İĞNEDEN KORKAN ADAMIN AMELİYATLA SINAVI…

  • 26.12.2017 00:00


                Çocukluğumda 6-7 yaşlarında ve ilkokul sıralarında olduğum aşılardan sonra bir yerlerime iğne battığını hatırlamıyorum. Evet çok korkarım iğneden… 10 yıldır baş ağrısı ve burun tıkanıklığı ile ilgili şikâyetlerim vardı. Son zamanlarda da bu şikâyetlerimde artış olunca bir doktora görünmeye karar verdim. Sürekli ağrı kesici kullanmak zorunda kalmıştım. Bu sorun, günlük çalışma yaşantımda da kalitemi düşürüyordu. Üniversitede kulak burun boğaz bölümünden randevu alarak çıktım doktorun karşısına… Önceden doktor hakkında araştırmalarım da olmuştu… Özellikle hasta memnuniyeti benim için çok önemliydi.

                Öncelikle şikâyetlerimi dinleyip, burun yapısını inceledikten sonra bana “Burun kemiğinizde bir eğrilik var. Bu eğriliği düzetmemiz gerekir. Şikâyetlerinizin sebebi bu olabilir dedi.” Sinüzit için de bir tomografi çekilmesi gerektiğini belirtti. Öğleden sonra filim sonuçlarını gördüğünde sol gözümün altındaki hava boşluğunun tama yakınının dolu olduğunu, sağ tarafta ve alın bölgesinde de doluluk tespitinde bulundu. Kist olmadığının da altını çizdi. Yoğun bir antibiyotik tedavisi uygulayacağını, tekrar sonuçlara göre ameliyata karar verebileceğimizi belirtti. Bir ay sonra tekrar film çekildi ve bir gelişme olmadığını söyleyince başımdan kaynar sular döküldü. Çünkü ufukta ameliyat görünmüştü. Tabi ki iğneler de… Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum işte… Ameliyat için iki ay sonraya randevu verdi.

                Ameliyattan önceki haftada tahlil yapılıyor. Tahlil sonuçlarınıza anestezi uzmanı bakıp ameliyat olmanızda bir sakınca yoktur diyor ve sizi bölüme yönlendiriyor. Bölümde doktor son kontrolleri yaptıktan sonra randevu defterindeki yerinizi netleştiriyor. Tahlillerde kana bakıldığından ilk iğneyi de kan tahlilinde yemiş oldum. Arkasından EKG ve röntgen filmi. Bütün bu işlemler yarım günümü almıştı. Son bir hafta kendimi ameliyata hazırlamakla geçti. İnternetten canlı endoskopik cerrahi yöntemi ile yapılan sinüzit ameliyatlarını izledim. Ameliyat olanların izlenimlerini dinledim. Çevremde bu şeklide burun ameliyatı geçirenlerin tecrübelerini dinledim.

                Ve ameliyat günü geldi çattı. Akrabam Mevlüt’ü refakatçı olarak yanıma alıp, sabah 7:30 da serviste yatış işlemlerini yaptık. Oda ve yatak ayarlandıktan sonra beklemeye başladık. Saat 11:00’de yeşil ameliyat gömleğini ve bonesini getirdiler. Arkadan çıt çıtlı gömleği giyip, bonemi taktım. İçimde sadece iç çamaşırım vardı. Bir hasta bakıcı tekerlekli sandalye ile beni almaya geldi. İlk kez tekerlekli sandalye de binmiş oldum. Hastalarının ameliyathaneden çıkmasını bekleyen insanların meraklı bakışları altında ameliyathane kapısından içeri girdik. Her yer de yeşil elbiseli insanlar dolaşıyordu. Kimi doktor, kimi asistan, kimi anestezi uzmanı… Ameliyat masasının ön bölümünde görevli beni bırakıp, terliklerimi aldı ve galoş giydirdikten sonra ayrıldı. Başka bir görevli beni tekerlekli sandalye ile içeriye aldı. İçeride müzik çalıyor, yeşil giysili insanlar bir şeyler hazırlıyor, bir taraftan Emre Aydın’ın şarkılarına eşlik ediyorlardı. Beni ameliyat masasına yatırdılar. Kocaman bir ışık tepemde, bir sürü aletler… Anestezi uzmanı benimle konuşarak “Hoş geldiniz Ömer Bey” “Nerelisiniz?” gibi sorular yöneltmesi ve benimle konuşmaya çalışması beni rahatlatmıştı. Arkasından “hangi ayağınızın kesileceğini biliyor musunuz?” diye espiri bile yapmıştı. Tam o sıra sol elimin üstünde bir cızlama oldu. Anladım ki damar yolu açılıyor. Bir iki soruya daha cevap verirken…. Yatacağım odada bana pijamalarımı giydirirken uyandım. Odaya nasıl getirdiler? Hatırlamıyorum. Burnumun üstünde kocaman bir bandaj, palyaço burnu gibi ama benimki beyazdı. Hemen saati sordum. 13:00 dediler. Yani iki saat kalmışım ameliyatta… Hiçbir acı hissetmiyordum. Ağrım sızım yoktu. Bir saat sonra tamamen kendime gelmiştim.

                Mevlüt ile sohbet ederken hemşire elinde şırınga ile gelip “ağrı kesici yapacağım arkanızı dönün” demez mi?  İşte korkularımla yüzleşme zamanı… Allahtan ilk ve sondu. Daha sonraki ağrı kesicileri hap olarak verdiler. Tabii bir de antibiyotik. Saat başı tansiyonum ve ateşim ölçüldü. Akşama doğru doktorum ve asistanları geldi. Başarılı bir operasyon geçirdiğimi anlattı ve operasyon hakkında bilgiler verdi. Daha sonra nöbetçi doktor gelerek kanlı büyük tamponu burnumdan çıkardı. 10-15 dk ara ile burnumdan kanla karışık bir sıvı geliyordu. Doktorum bunun normal olduğunu bir iki gün daha böyle devam edeceğini önceden söylemişti. Bununla ilgili olarak epey kağıt havlu ve peçete harcadım. Akşam yemeği soğuk gelmişti. Sıcak yememem gerektiği söylendi. Akşam ilk ziyaretçilerim ailemdi. Daha sonra yakın arkadaşlarım geldi. Tam sıkılmaya başladığım zaman gelmeleri bana moral oldu. Ben ki sadece bir gece kalacağım. Haftalarca yatan hastaları düşünemiyorum bile… Şu an tek sıkıntım ağızdan nefes alabiliyor olmam. Bir şey yerken bile nefes nefese kalıyorum. Ağız, dil, dudak ve gırtlak kuruyor. Bu nedenle sürekli su içerek yumuşatmaya çalıştım. Böylelikle bir iki saat uyuyabildim.

                Sabah 06:30 da kahvaltı geldi. Nefes nefese kahvaltıyı da bitirdikten sonra saat 7:30 da nöbetçi doktor taburcu olabileceğimizi söyledi. Teşekkür edip ayrıldık hastaneden. Bunca hizmetten yararlanıp hiçbir ücret ödemeden ayrılmak devletin büyüklüğünü gösterir. Üstelik eskiden personelin yüzüne bile bakılmazdı. Şimdi hepsi güler yüzlü, yardımcı olmayı amaç edinmiş… Burada bu imkânı bize sağlayan İzzet Baysal’ı da rahmetle anmak gerekir. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. 

                Çok şükür eve geldim. Burnumdaki tamponların alınmasına 5 gün var. Hastaneden çıkarken doktorun verdiği ilaçları hemen kullanmaya başladım. Serum torbası şeklinde verilen sıvı çok önemli. Enjektörle sıvıyı çekip, burnun içine püskürmek gerekiyor. Sürekli gelen kanla karışık sıvı donarak kabuklaşma oluşturuyor. Bu da tamponları çıkarken canınızın daha çok yanmasına neden oluyor. Bir de düzenli olarak antibiyotik aldım. Mide bulantısı yapmasına rağmen. Bu beş günlük sürede en çok zorlandığım konu nefesi ağızdan almak oldu. Zaten normal yatış yapamıyorsunuz. Oturur vaziyette uyamaya çalışıyorsunuz. Bir iki saat dalınca dudak, dil, boğaz kuruyor ve birbirine giriyor. Ilık bir içecekle ıslatmak gerekiyor. Bu da uyku bozukluğu demek oluyor.

                 Artık tamponları çıkarma zamanı gelmişti. Hastaneye gitmeden burun solüsyonu ile son bir kez daha temizlik yapıp, ağrı kesiciyi de aldım. Hastanede doktor da tamponları almadan kendi hazırladığı çözeltiyi burun içine püskürttü. Daha sonra silikon tamponları çıkarmaya başladı. Biraz canım yandı. O kadar sıvıyla temizlik yapmama rağmen. Bu acı, dişçinin dişime iğne yaparken duyduğum acıya benziyordu. Daha fazlası değil. Fakat silikonlar alınınca bana bir ferahlık geldi. Ciğerlerimin tamamen havayla dolduğunu, nefes aldığımı hissettim ve şükrettim. Allah’ın bizi nasıl kusursuz bir canlı olarak yaratığını yaşayarak idrak etmenin mutluluğunu yaşadım.

                 Eğer benim yaşadığım gibi bir sorunla karşılaşırsanız, asla doktora gitmeyi ya da ameliyat olmayı ertelemeyin. Eğer bu ameliyatı olmaya karar verdiyseniz yaz mevsiminde olmaya çalışın. Ameliyat sonrası kağıt havlunuz ve peçeteniz bol miktarda bulunsun. Verilen ilaçları asla aksatmayın. Özellikle burun yıkama işlemini özenle ve aksatmadan yapmanız gerekiyor. Yapmazsanız, tamponların çıkarılması esmasında yüksek derecede acı hissedebilirsiniz. Allah kimseye dert verip derman aratmasın… Sağlıcakla kalın…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız