ŞEHİTLİK ve ÜLKÜCÜ HAREKET

  • 30.10.2017 00:00


       Şehitlik İslam da “dini inancı uğrunda ölmektir” sözünde veciz anlamını bulmaktadır. Türkler, milleti, vatanı ve dini için tarih boyunca bu sözün erliğini binlerce defa yapmış, dünya milletlerinin hiçbirisinin belleğinde olmayan şehitlik kavramının gereğini yerine getirerek şehadet şerbetini içmiş şerefli bir ulustur.

       1984 Yılından bu yana PKK terörü ile meşgul olan Türkiye, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ve devlet yönetimlerindeki zafiyet dolayısıyla içinde bulunduğumuz şu günlerde her gün birkaç evladını tekrar şehit vermeye başlamıştır.

       1990 yılından bu yana Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan istikrarsız süreç devam etmekte, 2011 yılından itibaren de Arap Baharı denen uluslararası güçlerin Suriye’yi işgali ile Ortadoğu coğrafyasındaki istikrarsızlık maalesef PKK terörünün ülkemizde hızlanmasını beraberinde getirmiştir. Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası PKK terör örgütünün ülkemizi hedef alan saldırılarına DEAŞ terör örgütünün benzer saldırıları da eklendiğinde ülkemizdeki şehit sayısında artış meydana gelmiştir.

       Türk Milleti 730’lu yıllarda İslamiyet ile buluştuktan sonra bu şerefli dinin mensubu olarak tarih boyunca DİN, VATAN, DEVLET ve MİLLET ADINA milyonlarca şehit vermiş bir şerefli ulustur. Milletimiz Türkistan’dan 1000 yıl öncesinde Anadolu’ya doğru yürüyüş yaparak 1071 yılında büyük Selçuklu hükümdarı ALPASLAN’IN komutasında bu toprakların kilidini MALAZGİRT ovasında açmıştır. Bin yıllık bu süreçte Ata mirası topraklarımız milyonlarca vatan evladının şehit kanı ile sulanarak Türk milletine yurt olmuştur.  

       1090-1200 yılları arasında 5 adet haçlı seferine din uğruna haçlı güruhuna karşı bu yüce millet göğsünü siper etmiş; sonuçta 100 binlerce şehidi toprağa vermiştir. Selçuklu, Osmanlı dönemleri, milletimizin bu coğrafya da göstermiş olduğu şanlı ve şerefli mücadelelerle doludur. Evladı-Fatihan Rumeli’de, Şeyh Şamil Kafkaslarda, Enver Paşa Sarıkamış’ta, Atatürk ve silah arkadaşları; 20. Yüzyılın başında Çanakkale, Trablusgarp, Şam ve Kurtuluş Savaşının çeşitli cephelerinde mücadele vermiş, vatan uğruna 100 binlerce insanımız bu savaş meydanlarında şehadet şerbeti içmiştir.

Balkan, Çanakkale, Sarıkamış cepheleri ve kurtuluş savaşlarındaki yabancı devletlerin emellerinin izleri; 12 Eylül öncesi dönemde, 1984 yılında başlayan PKK hareketlerinde, 15 Temmuz 2016 tarihindeki FETÖ darbesinde de halen devam etmektedir.

1968 yılında Macaristan’ı işgal ederek bu ülkede komünist rejimi gerçekleştiren Sovyetler Birliği’nin yüzyıllar öncesindeki Boğazlara ve Akdeniz’e inme ideali maalesef 1970’li yıllarda son aşamasına gelmiş ve ülkemizde kanlı terör eylemlerinin başlamasına neden olmuştur. Vatan ve Millet aşkı ile donatılmış ülkücü hareket, 12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkenin komünist bloka esir edilmemesi için çok sayıda evladını şehit vermiştir.

       Ankara’da Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulunda üniversite öğrencisi ve akademisyen olarak içinde bulunduğumuz 12 yıllık sürede ülkücü hareket, 1968-1980 döneminde Ruhi Kılıçkıran, Süleyman Özmen, Dursun Önkuzu ile başlayan yaklaşık 5000 civarındaki vatan evladını bu ülke için şehit vererek toprağa gömmüştür. 12 Eylül 1980 yılında ülke yönetimini darbe ile ele geçiren askeri cuntanın ayrıca 5000 civarındaki ülkücüyü zindanlara sokması ve işkencelere maruz bırakması ise ayrı bir zulüm olayıdır. Bu dönemde darbeci cuntacılar 8 ülkücüyü maalesef darağaçlarında idam etmişlerdir. Şehitlik şerbeti içen bu kardeşlerimizin başında Mustafa Pehlivanoğlu gelmektedir.

       12 Eylül ihtilali sonrası ABD’nin gizli servisi olan CIA Türkiye istasyon şefinin söylediği gibi “Bizim çocuklar Türkiye’de yönetimi ele geçirdi, MHP liderinin ülke yönetimine gelmesi önlendi.” söylemleri, hala ülkücülerin akıllarında taze bir şekilde yerini korumaktadır.

       Türk milliyetçi ve ülkücülerinin ülküsü “Vatan ne Türkiye’dir, Türklere Türkistan, Vatan Büyük ve Müebbed Bir Ülkedir Turan” ifadesinde yatmaktadır. 12 Eylül öncesi bu vatan için şehitler vermiş olan ülkücülerin lideri Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde söylediği 5000 ülkücü bu vatan için savaşmaya hazırdır beyanı ciddiye alınmalıdır. Son yıllarda ülkemizin etrafı ateşten bir çember ile örülmüştür. TÜRKİYE TARİHİNİN EN ZORLU DARBOGAZINDAN GEÇMEKTEDİR, ABD, Batılı güçler, PKK, DEAŞ ve FETÖ çeteleri var güçleri ile bu ülkeyi bölmek istemektedir.

       TÜRKMEN BEYİ DEVLET BAHÇELİ’nin devletimize sahip çıkması yönündeki duruşunu gelecek nesiller minnet ve şükranla yad edecektir. Sayın Bahçelinin, BU VATAN İÇİN 5000 ülkücünün güney sınırlarımızda nöbet bekleme teklifine, ülkücü gençlik “100 binleri sınırlara ve sınır ötesine yığarız” nidaları ile cevap vermektedir.

       İslam dininde ŞEHİTLİK, Allah yolunda ölmektir. Bu tarif, bu ülke milliyetçileri ve ülkücüleri için kutsal bir işarettir. Tarih boyunca bu ülke ve millet için şehitlik şerbeti içen Türk Milleti, ülkemizi bölmeye ve parçalamaya yönelik bu tür organizasyonları ve oyunları 12 Eylül 1980 öncesinde bozduğu gibi bundan sonra da bozacak ve ülkemizi kanının son damlasına kadar savunacaktır.

       Bu yazı, konuşma metni formatında, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Meslek Yüksek Okulu’nda, 18 Ekim 2017 tarihinde öğrenci temsilciliğinin gerçekleştirilmiş olduğu “ŞEHİTLERİ ANMA TOPLANTISINDA” okul müdürü Hasan LÖK tarafından öğrencilere hitaben yapılmıştır.  


Dr. Hasan Lök

Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Öğretim Üyesi            


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ali
    Ali
    6.12.2012 22:14

    Yazıların güzel ancak bu yaptığın dini istismarlığa girer ve ayrıca çok fazla kendini kullanmışsın yani kahraman sen olmamalısınobjektif olmalısın

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız