- 31.05.2012 00:00
Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon, Adana gibi illerimizden uçakla ortalama 1 saatte, Mersin’den gemiyle ortalama 10 saatte ulaşılabilen Kıbrıs adası tatil için ideal bir ülkedir.
Paramızı yabancı ülkelerde dökeceğimize kardeş ülke Kıbrıs’ta harcayalım derim.
Gezilecek, görülecek yerleriyle, altın plajlarıyla, tadılacak yemekleriyle cennetten bir parça olan Kıbrıs’ı görmeden bu dünyadan göçmemeli…
Cafcaflı reklam sayfalarının etkisiyle Arap ülkelerine, Uzakdoğuya, Rusya Federasyonu ülkelerine vb. dinlenmek için gidip helak olmuş vaziyette Türkiye’ye dönen insanlar bilirim. Kıbrıs’ta 1 hafta yaşamanın 1 aylık tatile eşdeğer dinginlik sağlayacağını söyleyebilirim.
12 ay yaşanabilecek bir yer değil Kıbrıs. 4 yıldır buradayım. Özellikle 4 aylık kış sezununda bomboş bir köy manzarası sunan Ada Nisan – Kasım döneminde huzur ülkesidir.
2008 yılının Ağustos ayından bu yana görevim nedeniyle Kıbrıs’ta yaşıyorum. 4 yıllık deneyimlerimle şunu iletebilirim: Kuzey Kıbrıs dünyanın en huzurlu, en temiz, en sağlıklı yerlerinden birisidir.
Kıbrıs’ta yaşayan 292 binlik kitlenin içinde iyi insanlar da problemli tipler de var. Ancak çoğunluk kitle hoşgörülü, modern, becerikli, dost, insancıl, demokrat ve yardımseverdir. Bugüne kadar hiçbir Kıbrıslı’dan kötü söz, iftira, fesatlık görmedim.
Sahtecilik, hile, nankörlük, kalleşlik, yalan, tutarsızlık gördüğüm kişiler üzülerek belirteyim ki alt kültür (lumpenlik) katmanlarından çıkamamış, Adaya 1974’ten sonra göç etmiş Türkiyeli’lerdir.
400 yıldır Kıbrıslı olan kitle 120 bin kişi kadar. Bir o kadarlık kitle de İngiltere’ye, Avustralya’ya vb. göç etmişler.
Eğitim, kültür düzeyi son derece yüksek olan eski Kıbrıslılar yeme-içmeye, eğlenceye, sohbete, iletişime, akrabalığa, dayanışmaya çok önem veriyorlar. Kötülük, fesatlık, hile düşünenleri çok az.
Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan gibi Türk kökenli devletleri nasıl ayrı bir ülke olarak görüyorsak Kıbrıs’ı da ayrı bir devlet olarak görmek zorundayız. Buranın değer yargıları bir çok açıdan bize göre farklı. Bunu küçümsemeyelim, yadırgamayalım. Hatasız toplum olmaz.
Her ülkenin geleneği, göreneği farklıdır. Her şeyi Anadolu’nun değer yargılarıyla ölçmek bizi hatalı noktalara götürür.
Kıbrıs ile Türkiye kardeş iki ülkedir. Her iki ülkenin toplumu da yüzde 100 mükemmel ya da tam tersi çöpe atılacak düzeyde değildir. Önemli olan “iyi” örnekleri görmek, onları örnek almaktır.
Türkiye’de yer etmiş bulunan “kötüleyici, dışlayıcı, küçümseyici” Kıbrıslı imajının değişme zamanı gelmiştir.
Kıbrıslı kötü derken neye göre bunu söylüyoruz? Kendimizin hastalıkları yok mu? Biz pek mi pür-i, pakız diye soralım…
Sizleri çok sıkmadan şunu belirteyim: Kıbrıs’ı görün, tanıyın…Kıbrıs’ın güzel yanları
Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon, Adana gibi illerimizden uçakla ortalama 1 saatte, Mersin’den gemiyle ortalama 10 saatte ulaşılabilen Kıbrıs adası tatil için ideal bir ülkedir.
Paramızı yabancı ülkelerde dökeceğimize kardeş ülke Kıbrıs’ta harcayalım derim.
Gezilecek, görülecek yerleriyle, altın plajlarıyla, tadılacak yemekleriyle cennetten bir parça olan Kıbrıs’ı görmeden bu dünyadan göçmemeli…
Cafcaflı reklam sayfalarının etkisiyle Arap ülkelerine, Uzakdoğuya, Rusya Federasyonu ülkelerine vb. dinlenmek için gidip helak olmuş vaziyette Türkiye’ye dönen insanlar bilirim. Kıbrıs’ta 1 hafta yaşamanın 1 aylık tatile eşdeğer dinginlik sağlayacağını söyleyebilirim.
12 ay yaşanabilecek bir yer değil Kıbrıs. 4 yıldır buradayım. Özellikle 4 aylık kış sezununda bomboş bir köy manzarası sunan Ada Nisan – Kasım döneminde huzur ülkesidir.
2008 yılının Ağustos ayından bu yana görevim nedeniyle Kıbrıs’ta yaşıyorum. 4 yıllık deneyimlerimle şunu iletebilirim: Kuzey Kıbrıs dünyanın en huzurlu, en temiz, en sağlıklı yerlerinden birisidir.
Kıbrıs’ta yaşayan 292 binlik kitlenin içinde iyi insanlar da problemli tipler de var. Ancak çoğunluk kitle hoşgörülü, modern, becerikli, dost, insancıl, demokrat ve yardımseverdir. Bugüne kadar hiçbir Kıbrıslı’dan kötü söz, iftira, fesatlık görmedim.
Sahtecilik, hile, nankörlük, kalleşlik, yalan, tutarsızlık gördüğüm kişiler üzülerek belirteyim ki alt kültür (lumpenlik) katmanlarından çıkamamış, Adaya 1974’ten sonra göç etmiş Türkiyeli’lerdir.
400 yıldır Kıbrıslı olan kitle 120 bin kişi kadar. Bir o kadarlık kitle de İngiltere’ye, Avustralya’ya vb. göç etmişler.
Eğitim, kültür düzeyi son derece yüksek olan eski Kıbrıslılar yeme-içmeye, eğlenceye, sohbete, iletişime, akrabalığa, dayanışmaya çok önem veriyorlar. Kötülük, fesatlık, hile düşünenleri çok az.
Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan gibi Türk kökenli devletleri nasıl ayrı bir ülke olarak görüyorsak Kıbrıs’ı da ayrı bir devlet olarak görmek zorundayız. Buranın değer yargıları bir çok açıdan bize göre farklı. Bunu küçümsemeyelim, yadırgamayalım. Hatasız toplum olmaz.
Her ülkenin geleneği, göreneği farklıdır. Her şeyi Anadolu’nun değer yargılarıyla ölçmek bizi hatalı noktalara götürür.
Kıbrıs ile Türkiye kardeş iki ülkedir. Her iki ülkenin toplumu da yüzde 100 mükemmel ya da tam tersi çöpe atılacak düzeyde değildir. Önemli olan “iyi” örnekleri görmek, onları örnek almaktır.
Türkiye’de yer etmiş bulunan “kötüleyici, dışlayıcı, küçümseyici” Kıbrıslı imajının değişme zamanı gelmiştir.
Kıbrıslı kötü derken neye göre bunu söylüyoruz? Kendimizin hastalıkları yok mu? Biz pek mi pür-i, pakız diye soralım…
Sizleri çok sıkmadan şunu belirteyim: Kıbrıs’ı görün, tanıyın…
K. KIBRIS
Yorum Yap