SOSYAL GÜVENLİK (SG)

  • 3.10.2011 00:00

 

 

         Türkiye, OECD verilerine göre en uzun süre emeklilik maaşı ödeyen ülke olarak bilinir. Türkiye’nin 2010 yılı Şubat ayı verilerine bakıldığında, aktif sigortalı toplamı 14.956.566 kişi olarak görülmektedir. Özel sandıklar hariç sosyal güvenlik kapsamına giren nüfus ise 58.006.771 kişidir. Toplam bağımlı sayısı da 33.838.557 kişiden oluşmaktadır. Yine 2010 yılı Şubat ayı verilerine göre Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) dan  toplam dosya bazında 8.526.746 pasif (emekli) sigortalı  aylık ve gelir almaktadır. Sosyal sigorta sisteminde akti/pasif dengesinde, en az 4 çalışanın 1 pasif sigortalıyı finanse etmesinin ideal olduğu kabul edilir. Bu rakamlara bakıldığında ise maalesef Sosyal Güvenlik aktif/pasif dengesinin giderek bozulmakta olduğu açıkça görülmektedir.

Sosyal Güvenliğe yapılan transferlerin toplam bütçe harcamaları içindeki payı 2000 yılında %6,5’a tekabül etmiştir. Bu oran 2010 yılı bütçesinde %22’ye yükselmiştir. Sosyal güvenliğe yapılan transferin  toplam bütçe harcamaları içindeki payı 57 milyar TL (%20) olan faiz ödemelerinin de önüne geçerek, bütçe harcamalarından en fazla pay alan kalem haline gelmiştir.

Yaşlanan bir ülke olarak Sosyal Güvenliğe yapılan transferlerin toplam bütçe harcamaları içindeki payının artması, “tehlike çanlarını” duymak zorunda olduğumuzu göstermektedir. Sosyal Güvenlik alanında yapılan reformların  gerekliliğini istatistikler de desteklemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) araştırmalarına göre 2050 yılında Türkiye nüfusu 73 milyon 875 binden 96 milyon 498 bine çıkacak. Halen 4,5 milyon olan yaşlı nüfus (65 yaş üstü) ise 17 milyona dayanacak. Bunların yaklaşık 6,5 milyonunu ise 75 yaş üstü bakıma muhtaç kişiler oluşturacak. Toplam nüfusta yaşlıların payı yüzde 17,6'ya çıkacak. Türkiye, Avrupa'da olduğu gibi bir yaşlılar ülkesi haline gelecek. Toplumdaki yaşlanmaya karşın çocuk sayısı ise azalacak. Halen 6,5 milyon olan 0-4 yaş grubu çocuk sayısı 5,5 milyona, 5-14 yaş grubu çocuk sayısı ise 13,9 milyondan 11,5 milyona düşecek. Toplam nüfus içinde çocukların oranı 2007-2050 döneminde, yüzde 27,7'den yüzde 17,7'ye inecektir.

Bu verilerde de görüldüğü üzere belli bir vade içinde genç nüfus azalacak, yaşlı nüfus ve kronik hasta sayısı artacaktır. Bu tablo ilaç ve sağlık hizmetlerine olan talebin de artacağını ortaya koymaktadır. Velhasıl kelam 40 yaşında emeklilerin cirit attığı bir ülke olmanın uzun vadede bize vereceği zararları anlamak hiç de zor olmasa gerek. 2011 yılının ilk 9 ayında Türkiye’de ilaca 19,5 milyar euro harcanması tehlike çanlarının bize ulaşan ilk melodisi olabilir mi?

Selam ve dua ile.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Nöbetçi Eczaneler

Resmi İlanlar

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız