DARBECİLİK BİTER Mİ?

  • 26.07.2016 00:00

       Bu köşeyi takip eden okuyucularımızın bildiği gibi, biz yazmaya başladığımız günden beri her fırsatta darbe döneminin bitmediğini ve bitmeyeceğini ısrarla yazdık, durduk.

       Televizyonlarda siyasetçiler ve siyasi analistler “artık darbeler dönemi bitmiştir, bu ülkede darbe olmaz” dediklerinde bu hükmün doğru olduğuna bir türlü ikna olamıyordum.

       Nedenine gelince; çünkü bizim ülkemizde darbeciliği teşvik eden, tetikleyen bir sürü sebep olduğunu biliyordum.

       Dilimin döndüğü ve aklımın yettiği kadar kısaca bu sebepleri sıralamaya çalışayım.

       Her şeyden önce ülkemizde kurulu düzen ABD ve Avrupa’nın bizi sömürmesine imkan sağlayan, onların menfaatini, ülke insanının menfaatine tercih eden, ülkenin binlerce yıllık toplumsal kültür ve geleneği yerine hıristiyan kültür ve geleneği üzerine oturtulmuş bir yapı olduğu için bunun değişimine asla müsaade etmezler.

      Gerek ekonomik gerekse başka nedenlerle Avrupa’nın yörüngesinden çıkma işareti gösteren seçilmiş idareleri ülkemizle yaptıkları askeri anlaşmalarla bağladıkları NATO ittifakı gereği sorgulayıp, kendileri “eksenimizin kaydığına” hükmedip bizi yeniden onların istediği çizgiye getirmek için darbe yaptırdılar. Darbelerin ilk bildirisi de “NATO ya bağlıyız” şeklinde oldu.

      Sadece bu sebeple mi darbeler yapıldı. En önemli sebep bu olmakla beraber bizi idare eden sivil siyasetçiler ile askerlerde bu durumu kendileri için bir onur kırılması olarak görmek yerine asırlardan beri gelişen devlet geleneğimizde hep darbeler olageldiği gibi, birbirlerinin ayağını kaydırmak için darbe teşvikçisi olmaktan çekinmemişlerdir.

       Nasıl Osmanlı imparatorluğunda devletlular yeniçerileri kışkırtarak rakiplerinin kellesini aldırarak onların yerlerine kurulma geleneğini asırlarca devam ettirdilerse, cumhuriyet döneminde de bu geleneğe batının desteği ile devam edip her on senede bir bunu yapmayı devam ettirdiler.

        Geçmiş darbelerde siyaset kurumu; etkin iktidar dönemi geçirip halkın sıkıntılarını gidermek yerine ekonomi başta olmak üzere çeşitli toplumsal olaylarda elle tutulur başarı sağlayamadıklarından siyasetçileri darbecilerden korumayı halk akılına pek getirmemişti. Bu durumda hep darbecilere ve onların dış destekçilerine pervasızca darbe yapma cesareti verdi.

       Ve bugünlere geldik. Gelinen bu noktada iktidar partisinin birçok konuda elde ettiği başarıdan iç ve dış sömürü odakları rahatsız olduğu için beş yıldan beri mevcut iktidar ve onun liderini alaşağı etmenin zamanının geldiğine karara verdiler.

       İlk önce “Türkiye dış politikada ekseninden kaydı” diye propagandaya başladılar. Bu tutmayınca hükümetin devlete atadığı memurlara karışmaya başladılar. Atama gerçekleşince de istemedikleri memurlara ellerindeki cemaatle operasyon yaptılar. Başarılı olamayınca ülkenin başbakanın ortadan kaldırmayı amaçladılar. Onu da başaramayınca hırsızlıkla itham edip seçimleri kaybetmesini ve hapsedilmesini sağlamak istediler.

      Bunu da başaramayınca içerdeki vesayet odağı cemaati yeniden devreye sokarak devletin Suriye ye yaptığı yardımları “teröre destek” olarak gösterip onu uluslararası mahkemede yargılamak istediler.

       Tüm batılı siyasetçiler ve basını onu itibarsızlaştırarak başta kendi kamuoyları olmak üzere İslam toplumları nezdinde “diktatör” olarak lanse etmeye başladılar. Bütün bu algı operasyonuna ülkemiz insanının da artık inandığına kanaat getirince 40 seneden beri büyütüp besledikleri içimizdeki hainleri harekete geçirdiler.

     Kendilerinin FETÖ ’nün yaptığı, bazı siyasiler ile bilhassa Ak Parti içindeki bazı siyasetçilerin “halkın en az %50 si Tayyip Erdoğan dan nefret ediyor” söylemlerine kanarak zannettiler ki bu defa da halk sokaklara çıkmaz. Ama öyle olmadı. Bu defa millet onlara ve ılımlı İslamcı FETÖ ye iyi bir ders verdi.

     Ama bu darbecilik hevesi asla bitmez. Bundan iki önceki yazımızda da yazdığımız gibi, belki askeri vesayetin şekli ve ideolojisi değişir ama patronu ile taşeron’u değişmez. Bugün FETÖ yarın başka bir cemaat çıkar ve gerekli yerlere sızar, son iki senedir özellikle yargıda olanlar ortada.

      Kısaca hani meşhur bir hikaye var ya “sende bu ense, bunda da bu para oldukça daha çok şaplak yersin” misali bizde bu yıkılası gelenek, kahrolası müttefikler olduğu müddetçe daha çok darbe yeriz.

      İnşallah devleti yeniden yapılandırıp, müttefiklerimizle müstemleke anlaşmalarını iptal edip adam gibi  anlaşmalar yaparak bu beladan kurtuluruz.

       Selamlarımla... 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız