Yakın Doğu Üniversitesi'nde profesör unvanı taşıyarak öğretim üyeliği yapan, TC ve KKTC'de epey bilinen bir tanıdığım "Kitabın artık önemi yok. Kitap satın almaya da gerek yok. Her şey internette var" deyince ne diyeceğimi bilemedim. Koskoca profesör böyle düşünürse sıradan halk zaten kitaba hiç el sürmez... Oysa ki internette yer alan bilgilerin yüzde 88'i çöp niteliğindedir.

* Japonya'da yılda 600 milyon adet dolayında kitap basılırken, 77 milyonluk Türkiye'de 22 milyon dolayında kitap basılıyor. Bu rakamın içinde yer alan eserlerin en çok satış yapanları ise "rüya tabirleri, fal-burç, yemek, diyet, sınavlara hazırlık" türünde olanlarıdır. 

* Dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasına sadece ODTÜ girebiliyor.

* Almanya'da 30 milyon adet taşıt varken kazalarda yılda 600 dolayında kişi ölürken bizde 17 milyon araç olmasına rağmen 6000 dolayında kişi ölüyor.

* 215 ülke içinde iş kazalarında yılda 1500 - 2000 kişi öldürerek ilk üç ülke arasında yer alıyoruz.

* 57 Müslüman ülkenin dünya nüfusu içindeki oranı yüzde 20, bu kitlenin dünya ekonomi pastasından aldığı pay ise sadece yüzde 5.

* Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1'ini oluşturuyor. Ancak gezegenin ekonomi pastasından aldığı pay yüzde 0,2 olup 5 kat azdır.

* 18 milyon ailemiz var. Satılan gazete sayısı 5 milyon adet. 13 milyon eve gazete girmiyor.

* Bilimle ilgili dergilerimizin toplam tirajı 100 bini bile bulmuyor.

* Ülke bütçesinin sadece yüzde 1'i AR-GE çalışmalarına ayrılıyor.

* Toplam öğretmen sayısı 770 bin, üniversitelerdeki akademisyen sayısı ise 150 bin. Bu devasa rakama rağmen kitap yazıp yayınlayan eğitimci oranı yüzde 1 bile değil.

* Televizyon izleme oranında dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer aldığımız dile getiriliyor. Yani bu konuda rekortmeniz (!)

* 77 milyon nüfusumuz var cep telefonu abonesi sayısı ise 68 milyon adet olup bu rakam Fransa'dan bile yüksektir.

* 100 bin camimiz var ama 1400 kadar kütüphanemiz var.

* İhracatımız 150 milyar dolarken ithalatımız 250 milyar dolar. Her yıl 100 milyar dolar dolayında fazla tüketim yapıyoruz.

* Buluş, icat, inovasyon çalışmaları "icat çıkarma", "eski köye yeni adet getirme", "çıkıntılık yapma", "düzeni bozma", "başımıza iş açma" diye engelleniyor.

* Almanya'da okullar ne kadar büyük olursa olsun yönetici olarak 1 müdür, 1 sekreter görev yaparken bizde eğitimcilerin yüzde 10'u idareci konumundadır. 1000 öğrencili bir okulda 50 - 60 kadar öğretmen varken 10 kadar idareci mevcuttur. Yapılan araştırmalara göre idarecilerin haftalık net çalışma saati 13-14 dolayında çıkmaktadır.

* 100 milyonluk Japonya'da 5 bin dolayında makam aracı mevcutken bizde 125 binli rakamlardan söz edilmektedir.

* Türk toplumunun ortalama eğitim süresi 4-4.5 yıl olup bu rakam Finlandiya, İsveç, Danimarka, Japonya gibi ülkelerin rakamının yarısı kadar bile değildir. Sosyologlara göre Türk toplumu henüz ilkokul mezunu bile değildir.

* 50 milyon dolayında seçmenimiz var ama girişimcilik yaparak vergi ödeyen insan sayımız 3.5 milyonu geçemiyor.

* 22 milyon yurttaşımız sigara içerek günde ortalama 1 dolarını, yılda 364 dolarını (toplamda 7.5 milyar dolar) yabancı tekellere aktarıyor.

* Türkiye'de yaşayan insanların 200 yılda aldığı patent sayısı 30 bin dolayında. ABD'de ise neredeyse 1 yılda bu kadar patent alınmakta.

Bu dramatik yapıyı düzeltmek için kılını kıpırdatan kişi sayısı ise çok az...

"Kitap almaya gerek yok" diyen profesörlerin bulunduğu bir yerde iyimser olmak da pek mümkün görünmüyor.

Not: Yazıda verilen bazı rakamlarda yüzde 10'luk hatam söz konusu olabilir.

Ali Özdemir

Eğitimci - Yazar - Yayıncı

Tlf.            : 0505 220 83 85

Web         : www.aliozdemir.net

E-posta    : aozdemir53@hotmail.com

Facebook : www.facebook.com/ERDEMYAYINEVI

Twitter     : www.twitter.com/aliozdemir_net