Yöresel Şiveler

  • 24.04.2015 00:00


Gerede’nin Samat Köyünden Hakkı Doğangün, delikanlılık yıllarında, Yabanova’nın Sarıkavak köyündeki akrabalarının yanına bir güz mevsiminde yardım için gider.

Bir gün çayırda tırpanla ot biçerken, Gerede şivesini alaya alarak, Gerede’liler şöyle konuşur,Gerede’liler böyle konuşur diye onunla şakalık kabilinden eğlenmeye başlarlar.

O yıllarda her yörenin konuşma şivesi, giysileri farklı olur ve bir insanın kadın olsun, erkek olsun hangi yöreye ait olduğu hem konuşmasından ve hem de giydiği elbiselerden belli olurdu.

Mesela bir insanın hem konuşmasından ve hem de giydiği elbiseden, o insanın Yabanovalı, Geredeli, Dörtdivanlı, Mengenli, Bolulu olduğu bilinirdi “Sen nerelisin?” demeye ihtiyaç olmazdı. 

Her yöre kendi şivesini veya giydiği elbise şekline alıştığı için, başka yörelerin şiveleri veya giysileri o yörenin insanlarına biraz garip gelirdi.

Bundan dolayı Gerede şivesiyle konuşan Hakkı’ya, şakalık kabilinden takılmaya başlarlar.

Bu olaydan birkaç gün önce de o köyden birisi hastalanmış ve hastalanan adam ıstırabını sesli bir şekilde dile getirmiş.

Geredeli Hakkı’nın da hemen bu adam aklına gelmiş ve o adamı Yabanova şivesiyle taklit etmek için elindeki tırpanı atıp yere yatarak “Anam öleyurun, anam gideyurun. Anam, gideyurunda derdime derman olamayurun. Anam öleyurunda guşlar gibi çırpınayurun. Anam, derdime derman yarama merhem bulamayurun anam...” diye, çayırda yuvarlanıp kıvrılarak taklit rolü oynar.

Bunu gerçek zanneden oradaki kişiler, hemen etrafında toplanarak ona yardımcı olmaya çalışırlar.

Orada bulunan ve akrabalarından olan yaşlı kadın başına gelerek “Guzum, ne oluverdin guzum. Guzum şindi guşlar gibi cıvıl cıvıl da öteyurudun guzum.. Guzum sana şerbet içireyünde derdine derman olayun guzum.” diye oradan kaldırıp sırtlarına alarak eve getirirler. Yaşlı kadın ilaç yerine şekerle şerbet yaparak Hakkı’ya  içirir.

Şerbeti içen Hakkı, kendini toparlayarak “Siz benimle eğlenir misiniz? Bak ben de sizinle eğlendim. Ben hasta filan değilim. Siz de böyle konuşursunuz!” demiş.

Oradakiler sevinç içinde gülüşerek biçtikleri çayıra gidip, yarım kalan çayırlarını biçmeye devam etmişler.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Adem
    Adem
    11.05.2012 10:33

    Alaattin bey Bolu için bir nimet olduğunu ve kimsenin yapamadığı yaptığını söyledikçe bunlar lafdan öte gitmeyecektir.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız