- 9.10.2011 00:00
Hayata ve onun içinde yaptığımız yolculuğa tekamül gözü ile bakabilmenin insani erdemlere açılan bir pencere olduğuna inananlardanım. Tekamülü yalın haliyle kullanabileceğimiz gibi değişme, gelişme ve ilerleme tuğlaları ile örülmüş bir bina olarak da düşünebiliriz. Hayatın hem maddi, hem de manevi yönünde rotamız, tekamül istikametinde olmalıdır. Yaratılış bize bunu gösterir ve öğretir. Bir hücre ( Yumurta) seçilen diğer bir hücre (Sperm) ile birleşir ve muhteşem bir tekamül süreci başlar. “Bir”den, onlara, yüzlere, binlere, milyonlara, milyarlara ve trilyonlara… İnsanlığın önderi Hz. Muhammed (S.A.V)’in tebliğ hayatı da benzer değil midir? Hira Dağında ilk vahye muhatap olduğu zaman bir kişi iken, sonrasında milyarlara ulaşması bir tekamül sürecidir. Hayat, “bir”den milyara, “bir”den trilyona doğru devam ederek bize hep aynı rotayı yani “tekamül”ü gösterdi . Bizler ise bunu nasıl algıladık ve yaşamlarımıza ne şekilde tatbik edebildik? Bu soruyu kendi kendimize sormanın ve cevap aramanın zorluğunun farkındayım. Bunu yapabilmeyi, başarabilmeyi bahse konu tekamülün bir tuğlası olarak görüyorum. İlk tuğlayı zemine müsaadenizle yerleştirmek istiyorum.
Tekamüle, ferdi ya da toplumsal her alanda ihtiyacımız var. Mesela eğitim sistemimizde… Milli bayramlar yaklaşınca özellikle de beden eğitimi derslerinde, öğrencileri sağa dön, sola dön, yan yat, rahat vb. komutlarla komünist dikta tarafından yönetilen Kuzey Kore vatandaşlarına çeviren uygulamalar hakikaten tekamülü toplumsal manada reddeden uygulamalardır. Hangi çağda yaşıyoruz? Millet bu tip bayram kutlamalarını hala neden militarist konsept ile yapıyor? Bunları aşmanın vakti gelmedi mi? Törenlerde askerler “askerce” geçiş yapsın buna kimsenin itirazı olamaz. Ama öğretmeniyle öğrencisiyle siviller neden bir asker edasıyla geçiş töreninde uygun adım marşlarla yürür ya da yürümek zorunda bırakılır bunu hala anlayabilmiş değilim. Buradan ilgililere seslenmek istiyorum. Sivilleri hele geleceğin demokrasi muhafızı olacak sivilleri yani öğrencileri militarist konsepte uygun kutlama programları ile yetiştirmeye devam etmenin bu ülkeye hiçbir faydası olmamıştır ve de olmayacaktır. Gerekli düzenlemelerle en azından siviller için törenlerdeki geçişler karnaval havasına döndürülebilir. Bu önerimin dikkate alınacağını “ümit” ediyorum.
Uydurdukları evrim teorisiyle yaratılış gerçeğini inkar etme cüretini bile gösteren materyalist zihniyet elbette ki bu öneriye de bir kulp takıp homurdayacaktır. Yürüyüş, aslında ilerleme olarak tekamül kavramının içeriğinde yer alır. İtirazımız değişime direnen geriye doğru olan yürüyüşedir. Sağa dön, sola dön komutlarıyla süslenmiş uygun adım marş yürüyüşleri, demokrasi özlemi çeken bir toplumun tekamül argümanları içinde yer alamaz.
Evrim teorisi, bilimin yaratıcıyı inkar etme görevi varmış gibi birileri tarafından sahiplenilen aslında bilimin alenen reddettiği bir uydurmacadan ibarettir. Mesela proteinler, evrim teorisini daha ilk aşamasında çökerten ve yaratılışı ispatlayan büyük delillerden biridir. İnşaallah ömrümüz olursa daha sonraki bir yazımızda bu uydurmaca teoriyi çökerten bilimsel gerçekleri sizlerle paylaşmak isterim.
Selam ve dua ile.
Yorum Yap