SÜLEYMAN MERCİMEK İSMİNİ HATIRLARMISINIZ?

  • 6.01.2014 00:00

 

 

 

       Geçen gün Suriye sınırında ihbar edilip savcılıkça,yakalattırılan Türk yardım TIR’ının aranmak istenip operasyona maruz kaldığına ilişkin haberi koyunca ister istemez hafızam gerilere gitti.

 

       1990larda komünizm bitip Yugoslavya parçalanma sürecine girince, buradaki Müslüman Bosnalılar da kendi başlarının çaresine bakmak istemiş ve kendi bağımsızlıkları için Sırplarla mücadeleye başlamışlardı. Sırpların ellerinde Yugoslav ordusundan kalansilahlarla donatılmış, Bosnalılar da kendilerini savunacak çakı bıçağı dahi yokken, BM buraya silah ambargosu uygulayarak, Bosnalıları silahlı Sırplara teslim etmişti. Üstelikte Rusya ve Yunanistan ambargoyu delerek Sırplara her türlü silahı alenen veriyorlardı.

 

       İslam dünyasından bazı devletler de başta Türkiye deki Müslümanlar olmak üzere, İran ve Suudi Arabistan, Bosnalı Müslümanlara kendilerini savunacak hafif silahlar, giysi ve gıda ve ilaç yardımı yapıyorlardı. O günlerde Türkiye de bulunan Demirel hükümeti bu anlayıştan çok uzak olduğu için Müslümanlar, kendiimkânları ile topladıkları nakdi yardımları, silah, gıda gibi malzemelere çevirerek Bosna ya ulaştırmaya başladılar. Başta alman istihbaratı olmak üzere diğer istihbarat kuruluşları harekete geçerek bunu durdurmanın yolunu aradılar.

 

      Bu yardım organizasyonunda milli görüş adına görev alan Süleyman Mercimek, Avrupa milli görüş teşkilatından toplanan yardımları Bosna ya ulaştırıyordu. Bu Müslüman hakkında bir karalama kampanyası başlatılmıştı. Bu kampanyaya göre SüleymanBey yardımları zimmetine geçirip, RP ye getirmiş ve parti seçimçalışmalarında kullanmış. O tarihte de RP ye şimdi hükümet ve İHH ya yapıldığı gibi linç kampanyası başlatılmıştı.

 

     Yıllarca refah partisi ve Süleyman Mercimek hakkında olmadık iftiralar atıldı. Yardımların önünü kesip, Bosna’ya uygulanan soy kırımın netice vermesi için uğraştılar. Ama bir sonuç alamadılar. Dünya Müslümanları iftira ve karalama kampanyalarına pabuç bırakmayıp, Bosna’yı ayağa kaldırmaya başlayıp, savaşta galibiyete uzanacağını anlaşılınca NATO devreye sokulup, Sırpları Bosnalıların elinden kurtardı. Bosna da bugünlere böyle gelindi. Şimdi o günlerde yapılan yardımın kıymetini hem yardım edilenler, hem de yardım edenler biliyor. 

 

          Bosna da, daha önce Pakistan da Hindistan’a karşı verdikleribağımsızlık mücadelesinde devlet olarak yaptığımız yardım da unutulmuyor. Dünyada ilişkilerimizin en sağlam olduğu iki ülke bunlardır. Filistin de özellikle Gazze de yapılmak istenen de bunlar gibi kardeş Müslüman toplumlara yapılan yardım olarak görmek gerekir. Hatta sadece Müslüman olanlara değil, Müslüman olmayan mazlum toplumlara da yardım yapmak için gayret sarf edilmelidir.

 

       Suriye de yaşananlar da geçmişte Pakistan da ve Bosna da yaşananlara çok benzemektedir. Orada kendi halkına soykırım uygulayan zalim idare, Sünni Müslümanları soykırıma tabi tuttuğu için, batının kılı kıpırdamıyor. Aksine son zamanlarda Eset idaresine gizli, aşikâr yardım ediyorlar. Rusya kendi çıkarları için başta silah ve asker olmak üzere her türlü yardımı yapıyor. İran Sünni Müslümanların ezilmesi, yok edilmesi için ordusunu Suriye ye göndermiş, Şii Hizbullah, İsral’i bırakmış Suriye deki Müslümanlarla savaşıyor. Zaten İran hiçbir zaman gayrı Müslimlerle hiç savaşmamış, hep Müslümanlarla savaşmıştır.

 

       Körfez ülkeleri bu bölgelerde İslami yapılara, kendi rejimlerine zarar vereceği için uzak durmaktadır. Kala, kala bir Türkiye kalmaktadır. Ülkemizde de muhalefet, laiklik adına açıkça Suriye idaresinden yana açıktan tavır koymaktan çekinmemektedirler. Adeta Müslümanların başında Eset’in bekçileri gibi bekleyip, buradan giden yardımlara engel olmayı görev bilmişler.

 

      Son zamanlarda adına cemaat denen yapının da bu kervana katıldığını, gerek Mavi Marmara gerekse TIR olayından anlıyoruz. Cemaate yakın olduğu iddia edilen devlet içindeki yapı, İHH yetkililerini tehdit etmeye devam ediyor, son olayda da bu yapının adamı olduğu söylenen adli görevliler, devlete rağmen bu yardımların önünü kesmek için olmadık planlar yapmışlar.

 

       İçimizdeki Esat casuslarının ihbarını doğru kabul edip, devletin istihbaratına itibar etmedikleri anlaşılıyor. Devlet politikası olarak silah gönderilmesinin siyasi sorumluluğu sanki kendilerine aitmiş gibi hareket etmek istemişler. Cemaat yayın organları da bu olayları hararetler savunuyor.

 

       Bütün bunlarda bir gün gelip geçer, bugün Bosnalılar nasıl milli görüşü ve Süleyman Mercimek’i hayırla yâd ediyorsa, yarında Suriyeli Müslümanlar ve Filistinliler, bu iktidarı ve İHH’yı hayırla yâd edeceklerdir. Adına “İslami cemaat” denilenler, Müslüman vicdanlarda nasıl yer edinecek merak ediyorum.

 

       Selamlarımla….  

   

   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız