Bir süredir sinüzit sorunu yaşıyorum. Geçen yıl endeskopik ameliyat olsam da baş ağrısına çözüm bulamadım ve ağrılar artık günlük yaşam kalitemi olumsuz etkilemeye başladı. Ağrı kesicilerin zamanla böbreklerime zarar vereceğini bile bile içmek zorunda kalıyordum. Sorunuma çareler ararken internet haberlerine ilimizdeki Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sülük tedavisinin uygulamaya açıldığı ve sinüzit hastalarında da uygulandığı yazmaktaydı. Görüntüler korku filmini andırsa da, böceklerden korkan biri olsam da buna katlandığımı belirtmem gerekiyor. 

Önce internet ortamından tedavi yöntemini iyice araştırdıktan sonra hastaneye gidip doktorla görüştüm. Uygulamayı tavsiye edebileceğini ve randevu alarak bu hizmetten yararlanabileceğimi öğrendim. Öğrendiklerimden bazılarını sizinle paylaşmak isterim.

Hastanenin giriş katında “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” isminde bir bölüm açılmış. Başında acil tıp uzmanı Uzm.Dr. Özgür Aslan bulunuyor. Randevuları bizzat kendisi veriyor ve hastalarını tedavi süreci ile ilgili önceden bilgilendiriyor. Bu bölümde sülük tedavisinin(Hirudoterapi) yanında hacamat, mezaterapi, hipnoz ve ozon tedavileri de gerçekleştiriliyor. Bu tedaviler alternatif tıp uygulamaları ile karıştırılmasın. Geleneksel tıpta çok eski çağlardan beri sülükler savaş ve yara tedavisi de dahil olmak üzere etkili bir tedavi olarak kullanılıyormuş.

Sülüklerin kullanımı üzerine ilk yazılı kaynaklar Mısır’da M.Ö. 1500 yıllarında rastlanmış. Hipokrat, Yunanistan’da sülük tedavisini ortaya koyduğunda bu yöntem Mısırlılar, Mezepotamyalılar, Aztekler ve Mayalar tarafından bilinmekteymiş. Bu tedavi şekli, İbn-i Sina tarafından M.S. 1020 yıllarında “El Kanun Fi’t-Tıbb” adlı eserinde de bahsedilmiş. Bu konudaki en önemli gelişme, 1884 de Haycraft tarafından sülükten alınan tükürük salgısında kanın pıhtılaşmasını önleyen bir maddenin keşfidir. 1980’li yıllarda tıbbi sülük tedavisi plastik cerrahlar tarafından özellikle kopan uzvun yerine dikilmesinde kanlanmayı sağlamak amacıyla modern tedaviyi destekleyici bir yöntem. Sağlık Bakanlığının çalışmaları ile 27.10.2014 tarihinde 29158 sayılı resmi gazetede “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” yayınlanarak sülük uygulamasına standart getirilmiş.

Sülük tedavisi için dikkat edilmesi durumlar da var. Sülük uygulama randevusundan en az 3 gün önce doktor izin verdiği ölçüde kan sulandırıcı ilaç kullanmaya ara vermek gerekiyor. Kan sulandırıcı besinlerden uzak durulması, sülük uygulanacak bölgeye parfüm, krem ve kozmetik ürün sürülmemesi, uygulamadan sonra 12 saat hareketli işlerden uzak durulması, uygulamadan 24 saat sonra ılık bir duş alınması, bol su ve taze sıkılmış meyve suları içilmesi gerekiyor. Ayrıca, hemofili, anemi, lösemi, hipotemi, hamilelik, lohusalık, diyaliz, karaciğer sirozu, kalp pili olanlarda ve 18 yaş altına bu tedavi yöntemi uygulanmıyor.

Sülükler hemen hastanenin karşısındaki medikalciden alınabiliyor. Sülüklerin tanesi 10 lira. Sinüzit için küçük 5 adet öneriliyor. Sülüklerin merdiven altı, ne olduğu belirsiz yer ve kişilerden alınmaması gerekiyor. 50 lira da hastane dönerine ödeme ile bir seanslık sülük maliyeti 100 liraya çıkıyor. Sülükler ısırırken bir cızlama oluyor ama bu iğnenin acısından çok daha az. Sülükler emdikçe şişmeye ve büyümeye başlıyor. Yaklaşık otuz dakika sonra sülükler kendiliğinden düşmeye başlıyor. Sıkıntılı olan taraf, sülüğün tuttuğu yerden sürekli kan gelmesi. Kanı durdurmak için epey çaba gerekiyor. Çünkü hayvanın salgısında kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir madde bulunduğunu daha önce belirtmiştim.   

Aradan iki hafta geçti.

Yüzümdeki ısırık izleri kayboldu. Baş ağrılarımda kısmi bir azalma söz konusu.

Yüzümdeki ve göz kapaklarımdaki ağırlık bir nebze azalmış gibi.

Tam anlamı ile etki göstermesi için seansların iki-üç kez tekrarlanması gerektiği söylenmişti. Şimdi ise ikinci seansımı bekliyorum…