MAĞDURİYET SÖYLEMİ NE ZAMAN BİTER?

  • 27.08.2014 00:00

   

         Son yüz seneden beri ülke Müslümanları sürekli mağdur ve mazlum durumda yaşamaktadırlar. Ülke yönetimine gelmeleri, başbakan cumhurbaşkanı olmaları bile bu mağduriyetleri giderememekte. Hem iktidara gelip başbakan oluyorsunuz, hem de zulmün ve mağduriyetin en büyüğünü yaşıyorsunuz. Bunda bir gariplik yok mu?

        Aslında yok. Çünkü sistem kurulurken ülke Müslümanlarını prangalı esir olarak görüp, ona göre yapılandırılmış. İnsanımıza adeta zincirler takarak resmi ideoloji kazıklarına bağlamışlar. Düşünceyi ifade hürriyetleri, din ve inanç hürriyetleri, hatta insanca yaşama hürriyetlerine akıl almaz sınırlandırmalar getirmişler. Siz istediğiniz kadar halkın oyu ile iktidara gelin bir avuç mutlu azınlığın menfaatini korumak için kurulmuş bu düzeni değiştirmeye kalktığınızda size hemen “ayar verip” ya canınızla bunun bedelini ödetirler veya canınızdan bezdirirler. Yakın tarihimiz bunun örnekleri ile dolu.

       Statükoyu savunanlar kendi zevk ve hevalarından zerrece geri adım atmak niyetinde değiller. Seçimle iktidara gelenler fakir halkın birazcık rahat nefes almasına yönelik politikalar izleyince, halkın inanç ve ahlak değerlerini, namus ve iffetini korumasına yönelik uygulamalara gidince kıyamet kopuyor. Halkın büyük çoğunluğunun “öz yurdunda parya” olarak yaşamasını istiyorlar ve bundan hafif bir esnemeye dahi tahammül etmiyorlar. “Böyle gelmiş böyle gidecek, paryasın sen parya kal,” dayatmasından taviz vermiyorlar. 

       Bunun tipik bir kaç örneğini bugünlerde yaşıyoruz. Antalya belediyesi erkeklerle birlikte denize girmek istemeyen Müslüman kadınlar için ayrı bir plaj yapmak istemiş, kıyamet koparıyorlar. Bu ayrımcılıkmış, ille Müslüman kadınların vücutları açık olarak sergilenmeliymiş, çünkü efendiler kölelerini çıplak izlemek arzusunu yenemiyormuş. Müslüman’ın namus anlayışında mayolu bikinili vücut sergilemek yoktur. Bunu yapmayız deyince kıyamet kopuyor.

      Okula gitmek istersin oranı, buranı açmadan almazlar, denize gitmek istersin seni ille de çıplak seyretmek isterler, otobüste rahat yolculuk için ayrı otobüs istersin kıyameti koparırlar. Bunu adı zulüm değil de nedir? Yakında korkarım kadın erkek aynı tuvalete gidecek, hastanelerde karışık odalarda yatıp tedavi olacaklar, eğer fırsat bulsalar Müslüman ahaliye evlerinin yatak odalarına perde takmayı yasaklayacaklar. Çünkü biz kölelerin sahipleri karılarımızı kızlarımızı çıplak görmek istiyor. Bunun adı kölelik değil de nedir. Bu zulüm düzeni kuruldu kurulalı “ya inancın ya hayatın” dayatmasını yapmaya başladı. Kitabını öğrenmek için ölümleri göze aldı. Şimdi de çıplak vücut izleyicilerinin namussuz bakışlarından kaçmak için birçok özgürlüğünden alıkonulmak isteniyor.

        Televizyonlarda tartışmaları izlediğimizde iktidar partisine ve genel olarak Müslümanlara “artık bu mağdur edebiyatını bırakın” diye söylendiğini çok sık duyuyoruz. Hiç kimse durup dururken mağduriyet edebiyatı yapmıyor. Yukarıda ifade etmeye çalıştığım basit talepleri bile karşılanmayan, çıplak olarak toplumun karşısına çıkarılmak için zorlanan böylece namusu pay-mal edilmek istenen Müslüman mağdur değil de nedir? Bu memlekette tatilde, denize girmekte, rahat seyahat etmekte, istediğini ifade etmekte sadece beyazların, efendilerin hakkıdır.

        Halkın oyu ile cumhurbaşkanı seçilmiş bir idareciye konuşma hakkı tanınmayan bir platformda ille de ayar verdirmek için militan bir avukata teslim etmeye çalışmak zulüm değil de nedir? Eğer kendilerine güveniyorlarsa onda da cevap hakkı versinler. Oda adli yıl açılışına gelsin cevap versin. Buna gelemezler. “sen cumhurbaşkanı da olsan zencisin, efendilerin sana ayar verecek, sen dinleyeceksin” mantığı ile hareket ederek yargıyı da buna alet ediyorlar.

      Bu konuda daha binlerce misal vermek mümkün. Ülkemizde Müslümanların uğradıkları zulmü anlatmaya ne kalem yeter ne de kâğıt. Ama ülke Müslümanlarının uyanışı 40 sene önce başladı. Bütün bunlar aşılacak.  Bundan 50 sene önce ABD de bir zenci, Türkiye de, de bir imam- hatipli cumhurbaşkanı olacak denseydi herhalde diyeni tımarhaneye atarlardı. Bugün bu oldu…  Kim bilir yakın bir gelecekte bu zulümlerin hepsi belki biter. Kimsede mağduriyet edebiyatı yapmaz.

       Selamlarımla…   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız