BU KİBİRLENME VE GÖSTERİŞ NİÇİN ?

  • 12.05.2012 00:00

 

Epey zamandır zihnimde olan, ancak yanlış anlaşılmak, hakarete uğramak, iftiralara maruz kalmak gibi tehlikeler nedeniyle kağıda dökemediğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dünya üzerinde 7 milyar küsur insan yaşıyor. Bu kadar çok ademoğlu yüzlerce farklı dine / felsefeye / teoriye göre yaşıyor. Kimisi ateşe, kimisi ineğe, kimisi şeytana, kimisi de Allah’a inanarak (taparak) günlerini geçiriyor.

Bilim insanlarının söylediğine göre 2.5 milyar kadar Hıristiyan, 1.5 milyar kadar Müslüman, 1 milyar kadar Budist, 35 milyon kadar Musevi, diğer dinler ve ateistler var bu gezegende.

Yine araştırmacıların ilettiğine göre Musevilik 3 bin yıl, Hıristiyanlık 2 bin yıl, İslamiyet bin beş yüz yıl kadar önce yaygınlaşmaya başlamış.

En yaygın din konumunda olan Hıristiyanlık tek bir düşünce yapısında değildir. Yani Hıristiyanlar kendi içlerinde Ortodoks, Katolik, Protestan gibi mezheplere ayrılmıştır. Bu mezhepler arasında dinsel konularda farklı yaklaşımlar vardır.

Hıristiyanlık dininin mezhepleri ilerleyen yıllarda kendi içlerinde tekrar kollara ayrılmıştır. Yani fikirsel bölünmeler devam etmiştir. Örneğin Protestanlar; Lutheryanizm, Kalvinizm ve Anglikanizm gibi kollara ayrılmıştır.   

Kişisel olarak İslam dininin emir ve yasaklarına riayet etmeye çalışıyorum. 7-8 yaşımdan itibaren İslam dininin kurallarını köyümüzün camiinde görev yapan imamlardan, öğretmenlerimden, ailemden, çevremden, kitaplardan öğrenmeye başladım.

Baba tarafından rahmetli Hamdi dedem camiye düzenli olarak giderdi. Ana tarafından rahmetli Nuri dedem Hac görevini de yapmıştı. Nuri dedem, evlatları kendisine “yeterli ilgiyi, sevgiyi, merhameti göstermediği için” suda boğularak yaşamına sön vermeyi tercih etti.

Babam dine inanan, çalışkan, boş duramayan, üç - beş mesleği olan bir kişiydi. Okumayı askerlikte öğrenmişti. Elektrikçilik, sıhhi tesisatçılık, inşaatçılık, saatçilik vb. gibi konularda içinden çıkamadığı şey yoktu. Cuma namazlarına gider, Ramazan aylarında oruç tutardı. Zekatını verirdi. Ama İslam’ın tüm emirlerine birebir uyduğunu söyleyemem. Annem tüm namazlarını kılar. Dine uygun yaşamaya çalışır. Okuma yazma bilmediği için bir çok konuda derin bilgiye sahip değildir.

Din bilgilerini aldığım kişiler mezhebimin Hanefilik olduğunu öğrettiler. 36 yıldır da buna uygun yaşamaya, bu inanç bütününü savunan yayınları takip etmeye çalışıyorum.

Din adamı değilim. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kitaplarını, Devletin Kur’an-Kerim mealini, www.diyanet.gov.tr adlı web sitesini,Abdurrahman Dilipak, Ali Bulaç, Ahmet Hulusi, Bahriye Üçok, Bayraktar Bayraklı, Beyza Bilgin, Cemal Nur Sargut, Cevat Akşit, Emine Şenlikoğlu, Eren Erdem, Faruk Beşer, Fethullah Gülen, Hayrettin Karaman, Hekimoğlu İsmail, İhsan Eliaçık, İlhan Arsel, Mehmet Nuri Yılmaz, Mehmet Şevki Eygi, Necmettin Nursaçan, Nihat Hatipoğlu, Ömer Çelakıl, Senayi Demirci, Süleyman Ateş, Tayyar Altıkulaç, Turan Dursun, Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz gibi insanların kitaplarını, makalelerini, konuşmalarını takip etmeye çalıştım/çalışıyorum. Bu kadar kişiye nasıl ulaşabiliyorsunuz derseniz Lefkoşa’da bulunan, 24 saat açık tutulan Yakın Doğu Üniversitesi’nin devasa kütüphanesine bir uğrayın derim.

İslam dinini anlatan bunca kaynağı irdelerken birbirini hiç tutmayan, zıt, kafa karıştırıcı bir çok fikir tespit ettim.

Örneğin, zekat, kurban, hac, oruç, namaz, hukuk, miras, vergi, faiz, örtünme, yargılanma vb. gibi konularda tam bir uzlaşma, orta yol yok. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor.

Ömrüm, enerjim, zamanım yeterse, şiddetli bir tepki görmezsem, yok edilmezsem öğrendiklerimi “İslam’ı Nasıl Anlatıyorlar?” adıyla bir kitap halinde topluma sunmak niyetindeyim. Şu anda veri tabanını oluşturdum. Önce taslak yayını hazırlayıp 10 kadar numune baskı yaptırdıktan sonra tanıdıklarımın görüşlerini alacağım. Eğer çevremdekiler “Bu kitap İslam dinine fayda sağlar” derlerse okurlara sunacağım.

İslamı anlatma konusunda önplanda olan, taraftar bulan, referans olarak nitelenen kişilerin 1980’li yıllardan sonra yazdıkları satırlarda gördüğüm tutarsızlıkları e-posta yoluyla bir çok yazara, alime, öğretmene ilettim. Kimisi samimiyetle cevap verdi. Kimisi hakaret etti. Kimisi ise duymazdan geldi.

Burada şunu vurgulamak isterim. Din adamı değilim. Dine yeni yorum getirmek gibi bir ukalalığım da olamaz. Sadece İslam dinini anlatan kişilerin yorum farkları beni rahatsız ediyor. Örneğin A9 adlı TV istasyonunda anlatılan İslam ile Semerkand TV’de anlatılan İslamiyet birbirine hiç benzemiyor. Bu konuda daha bir yığın örnek aktarabilirim.

Gelelim yazının başlığına: Yıllardır İslam dinine inanan ancak farklı mezheplerde, tarikatlarda, cemaatlerde, gruplarda yer alan insanlarla iç içe oldum. Mesai yaptım, komşuluk ettim. Gördüğüm şudur. Herkes kendi inancının, yolunun en doğru olduğunu kabul etmekte, başka yollardan ilerleyenleri ağır sözlerle suçlamaktadır.  

Aydın (münevver) kesim olarak tanımlanan toplum katmanlarında bile bu tür saplantılar mevcuttur.

İslam “barış” dini olmasına rağmen onu takip edenlerin kimilerinin kibirlenmesi, kendisi gibi düşünmeyenleri hemen dışlaması, arkasından konuşması, küçümsemesi hiç doğru bir davranış gibi gelmiyor bana.

Camilerimiz tanışma, kaynaşma, uzlaşma, paylaşma, konuşma, barışma yeri olduğunda İslamiyetin ana fikrini tam anlamış olacağız. Bu kutsal mekanlar hiçbir fikrin tekelinde değildir. Oraya herkes girebilir. Kimse kimsenin üstünde ya da altında değildir.

Kendi fikrinden, cemaatinden olmayanların kuyusunu kazmayı İslamiyetin içinde görenler hakkında daha çok sözler edebilirim. Ama başım derde girer. Gerisini siz anlayın artık…  

Siz de İslamiyet hakkında okumalar yaparken farklı aydınların birbirine zıt yorumlarını görürseniz lütfen bunları aliozdemir@e-kolay.netadlı e-posta adresime iletiniz. Faiz, miras, zekat, müzik, resim, hac, kurban, ibadet, namaz, israf, lüks yaşam, medeni hukuk, örtünme vb. gibi konularda o kadar çok farklı yorum var ki… Sade bir müslümanın farklı yorumlar karşısında içine düştüğü kafa karışıklığının günahını kim çekecek dersiniz?  

www.aliozdemir.net

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Nöbetçi Eczaneler

Resmi İlanlar

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız