- 30.09.2015 00:00
Gerede’nin Samat Köyü halkına mensup olan Crit Hafız İstanbul’da tahsil görür. Bir Ramazan günü, akşam ezanına yakın saatlerde Rumların yaşadığı bir mahallede bir papazın evinin önünden geçerken bakmış ki kapının önünde bir papaz oturuyor.
Şu papaza selam vereyim mi, vermeyeyim mi? diye düşünürken, papaz “Evladım molla buyur bu akşam da burada iftar edelim” demiş.
Crit Hafız,şaşkınlık içerisinde duraklamış. Hafızın şaşırdığını gören papaz, salona doğru yönelmiş ve salonun ortasındaki halıyı kaldırmış. Halının altında mahzene inilen kapağı açıp mahzene inmiş. Sırtına bir cübbe ve başına da bir sarık sararak çıkmış.
Crit Hafız’ın yanına gelerek “Evladım molla, buyur. Korkma buyur. Ben de Müslüman’ım, çoluk çocuğum da Müslüman oldu. Ne yapalım ekmek parası için papazlığa devam ediyoruz. Benim Müslüman olduğumu duysalar beni yaşatmazlar. Ben de böyle gizli gizli İslam’ı yaşamaya çalışıyorum” demiş.
Crit Hafız, papazla beraber mahzene inmişler.
Mahzende sofra kurulmuş, çoluk çocuk etrafına toplanmış, ezan bekliyorlar. Mahzenin duvarları tamamen kitaplarla dolu.
O akşam Crit Hafız orada, iftarını yapar, papazla beraber namazını kılar,teravih namazına kadar sohbeti de devam ettirdikten sonra oradan ayrılır.
Crit Hafız, tatlı bir anı olarak bu hatırasını zaman zaman anlatırmış.
Crit Hafız ve Hocası:
Crit Hafız tozlukları ayaklarına çekmiş, püsküllerini dizlerinden aşağı sallamış, belinde kuşağı, elinde kavalı ile yaylada davar güderken, köyde kendisini hafız yapan hocası Gayıp Hoca ile yaylada karşılaşır.
Hocası, talebesini o halde görünce “Vah emeklerim vah” der.
Crit Hafız “Hocam sen bakma benim böyle giyindiğime. Ben Kur’an’dan hiçbir şey kaybetmedim. Bak bir okuyayım da dinle” deyip diz üstü çökerek Kur’an-ı okumaya başlamış.
Talebesini dinleyen Hoca “Demek ki emeklerim boşa gitmemiş. Sen böyle devam et evladım” demiş.
Halk arasında hafızlığının kuvvetini belirtmek için “Crit Hafız yayladan köye gelinceye kadar Kur’an-ı hatmeder” derlerdi.
Cılcıl Hafız:
Gerede’nin Samat Köyü’nden ve Galenderoğulları sülalesine mensuptur. İstanbul’da tahsil gören hoca efendi çok pasif ve sanki konuşmaktan aciz gibi bir yapıya sahipmiş.
Bir gün İstanbul Sultan Ahmet Camii’nde vaaz ederken biri gelir ve sert bir dille“Hoca efendi, in oradan! İstanbul’da sokaktaki köpeklere ekmek verirler, senin gibi hocalara vermezler!” der.
Hoca Efendi “İnmedim. Öyle kuvvetli bir dala yapıştım ki, ben konuştukça halk etrafımda toplandı, halk toplandıkça ben konuştum. Nihayet vaaz bitti. Kürsüden indim. Beni azarlayan Hoca Efendi yanıma geldi. Sırtımı sıvazladı. “Hoca Efendi, Hoca’na rahmet. Allah selamet versin. Ben İstanbul Müftüsüyüm” dedi” diye, o zamanlara ait bir hatırasını böyleanlatırmış.
Yorum Yap