HEDEFİ GÖBEĞİNDEN VURMAK

  • 24.11.2011 00:00

 

    Atışlarda hedefi “göbeğinden” vurdu tabiri çok kullanılır. Gez, göz, arpacık  üçlemesine askerliğini yapmış herkes aşinadır. Atış sırasında “nefes kontrolü ve sabır” hedefe isabeti sağlayan en önemli unusurlardır. Peki, bunları öğrenmek için mutlaka askerlik yapmak ya da atıcılıkla uğraşmak şart mı? Hedef , maddi bir varlık daha doğrusu bir nesne ise bu doğru, peki nesne değilse? O zaman bütün bu öğretiler boşa mı çıkacak?  Bilenler demişler ki;  “Hedefi hak olanın gözü hizmette olmalıdır.” Hizmet, imanın ve güzel Müslümanlığın ölçüsüdür. Hizmet, Cenab-ı Hakk'ın ahlakının kulda yansımasıdır. Kul Rahman ve Rahim olan Rabbini tanıdığı ölçüde O'nun kullarına merhametli, faydalı ve yakın olur. Hizmetin temeli ve ruhu ihlastır. İhlasla yapılan hiçbir işe küçük denmez. Allah rızası için atılan bir çöp bile hayırdır, hizmettir. İnsan bir hayır yaparken ne yaptığından çok, onu kim için yaptığına bakmalıdır.Hizmeti kullanıp içimizdeki nefsani hisleri tatmin etmek, insanların rağbetini çekmek, özel çıkarlar sağlamak, baş olma hevesine kapılmak, hizmet edip hürmet beklemek doğru değildir. Bunlar manevi dünyamızdaki nişangahın olmazsa olmazlarıdır. Hedeflerimize yönelirken şeytana sırtımızı Rabbimize yüzümüzü dönmeyi becerebildiğimiz oranda hedefi göbeğinden vurmuş oluruz.

***

Bu gün benim gibi sevdalı var mı ?

Bu gün benim gibi deli ?

Yerlere serilmiş, yüreği kan içinde.

Ben değilsem, kim şu adam ?

Bir zamanlar vardım , ben bendim.

Bu gün var olan, neyin nesi ?

(Ömer Hayyam)

***


Zamane insanı, “Arzın Merkezine Seyahat” isimli bilim kurgu romandan esinlenip yer çekimi kanununa tabi olarak, dünyanın merkezine seyahat etmeye çalışıyor. Oysa ki, dünya ile birlikte kendi iç alemimizi keşfetmek de bizim için bir ihtiyaçtır. Jules Verne'in 1865 yılında yazmış olduğu, türünün ilk örneklerinden  olan  “Ay'a Seyahat”  bilim kurgu öyküsüne alternatif  “İç Alemimize Seyahat ” adını taşıyan bir eser mi bekliyoruz acaba? Gönlümüzün derinliklerine kırk kat bohça içindeki konulmuş olan  o güzel emaneti-cevheri açmak, gün yüzüne çıkarmak ya da daha doğru bir ifadeyle bunu keşfetmek için neden hiçbir çaba göstermiyoruz? Suskunluğumuz bizi ele veriyor. Cesaretimiz yok! Gerçeklerle karşılaşma ve gerçeği önceleme cesaretimiz yok. Peki cesaretimiz nerede? Belki biz kırdık, belki de başkaları ama yok işte…


Cesur olmak, cesaret göstermek ve bunu kendimiz için yapacak olmamız aslında teslim olduğumuz kapitalis sistemin argümanlarından. Peki, benzer argümanları neden iç alemimize yapmamız gereken seyahatte kullanamıyoruz? Bu seyahati başlatacak yolu mu bulamıyoruz? yoksa böyle bir yol olduğunu mu bilmiyoruz?  Bu soruya yürekli bir duruşla cevap verebilir miyiz? Eğer verebilirsek mübarek olsun, yolculuk başladı bile…


***

Ey nefsine söz geçiremeyen aciz kul!

Seni dinleyenler olsa ne çıkar.

Senin üzerinde yürüdüğün bu yol,

Korkarım tekmelediğim dünyaya çıkar.


Selam ve dua ile.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Nöbetçi Eczaneler

Resmi İlanlar

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız