hasan Pulur, Necati Doğru vb. gibi aydınların yazdıklarının etkisinde kalarak liberal, merkez sol, ılımlı sol, sosyal demokrat fikirlerin bizi düze çıkaracağına inanıyordum.

40’lı yaşlara geldiğimde İslamiyet, Kur’an ile ilgili bilgilerim arttı. Kur’an’da yer alan 114 Surede bulunan ayetleri (6200-6600 adet arası olduğu ileri sürülüyor) inceledikçe tüm ideolojilerin aslında bu kitaptan esinlenilerek oluşturulduğunu düşünmeye başladım. Yani Kur’an’da yer alan “üretim, paylaşım, yardımlaşma, emek, örgütlenme, yönetim, miras, hukuk, adalet” gibi kavramlar Komünizm, Sosyalizm, Sosyal Demokrasi, Kemalizm, Liberalizm gibi ideolojilerde makyajlı biçimde karşımıza çıkarılmıştı.

Şöyle ki;

İslam dini “İşçinin hakkını teri kurumadan veriniz” derken, Komünizm “Emek en yüce değerdir” diyordu.

İslam dini “İlim Çin’de de olsa alınız” derken, Kemalizm “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyordu.

Gerçek İslam dini ortaya konduğunda, halka anlatıldığında diğer ideolojilerin de aynı şeyleri savunduğu görülecektir. İslam dini şu anda bütün dünyada doğru analiz edilmemektedir. Mezhepler, tarikatler, cemaatler, gruplar, fraksiyonlar hep ayrı yorumlar / algılar içindedir.

A9 kanalı üzerinden yayılan İslamiyet ile Mehmet Şevket Eygi, Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş, Zekeriya Beyaz, Cübbeli Ahmet Hoca, Fethullah Gülen, Abdülaziz Bayındır, Mustafa İslamoğlu, Hayrettin Karaman, İhsan Eliaçık, Eren Erdem, Şahin Filiz, Necmettin Nursaçan, Nihat Hatipoğlu vb. gibi din otoritelerinin görüşleri farklı noktalarda durmaktadır.

Din insanlarının faiz, miras, kadın hakları, örtünme, eğitim, bilim, ibadet, oruç, hac, kurban, emek, demokrasi gibi temel konulardaki fikirleri farklıdır.

Sonuç olarak din ile ilgili kişisel görüşüm şudur: Bireylerin “doğru” bir dini düşüncesinin olması huzurlu, sağlıklı, mutlu, ahlaklı, doyumlu, dengeli, adaletçi, temiz, dürüst, saygılı, kanaatkar bir toplum oluşmasına önemli katkı sağlamaktadır. Dini düşüncesi olmayan (ateist) insanların namus, ahlak, etik, hukuk kurallarını çiğnemeyi, anarşi yaratmayı normal gördükleri gözlenmektedir.      

Ali Özdemir

Web: www.aliozdemir.net