- 2.10.2012 00:00
Cümlelerle oynamak dünyanın en zor ama en keyifli işlerinden biridir.
Bir cümleye yükleyeceğin yükü, bazen bir trene bile taşıtamazsın.
İşte Balyoz davasında karar öncesi diyeceğiniz son bir şey var mı sorusuna emekli paşa Çetin Doğan’ın verdiği yanıt:
-Vereceğiniz karar hakkınızda hayırlı olsun.
Sanırım yıllar sonra bile Balyoz davasının sembol cümlesi olacaktır.
Ya da 28 Şubat sürecinde askerlere neden karşı çıkmadığı sorulan Demirel’in “zaman- mekan ve koşulların gereği başkadır” anlamında verdiği cevap gibi:
-Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.
***
Eğer kelime seçimlerinde hata yaparsan o cümle hayatın boyunca senin peşinden gelir.
Tansu Çiller’in kelime ve isim gafları meşhurdu ama Amerika- Rusya ekseninde iktidar kavgasının yaşandığı Azerbaycan’ın lider adayları ile ilgili dil sürçmesi tıpkı Azeri politikamızın karmaşası gibiydi.
Profesör olan kadın başbakanımız, Elçibey ve Aliyev isimlerini karıştırıp Alibeyyapıverdi.
Trajikomik devlet politikamızın yansımasıydı o…
Tabi o yanlışlar peşinizi bırakmaz.
Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” sözü gibi yıllarca sizi takip eder söyledikleriniz.
***
Bazen de cümlelerin içine gizlenmiş gerçekler vardır.
Okursanız dehşete kapılırsınız…
Çok şaşırtır sizi…
Fırından yeni çıkmış bir örnek:
TÜSİAD’ın başkanı Ümit Boyner bir soru üzerine “Başbakan’dan korkmuyorum” dedi.
Erdoğan da “Biz de bir hanımefendiyi korkutmayız” mealinde bir cevapla geçiştirdi.
Ama “karpuzcu” arkadan geliyordu.
Başbakan Tayyip Erdoğan, gerçek cevabı sonradan verdi.
Sabah Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar, Başbakan Tayyip Erdoğan’a soruyor:
-Dolaylı vergiler genellikle artırılıyor. Yalnız siz şunu söylediniz: ‘TÜSİAD’a baktım; tamam vergilerini ödüyorlar ama istenilen düzeyde değil.’ Dünyada aşırı finansal kazançlardan dolayı zenginlere ilave vergiler getiriliyor. Bizde böyle bir şey düşünüyor musunuz?
Başbakan Erdoğan’dan cevap:
-Niye olmasın. Beklediğimizi alamıyorsak bir şeylerin olması lazım; Zenginden ek vergi alınabilir.
Boyner’e tekrar sormak lazım; Başbakan’dan korkuyor mu korkmuyor mu?
***
Gelelim PKK ile görüşme meselesine..
Oslo görüşmelerini MHP ilk dillendirdiğinde Başbakan:
-Kim PKK ile görüştük diyorsa şerefsizdir.
Sonra:
-Ben görüşmedim, devlet görüştü.
Daha sonra:
-Görüştük, sorunu çözme arayışıdır, bu…
Şimdi:
-Görüşmeler sürecek ama terör uzantısı siyasiler değil gerekirse İmralı ile de görüşürüz, diyor.
Gazetelere bakın Öcalan’ı şirin gösterecek haberlerin manşetlerde olduğunu göreceksiniz.
Neymiş, Öcalan kimse ölmesin istiyormuş, Suriye PKK’yı ikiye bölmüş, kurtarıcı gibi teröristbaşına sarılıyoruz.
Bir ata’cümle’si o zaman:
-Denize düşen yılana sarılır.
***
Cümleler hayatta sadece siyasetin şifrelerini taşımıyor ki…
İlişkilerde cümle katarının üzerine konulan her kelime çiftleri ya sarmala ya da birbirinden uzağa taşımaz mı?
Ama mesele “kadın” olunca…
Ama mesele “erkek” olunca…
En kritikleri hiç söylenmemiş olan cümlelerdir.
Yazının başında “Bir cümleye yükleyeceğin yükü, bazen bir trene bile taşıtamazsın” demiştim.
Bir hatırlatma daha yapayım.
Çok zaman o cümleyi beklersin ilişki istasyonun da.
Değil mi?
Yorum Yap