TÜRKÇE KATİLLERİ

  • 27.05.2012 00:00

 

Dünya üzerinde binlerce farklı dil konuşuluyor. Bu dillerin kimileri her yıl niteliğini yitirip tarihe karışmakta.

 Ünlü bilgin Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Türkçe’nin matematiksel yapısıyla dünyanın en iyi dili olduğunu ileri sürüyor.

 Dünya üzerinde en çok Çince, İngilizce, Arapça, Fransızca, Türkçe gibi diller konuşuluyor. Kesin istatistiksel rakamlar elimizde yok ama Türkçemiz en yaygın ilk 10 dil arasına giriyor.

 Yazıldığı gibi okunan, mantıklı kuralları olan Türkçe’nin son 400 yıl içinde hızlı bir biçimde bozulmaya başladığını görüyoruz. Arapça, Farsça, Ermenice, Yunanca, Rumca, Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca, Rusça gibi dillerden giren sözcükler dilimizi tanınmaz ve sevimsiz bir yapıya itmiştir.

 Bütün diller başka dillerden sözcük alıp vermiştir. Ancak Türkçemize giren sözcük sayısı tahammül sınırlarının üzerinde gibi geliyor bana…

 Belki tutucu / muhafazakar / statükocu / bağnaz / dogmatik diye suçlayanlar olabilir ama 40’lı yaşlara girdikten sonra Türkçe’nin imlasını bozan, yabancı sözcüklerle konuşan, uyduruk markalar kullanan, her şeye mutlaka İngilizce ad bulan kişi ve kurumlara olan nefretim artmaya başladı.

 Bir ürünü, hizmeti satın alırken hangisinin adı/markası Türkçe ise onu seçiyorum. Sosyal medya sitelerinde kim Türkçe’nin güzelliğine leke sürüyorsa onunla iletişimi kesmeye çalışıyorum.

 Okumuş ya da okumamış bireylerimizin çoğunda ana dillerini bozucu davranışlar gözlemledikçe canım çok sıkılıyor.

 Bir toplumu güçlendiren etkenlerin en önemli faktörlerinden birisi dildir. Dil yozlaştıkça iletişim de güçleşecektir.

 “İkilem”, “tereddüt” ve “dilema” sözcükleri içinde en makulü ikilem olarak görünüyor bana. Aynı biçimde “ayrıntı”, “detay”, “teferruat” sözcüklerinin en güzeli ayrıntı olarak duruyor.    

 1945’li yıllardan itibaren ABD’nin ekonomik, askeri ve kültürel etkisine giren Türkiye 60 yıl sonra küçük Amerika gibi olmuştur. Beslenmemiz, iletişimimiz, eğitimimiz, dinimiz, geleneklerimiz Amerikan tipi olmuştur.

 Uzmanların tezlerine göre bu gidişe dur denilmediği takdirde 2050 yılına doğru Türkçe ölü diller haline gelecektir.

 Sözü bağlarken, internette dolaşan, kim tarafından yazıldığını bilmediğim ibretlik bir metni sunuyorum.

 Türkçe’nin Evrimi (?)

 Yıl 1965

“Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım. Nasıl bir edâ takınacağıma hüküm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum. Yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı. Üstümü başımı toparladım, kendimden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.”

 Yıl 1975

“Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Ne yapacağıma karar veremedim. Heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum. Yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim. Kendimden emin bir sesle ‘iyi akşamlar’ dedim.”

 Yıl 1985

“Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım. Nitekim ne yapacağıma hüküm veremedim. Heyecandan ayaklarım titredi. Amma velâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum. Nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı. Üstüme çeki düzen verdim. Kendimden emin bir sesle ‘hayırlı akşamlar’ dedim..”

 Yıl 1995

“Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Fenâ hâlde kal geldi yâni. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor. Bu iş tamamdır dedim. Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle ‘selâm’ dedim..”

 Yıl 2006

“Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani. Oğlum bu iş bizi kasar dedim. Fena göçeriz dedim. Enjoy durumları yani.. Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik. Sarıl oğlum dedim. Bu manita senin. ‘Hav ar yu yavrum?”

 Yıl 2026

“Ven ay vaz si hör, ben çok yani öyle işte birden. Off, ay dont nov abi yaa. Ama o da bana öyle baktı, if so aşık len bu manita. ‘Heeey beybi.” 


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  •  A.ÖZER
    A.ÖZER
    20.10.2011 17:11

    Öfkemiz kardeşliğimizi vurmasın eyvallah da , kardeşlikten ne anlaşıldığı kimin kardeş kimin KALLEŞ olduğu önemli.Her defasında kendilerine el uzatılan gel beraber olalım dedikce geri adım atan biz yaklaştıkta kaçanlar mı kardeşlerimiz. Nerede bölgenin kanaat önderleri aklı selim sahipleri .Üç kuruş rant peşindeki toprak ağaları kaç para ,kaç dönüm toprak,kaç ons altın, ne kadar takı ANADOLU delikanlılarını geriye getirir. Yetmedimi kaç kişi olması lazım sayı nedir.Kaç yürek daha yanmalı.

Nöbetçi Eczaneler

Resmi İlanlar

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız