Boluspor korona salgını nedeniyle lige verilen aranın ardından ilk karşılaşmasına Altınordu maçı ile çıktı.

Pazar günü boş tribünlere karşı oynan müsabakadan gol sesi çıkmadı.

İki takımda sahadan birer puanla ayrıldı.

Maç sonu her iki takıma baktığımızda sanki bu skor herkesi mutlu etti gibi oldu.

Boluspor camiası hafta başından itibaren galibiyet gelmediği için üzüntülü ve tepkili bir görüntü çiziyor.

Kimi yönetimi kimi hocayı kimde takımı eleştiriyor.

Haklı tarafları da var ancak şu unutulmamalı ki Boluspor'un son dönemlerde içinde bulunduğu durum camianın takımdan büyük beklentiler içine girmesi başkan, hoca ve oyuncu beğenmemesi ile başlayan bir sürece dayanıyor.

Geriye dönüp şöyle bir baktığımızda bu sezon dahil çok az bir kesim hariç herkes benim adamım gelsin de gerisi tufan düşüncesine sahip.

Birileri kendi adamlarını hoca yaptırmanın derdinde birileri menejer arkadaşlarının vasıtası ile oyuncu transfer ettirmenin derdin de birileri de Boluspor bizim düşüncemiz doğrultusunda yönetilsinin derdinde.

Biride çıkıp demiyor ki ya arkadaşlar Boluspor misyonu olan bir takım eğer başarı bekliyorsak yapıcı yönde eleştiriler yapmamız gerekiyor.

Kendi egolarımızdan önce Boluspor'a nasıl bir katkı sağlamamız lazım düşüncesi ön plana çıkmalı.

Altınordu karşılaşmasından sonra yapılan eleştirilere bakıyorum da o gelsin bu gitsin bu takım şöyle yaparsa kümede kalır böyle oynarsa galip gelir vs vs gibi görüşlerde ön planda yer alıyor.

Tamam bu sense beklenen düzeyde değiliz bunda yönetimsel hatalarda yok mu tabiî ki var ama artık son haftalara girilmişken takımın moral motivasyonunu üst düzeyde tutmamız gerekir.

Bazılarına göre badem bıyıklı sonrada kaytan bıyıklı olarak tanımlanan [bence bu tür yakıştırmaları hak etmeyen] Fırat Gül hocamız ve ekibi takımı kümede tutmak için çalışıyor.

Altınordu karşılaşmasının ardından yönetimi eleştiren abime “Sezon sonu başkan adayı olarak çık bütün Boluspor camiası seni destekler “ dedim ama aldığım cevap hayal kırıklığı oldu.

Evet başkanı yönetimi hocayı ve oyuncuları beğenmeye biliriz eleştiririz ama bunun karşılığında da doğru bir çözüm planı olması gerekiyor.

Doğru planlama diyince başkan, hoca ve oyuncu seçiminde benim arkadaşım düşüncesi olmayacak. Bolu nun çocuklarına sahip çıkalım düşüncesi var evet Bolu'nun çocuklarına sahip çıkalım.

Ali Beykoz, Bahadır Kıyak, Bülent Biçer, Yılmaz Özen, Ali Akdemir, İsmail Türk, Hasan Tosun, Cüneyt Karakuş, Feridun Türedi, Yetiş Karageyer, Volkan Bayar, Bayram Öztürk ve daha sayacağımız birçok isim bunların hepsi Bolu'nun çocuğu ve hepsine saygımız ve sevgimiz var.

Bu isimleri ayırt etmeden düşünmeliyiz.

Boluspor şampiyon olur, küme düşer, kümede kalır bunlar futbolun içinde olan şeylerdir.

Şampiyon olunca her şeyi kazanamazsın veya küme düşünce de her şeyini kaybetmezsin ama sevgiyi , saygıyı, birliği ve beraberliği kaybedersen iş de o zaman sonun başlangıcını yaşamaya başlarsın.

Boluspor olarak birbirimize olan sevgimizi saygımızı ve en önemlisi birliğimi ve beraberliğimizi bozmamamız gerekiyor.

Bir futbol kulübü basına ve taraftarın isteğine göre hoca ve oyuncu transfer etmez.

Kulüplerde yapılanmalar doğru olmalı.

Sezonluk tedbirler le bir yere varılmaz.

Sonuç olarak bu sene kümede kalır mıyız yoksa düşer miyiz dersek değdim gibi birbirimize olan sevgimizi saygımızı ve birlik berberliğimi kuvvetlendirirsek bu işin üstesinden geliriz.

Haydi hep birlik de olalım…