- 20.02.2013 00:00
Ekonomik olarak parlak bir ülke olduğumuz söylenemez. Her yıl sigaraya 20, şatafatlı telefonlara 15, yağ tenekesinden farksız arabalara 10, ilaca 17, kozmetiğe 2, içkiye 10 ... milyar dolar para saçıyoruz.
On yıllardır devam eden gereksiz tüketimlerimiz nedeniyle devletin, özel bankaların, şirketlerin yurt dışına olan borçları 700 milyar dolara dayanmış halde.
Dünyadaki altın madenlerinin yüzde 99'luk diliminin çıkarılması, işlenmesi, pazarlanması Musevi kökenli küresel şirketlerin elindedir. Türkiye altın ithalatı konusunda ilk 5'e giren ülkelerdendir. Hindistan, Pakistan, Arap ülkeleri ve Türkiye'nin insanları asırlardır birikimlerini altına yatırmaya alışmışlardır.
Eski zamanlarda hazine bonosu, devlet tahvili, hisse senedi, faiz, döviz gibi enstrümanlar yaygın değildi. Günümüzde internet üzerinden, aracı kurumlar vasıtasıyla bir çok yatırım aracına ulaşmak mümkün hale gelmiştir.
Osmanlı'nın son son 200 yılında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin son 60 yılında kalkınma için özkaynaklar yeterli gelmediğinden dış fonlardan borç alımı yapılmaktadır.
18 milyon kadar ailenin yaşadığı Türkiye'de hemen hemen her hanede az ya da çok altın ziynet eşyası vardır. Altına yatırılan para ölü hale gelmektedir. Örneğin her aileye 10 kilo altın versek sanayileşemez, modern bir toplum olamayız. O halde altın ile kalkınma mümkün değildir. Aldığımız her altın büyük oranda Yahudi tekelleri zengin etmektedir.
Altın fiyatlarının belirlenmesinde yine Yahudi işadamlarının yönetiminde olan büyük fonlar (spekülatörler) rol oynamaktadır. Yani, Ayşe hanım teyzemiz 2 altın aldı diye fiyatlar değişmez.
Faizi haram kabul edip, altına ve dövize para yatıranlar bence büyük bir yanılgı, aymazlık içindedirler. Başka bir ülkenin parasını satın almak o ülkeye faizsiz kredi vermek anlamına gelmektedir. Her yurttaşa 10 bin Dolar para versek bir tek fabrikamız bile olmaz.
Sonuç olarak 2 yıl kazandırır gibi görünüp 3 yıl zarar ettiren, sürekli olarak inip çıkan altını ülkemizden kovarsak tüm dış borçlarımız sıfıra iner. Şöyle ki her yurttaşımız altınlarını satıp aldığı parayı bankaya, hazine bonosuna, devlet tahviline, hisse senedine yatırır ise devletimizin ve şirketlerimizin başka ülkelerden borç almasına gerek kalmaz.
Daha basite indirerek anlatayım. Evinizde dolarınız ve altınınız dururken siz gidip bankadan kredi çekerek lüks araba alırsanız iki kere zarar edersiniz. Ülkeye de zarar verirsiniz.
Egemen sermayenin, küresel holdinglerin esiri olmuş kimi ekonomistlerimiz halkımıza akılcı tasarruf yöntemlerini anlatmıyorlar.
Altına, Dolara, Euro'ya, Sterlin'e paralarımızı yatırdığımız sürece ülkemizin düze çıkması zor görünüyor.
Ali Özdemir / Eğitimci - Yazar - Yayıncı
Web: www.aliozdemir.net
E-posta: aliozdemir@e-kolay.net
Yorum Yap