EĞER SEÇİMDEN KOALİSYON ÇIKARSA...

  • 25.04.2015 00:00


          Yaklaşan seçimler dolayısı ile muhalefet partileri propagandaya yanlış yerden başladılar. Muhalefete göre, seçime giren partilerden hiç birisi tek başına iktidara gelemiyor. Seçimden koalisyon çıkacak.

         Bir an için bu iddiayı ciddiye alarak bir analiz yaptığımızda görülen manzara hiçte iç açıcı değil. Biz bu filmlerin benzerlerini geçmişte çokça izlediğimiz için bunlar eğlenceli olmak yerine kabus gibi geliyor.

        1991 yılında yapılan seçimlerde daha önce tek başına iktidar olan ANAP seçimi kaybetmiş, mevcut partilerden hiç biriside iktidara gelememişti. O dönemde seçim kampanyalarını Özal karşıtlığı üzerine kuran iki parti koalisyon kurmuş ve o güne kadar yaşanan ekonomik krizlerin en büyüğünü DYP-SHP koalisyonu 1994 yılında yaşatmıştı. Ayrıca bu koalisyon hükümeti İslam karşıtı post modern darbe olarak anılan 28 şubatın zihniyet alt yapısını oluşturmuşlardı.

        Milletimiz 1995 yılında seçmen bu iki partiyi cezalandırmış iktidarlarına seçimle son vermiş, ancak bu hükümetin ürünü olarak bir cumhurbaşkanı, daha sonra seçilmiş iktidarı darbeyle iktidardan uzaklaştırma planlarını kurarak en büyük uygulayıcısı olarak milleti cezalandırma yolunu tercih etmiş, milletin iradesine savaş açmıştı.

        Bu süreçte imam-hatipler kapatılmış, kuran kursları yok edilmiş, başörtülüler adeta ölüme mahkum edilmiş, okumak için yurt dışına çıkabilenler çıkmış, çıkamayanları cumhurbaşkanı alenen kovmuş ve tam manası ile Müslüman avı başlatılmıştı.

        Bununla da yetinilmeyip Müslümanların partileri kapatılmış, Müslüman siyasetçiler cezalandırılarak siyaset sahnesinden silinmek istenmiştir. İslami siyaset içindeki bazı kadrolar ayartılarak batılı değerleri savunurlarsa kendilerine iktidar yolunun açılacağını vaatleri ile İslami parti parçalanarak içinden batı ideallerini savunduğunu söyleyen bir parti üreterek seçimlerde önü açılmıştı.

         Yeni kurulan parti uzun bir zaman ülke Müslümanlarının feryatlarına kulak tıkarken bu çevrelerin alkışını almaya devam etmiş, ancak milletle gittikçe bağının kopmakta olduğunu görünce yeniden kökenine dönüp Müslümanları rahatlatacak imam-hatip, baş örtüsü gibi konularda adımlar atınca ona da düşman olmaya başlamışlardır.

          İktidar partisi ise İslami söylemlere dönmeye başlayınca halk nezdindeki itibarı artmış, ancak iki asırdan beri ülkeyi sömüren iç ve dış çevrelerin ortak hedefi haline gelmiştir. Geçmişte Tayyip Erdoğan’ı yere göğe sığdıramazken, son bir kaç senede milli bir duruş sergilemesinden rahatsız oldukları için onu ellerinden gelse bir kaşık suda boğacak duruma gelmişlerdir.

        Erdoğan’ın küresel sömürge statükosuna kafa tutup, “dünya beşten büyüktür” diyerek değişim talep etmesi hem sömürgecileri hem de onların ülkemizdeki uzantılarını rahatsız ettiği için onu yok etmeye azmetmişlerdir. Halk ayaklanmaları planlanmış, devlet içindeki Müslüman görünümlü Yahudi ajanlarının operasyonlarına muhatap olmasına rağmen emellerine ulaşamamışlardır.

         Eğer bu seçimde küresel sömürgecilerin dediği olur da iktidar partisi anayasayı değiştirecek bir çoğunluk sağlayamazsa başta Tayyip bey olmak üzere birçok Müslüman siyasetçi ve aydının akıbeti Mısırdaki Müslümanların akıbetinden farklı olmayacak, Allah diyen herkes terörist kabul edilecek ve inim, inim  inletilecektir. Ak partinin içinde bulunmadığı 3lü bir koalisyonun ilk işi başörtüsünü yasaklayıp, imam-hatipler ve kuran kurslarının kapısına kilit vurmak olacaktır. Nitekim CHP seçim beyannamesinde 8 yıllık kesintisiz eğitime geçileceği, MHP’lilerin demeçlerinde ise 9 yıllık kesintisiz eğitimin geleceği ilan edilmiş.

         Her konuda özgürlük savunucusu gibi görünen HDP ise ülke çoğunluğunu oluşturan Sünni Müslümanların dini ve diyanetine düşmanlığını açıkça ilan ediyor. Diyanet işlerini kapatıp, camileri cem evine dönüştürmekten, diyanet işleri başkanının makam arabasını cem evine bağışlama sözü veriyor.

        Yapılacaklar sadece bununla kalmayıp, gezi sırasında İstanbul Kabataş’ta yaşanmış olan tecavüz ve hakaretler sadece büyük şehirlerde değil Anadolu’nun küçük şehir ve kasabalarında da yaşanmaya başlayacaktır. Bunlar kehanet değildir. Ülkedeki muhalefetin körüklediği, yerli değerler ve İslami değerler karşıtlığının kaçınılmaz neticesi bu olacak. Allah korusun böyle bir seçim neticesi ülkeyi kestirmeden iç savaşın eşiğine getirecektir.

       Bütün bunları siyasi propaganda olsun diye yazmıyorum. Ülke içinde ve dışındaki başta paralel yapı olmak üzere İslam düşmanlarının ülke Müslümanlarına besledikleri kine dikkat çekmek istiyorum. Geçmişte Müslümanlarla “gerekirse silah kullanarak” mücadele edeceğini söyleyenler seçimlerde iktidarı ele geçirince bunları yapmaktan çekinmeyeceklerdir.

      Selamlarımla...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız