EKREM DOĞANAY HOCA

  • 24.10.2016 00:00

     

    (öğrenmek ve öğretmekle geçen bir ömür)

     Bölgemizin saygın İslam alimlerinden Ekrem Doğanay hocamız, vefatının 14. Sene-i devriyesinde, ilme hizmet ateşini yakıp canlandırdığı Yeniçağa ilçesinde anıldı.

     Ben hocamızı 1968 yılında ortaokul 1. Sınıfında iken tanımıştım. Vefat ettiği 2002 yılına kadar münasebetlerimiz devam etti. bu süre zarfında kendisinden çok fazla istifade etmiş, nasibim kadar da İslami şuur almaya çalışmıştım. Bugün hem bölgemizde hem de ülkemizde onun rahle-i tedrisinden geçmiş birçok alim bulunmaktadır.

     Merhum hocamızın doğduğu dönemde ülkemiz dini açıdan en karanlık dönemi yaşamaktaydı. Dini eğitimin değil yapılması sözünün edilmesi bile konu edilemiyordu. Ezanlar susturulmuş, ulema sindirilmiş, Kuran yasaklanmış, ezanı asli şeklinde okuyanlar cezalandırılıyordu. Millet dini eğitime susamıştı.

    Hocamız 12 yaşına geldiğinde ezan aslına dönüşmüş, Müslümanların dini eğitimi önündeki engeller yavaş, yavaş kalkmaya başlamıştı. Oldukça zeki bir insan olduğu için çevre onun okutulması gerektiğini söylüyordu. İlk olarak köyündeki cami imamından ilk dini eğitimi alıp, ilçesinde hıfzını tamamlamış ve Gerede de medrese geleneğinin son halkası alimlerinden İslami ilimleri tahsil etti. geleneksel İslami eğitim sisteminin en son temsilcisi oldu.

     İlme olan özel yeteneği ve kalbindeki ilim aşkı,önüne çıkan engelleri ve zorlukları aşması için ona yardımcı oldu. Henüz eğitim alırken öğretmeye de başlamıştı. Diyanette vazifeli olarak atandığı Yeniçağa imam-hatibi iken bugünkü Kuran kursunun kuruluşunu tamamladı. Eğitime başladı.

    Kursta verdiği başarılı eğitim sayesinde cazibe merkezi oldu. Ancak onun gayesi sadece kendisine eğitim için gelenleri değil, dini cehalet içindeki halkın tamamına dini eğitim vermek toplumu İslami hayat sürmeye davet etmekti. Bunun içinde genç yaşından itibaren makaleler yazıp kitaplar neşretmeye, sohbetler ve konuşmalar yapmaya başladı.

    Onun eserlerini okuyan sohbet ve derslerini dinleyenler üzerinde oldukça etkili oluyordu.

    Bu gayretleri onun ülke genelinde ve ilimi çevrelerde tanınmasına vesile oldu. Din görevlileri ve ilim çevreleri için o artık fetva mercii görülüyor, herkes ondan dini meseleler için fetva alıyorlardı.

    Hem ümmetin derdine derman olmak, hem de öğrendiklerini nefsinde yaşamaya başladı. Öğrenip, yaşadıkları onu tam bir örnek Müslüman şahsiyet olarakortaya çıkardı. Onunla konuşan herkes, zarafeti, nezaketi ve insana saygılı tavırlarına meftun olurdu. Başta hocaları olmak üzere herkese saygısı gıpta ile izlenir ve örnek alınırdı.

    Bu durumda onun diğer meslektaşlarına göre daha fazla sevilip sayılmasına sebep olurdu. İslami eğitim ve Müslümanca yaşama konusunda çıtayı oldukça yükselterek peygamber ahlakından esintiler estirirdi. İnsan onun yanında bulunmaktan, derslerini takipten ayrı bir haz alırdı.

    Uzun yıllar görev yaptığım çeşitli bölgelerde hocamızın ilmi şöhretinin ülke geneline yayıldığına şahit oldum. bu yörelerdeki birçok müftü ve din görevlisi ile hocamı ziyaret eder ondan dini meseleler hakkında görüş alırdık. Bu ziyaretlerimizin hepsinde getirdiğimiz mesele hakkında tatmin edici çözümler gösterirdi.

    Onun elde ettiği bu ilim ve irfan sayesinde birçok insan hak yolunda mesafe almış, sadece ülkemiz insanın değil tüm ümmetin derdi ile dertlenme şuuruna ermişti.

   Gerçek bir alim olarak toplumun siyasi, ekonomik ve sosyolojik sorunlarına, ümmetin birliğine kafa yormuş bu meselelere İslami çözümler sunan İslamcı siyaseti hep desteklemişti.  Onun siyasete desteği, içinde olmak yerine yanında durup tarafını açıkça belli etmekti. İçinde olup siyasi yarışa girmemiş, ancak yanında durup onların, İslam’a uymayan siyasi tavırları ve beyanları varsa bunu yüzlerine karşı eleştirip yanlıştan döndürmek şeklinde olmuştur. İslamcı siyasette bundan hep istifade etmiş ve onun uyarı ve ikazlarını dikkate almıştır. Bu durum ömrünün sonuna kadar böyle devam etmiş, İslami siyasetten sapmalara asla itibar etmemiştir.

    O sıkıntıya düşen her Müslümanın derdine derman olmaya yardımına koşmaya çalıştı. Herhangi bir konuda yardımına müracaat eden hiçbir Müslümanı, talebi İslami çerçevede olmak kaydı ile geri çevirmezdi.

    Düzenle başı derde giren Müslümanları düşünür onlardan dua ve desteklerini eksik etmezdi. Cezaevlerine İslami düşünceleri nedeniyle düşen tüm Müslümanları ziyaret etmeye çalışırdı. Bu konuda çoğu zaman bu fakirden yardım ister, bende elimden gelen tüm imkanlarla bu ziyaretleri sağlardım. 1980 den 2002 yılına kadar cezaevlerine giren her Müslüman ilim ve siyaset adamını, genç ihtiyar, alim cahil, demeden ziyaret eder, onlara moral verir dua ve desteğini esirgemezdi.

   Dünyanın neresinde bir Müslümanın ayağına taş değse onun canı acır sohbetlerine konu eder Müslüman  dikkatini o noktaya çeker ümmet olmanın gereğini anlatırdı.

   Kısacık ömrünü İslam’ı öğrenmek, öğrendiğini yaşamak, yaymak ve Müslümanların birlik olması ideali için geçirmiş hocamız hakkında daha çok söylenecek söz var. Ancak hepsini söylemek ve yazmak bir yazı hacmini aşacağı için vefatının 14. Senesinde kısaca aklıma gelenler söylemeye çalıştım.

    Allah kendisine rahmet, onun yaktığı kurana hizmet ışığının sönmemesi için bizlere de bu yolda destek olmayı nasip etsin.

    Selamlarımla...



Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız