Çanakkale Savaşları Bize Ne Söyler?

  • 14.02.2020 00:00


 

Osmanlı Devleti 1299 yılında doğdu. 600 yıl boyunca ayakta kaldı. Söğüt ilçesinden başlayan yürüyüş 14 milyon kilometrekarelik devasa bir alanı kapladı...

 

Günümüzde Osmanlılar hakkında çok farklı görüşlerle karşı karşıyayız. Kimisi muhteşem derken kimisi kötüleyici / karalayıcı görüşler öne sürüyor…

 

Öğrenebildiklerimize göre Osmanlı Devleti 1700’lü yıllardan sonra ekonomik, ticari, sosyal, siyasal, etnik, bilimsel, dinsel, kültürel sorunlarının üstesinden gelemez oldu.  

 

1900’lere gelindiğinde ekonomik ve siyasal olarak iyice tükenmiş bir devlet karşımızdaydı…

 

Son 200 yılda ortaya çıkan teknolojik gelişmeler / makineleşme; Batılı ülkelerin üretim potansiyelini çok yüksek seviyelere çıkarmıştı. Yüksek hacimli üretimin devamı için yeni hammadde kaynaklarına ve malların satışının yapılabileceği yeni pazarlara gereksinim duyulmaya başlandı…

 

Osmanlının kontrolündeki toprak parçaları birer birer alınarak yeni yapay / kul / sömürge devletler oluşturuldu…

 

***

 

Rusya’nın buğdayının, petrolünün ve diğer madenlerinin Batı ülkelerine (İngiltere, Fransa) ulaştırılması için en güvenli yol olarak Osmanlı’nın kontrolündeki iki boğaz görünüyordu. Diğer bir yol buzullarla kaplı olduğu için elverişli değildi. Üçüncü yol ise “Almanların” kontrolündeydi…

 

İngiliz ve Fransız güçleri Boğazları ele geçirip (Osmanlı’nın elinden alıp) Rus pazarına ulaşmayı hedeflediği için Çanakkale üzerinden saldırıya geçtiler...

 

Osmanlılar Almanların askeri ve siyasi desteğiyle Boğazların elden çıkmaması için savunmaya geçtiler…    

 

***

 

Çanakkale…

 

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915 - 1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.

 

İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zaptetmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amacıyla ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir.

 

Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.

 

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir.

 

Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti.

 

Daha sonra Osmanlı Donanmasına bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.

 

Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalındı.

 

Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirme planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır.

 

İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı ordusunun kuvvetlerinin güçlü savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar.

 

Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.

 

Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe - Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti. Bu, hattaki Anzak (Avustralya ve Yeni Zellanda askerleri) birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

 

***

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız