- 15.06.2019 00:00
ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİ, S-400 FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ,
DOĞU AKDENİZ ÜZERİNDEKİ HAKLARIMIZ
Afrika’da başlayarak Suriye ve Irak’ı halen etkisi altında bulunduran “Arap Baharı” yutturmacası ile batılı güçlerin Ortadoğu coğrafyasındaki enerji yataklarında oynadığı oyun sınırımızda halen devam etmektedir. Bu sinsi oyunun önümüzdeki yıllarda daha etkili bir şekilde devam edeceğini söylemek kahin olmayı gerektirmemektedir.
Bu oyunun baş aktörü ABD, Suriye’de terör örgütünü eğit-donat projesi ile güney sınırlarımızı tehdit altında bulundurmaktadır. Irak ve Suriye içerisindeki enerji kaynaklarını ve İsrail’i güvenli hale getirmek için eğitmiş olduğu 80-100 bin civarındaki PKK örgütü ile ülkemize gözdağı vermektedir.
31 Mart seçimlerinden itibaren her gün birkaç genç evladımızı PKK saldırılarında toprağa vermekteyiz. Bu genç fidanların ve Türk milletinin ahı sanıyorum bu planlamayı yapan soysuzlardan çıkacaktır. Türkiye güney sınırlarındaki bu belayı savurmak ve ülke bütünlüğünü sağlamak için hava savunma sistemlerine ihtiyaç duymaktadır.
2010 yılından itibaren cumhuriyet hükümeti ABD ve NATO nezdinde “Patriot” hava savunma sistemi alma yönünde büyük çaba sarf etmiş, müttefiklerimiz ülkemize bu sistemi satma yönünde engeller çıkarmış ve isteklerimizi kulak arkası etmiştir.
Türkiye, 2015 yılında hava savunma sistemi için ihale açmış ve ihaleye ÇİN teklif vermiş ve bu ihaleyi kazanmıştır. NATO ve müttefik ABD bu ihaleye karşı çıkarak bu işlemi sekteye uğratmışlardır.
ABD, Ortadoğu coğrafyasında İsrail’e karşı güçlü bir ülke istememekte, bu bölgede bulunan devletleri bölme yönünde son 30 yıldan bu yana önemli projeler geliştirmektedir. Afrika’da Libya ve Irak’ı üçe, Suriye ise kaç parçaya böleceği belirsiz haldedir. Mısır’da darbeci SİSİ, Arap ülkelerinde ABD yandaşı demokratik olmayan yönetimler iş başında bulunmaktadır.
Bölgesinde güçlü bir Türkiye’nin varlığı, başta İsrail olmak üzere ABD güdümündeki devletler tarafından istenmemektedir. Doğu Akdeniz havzasındaki enerji kaynaklarına ilişkin arama faaliyetlerinde Türkiye dışlanmış durumdadır. Batılı güçler tarafından ülkemizin karasularında bulunan ve uluslararası hukuk tarafından tanınmakta olan Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve İskenderun körfezindeki milli haklarımızın çiğnenmesi yönünde son aylarda adımlar atılmaktadır.
Cumhuriyet hükümetimiz ve Devletimiz ülke güvenliğini sağlamak ve haklarımızı korumak amacı ile iptal edilen ÇİN ihalesi sonrası Rusya ile S-400 füzeleri alımında anlaşmaya varmıştır. Siparişi verilerek emin adımlarla üretimi Ekim 2019 tarihinde tamamlanarak ülkemize teslim edilecek olan bu hava sistemi projesi hızlı adımlarla ilerlemektedir.
Rusya, S-400 füzelerini 1999 yılında geliştirmeye başlamış ve 2007 yılında üretime almıştır. Rusya hava savunma sistemlerinde orta menzilli olan bu silah dışında ayrıca geliştirdiği S-300 füzeleri ile dünya silah sanayiinde önemli bir konumda bulunmaktadır.
S-400 hava sisteminin menzili 400 km olup eş zamanlı olarak 80 hedefi vurabilmekte, ayrıca 3500 km uzaktan fırlatılan füzeleri önleyebilmektedir. ABD güney sınırımızda müttefik olarak kabul ettiği PKK terör örgütü ile birlikte elinde bulundurduğu silahların, bu sistem ile etkisiz hale getirileceğini bilmekte, Türkiye’nin kendini savunmasını istememektedir.
S-300 füze sistemleri Avrupa Birliği Üyesi olan Yunanistan, Bulgaristan, Slovakya’da bulunmaktadır. Ayrıca ABD’nin müttefiki olan Ukrayna’da halen mevcut bulunmaktadır. Bu sistemlere kendisi dahil, Vietnam, Çin, İran, Ermenistan, Azerbaycan’da sahip bulunmaktadır.
ABD ve İngiltere, Girit savunması için Yunanistan’a baskı yaparak S-300 sisteminin alınmasını sağlamış ve bizim ülkemizin güvenliğine dönük karşı atakta bulunmuşlardır. S-400 hava savunma sistemleri halen Suriye başta olmak üzere yukarıda saydığımız ülkeler dışında Hindistan’da bulunmaktadır.
Avrupa Birliği üyesi 3 ülkede bulunan bu hava sistemleri NATO’nun bilgisi ve izni dahilinde temin edilmiş bulunmaktadır. Türkiye bu sistemi satın almaya karar verdiği zaman sistemin NATO üyeliği ile bağdaşmadığı ortaya konmaktadır. Bizim muhalefet partilerimizin yetkilileri sistemin alınmaması yönünde kamuoyuna açıklamada bulunmaktadırlar. Ana muhalefet partisinin ve HDP’nin ülkenin güvenliği konusundaki tavırlarını anlamak mümkündür. Türk Kalkınma Ajansının (TİKA) faaliyetlerini sorgulayan MHP’den ayrılıp parti kuran kendi arkadaşlarımızın tavırlarını anlamadığımız gibi S-400’e karşı çıkan tutumlarını da anlamak mümkün değildir.
ABD güney sınırımızdaki girişimleri ile Türkiye’yi bölemeyeceğini anlayarak, yeni stratejisini S-400 hava savunma sistemi projesinin engellenmesi ile dizayn etmektedir. Türk devleti 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir, Arap devletleri gibi bölünmeyecektir. Devletimizin ve milletimizin sağduyusu, bu güçlüğün hakkından gelecektir.
Ülkemizin bölünmesi projesinde olan ülkeler bilmelidir ki, devletimiz ve milletimiz ülkemizin bölünmemesi yönündeki planları boşa çıkaracak güçte ve kuvvettedir. Türkiye 1974 yılında Kıbrıs’ta yaptığı operasyon benzerini faaliyetleri Doğu Akdeniz ve İskenderun körfezinde yürütecek güç ve yeteneğe sahiptir.
Dr. Hasan LÖK
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Yorum Yap