BEN AVRUPA’DA İKEN

  • 14.11.2012 00:00

 

Yıllar boyunca ben Avrupa’da iken, ben yurt dışında iken, ben Amerika’da iken diyerek başlayan birçok muhabbete şahit oldum. Yıllar geçti o meşhur Avrupa’yı görmek bana da nasip oldu.

Artık bende konuşmalarıma “ben Avrupa’da iken” diye başlayabileceğim.

 Latifeyi bir kenara bırakırsak, Avrupa’nın bir ay boyunca havasını soludum, suyunu içtim.

Yemeğini yedim diyemeyeceğim çünkü hangi Avrupa ülkesine gitsem Türk lokantası ve Türk lezzetinden ayrılmadım.

Avrupa topraklarına ayak basmadan önce bu toprakların benim için bir önemi vardı. Avrupa gelişmişlik ve modernliğin sembolü idi benim için.

Önemi vardı diyorum çünkü artık yok. Atalarımızın söylediği gibi davulun sesi uzaktan hoş geliyormuş. Bir aylık sürede katıldığım gezilerde ve toplantılarda gördüm ki çoğu Avrupaülkesi bizden çok gelişmiş ve modern değil. Evetönde oldukları birkaç konu var ama şu bir gerçek ki ekonomik anlamda Avrupa hasta bir adam. Ve bu hasta adamın bireyleri birlikte hareket etmekten mutlu değiller.

Budapeşte’nin Kispest bölgesindeki bir parka Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ismi verilirken düzenlenen açılış töreninde Budapeşte Valisinin konuşması düşüncemin en güzel kanıtıdır. Budapeşte Valisi açılışta, “Gökkuşağında ki tüm renkler güzel, farklı renkler tek başlarına çok güzel, ama siz bu renkleri tek bir ortak kapta toplamaya kalkarsanız ortaya tek bir renk çıkar ve bu renk hiç de güzel bir renk olmaz” dedi.

Avrupa ülkelerinin Haçlı seferleri ile başlayan ortak hareket etme düşüncesi yüz yıllardır tam manası ile gerçekleşmeyen bir hayaldir.Türkiye’nin bu ortaklığa başvurusu 1959’lı yıllara kadar uzandığı bilinmektedir.

Ortak hareket etmek amacıyla kurulan Avrupa Birliğin de şu an 27 ülkeüye bulunmaktadır.

Çoğu Avrupa ülkesi ortak para birimi olan Euro’ya geçtiğini resmi olarak söylese de uygulamada kendi paralarından vazgeçmek konusunda o kadarda hevesli değiller. Hatta Yunanistan gibi ülkeler Euro’dan tamamen vazgeçmenin planlarını yapmaktalar.

Almanya ve Avusturya hariç diğer ülkelerin çoğunda dükkanlarda kiralık ya da satılık tabelaları var.Kepenkler kapalı.

İşsizlik rakamlarını öğrenmek için istatistiklere bakmaya gerek yok. Sokakta dilenen insanların sayısı o kadar fazla ki. Her köşe başında uyumuş(sızmış) olan evsiz barksız kişiler ile karşılaşmanız mümkün.

İkinci el malzeme satan dükkanların ve satın alan insanların sayısı azımsanmayacak kadar fazla.

Bir ortaklık düşünün bir grup ferah içersinde yaşarken büyük bir grup cefa içinde kıvranmaktadır. Bu nasıl bir ortaklıktır.

Sonuç olarak, 18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu için kullanılan hasta adam benzetmesi 21. Yüzyılda Avrupa Birliği içintıpa tıp uyan bir benzetme olmaktadır. Bu hastalığın adı belli, ekonomik çöküntü.Avrupa Birliğine üye olmak demek bu çöküntüye ortak olmak demektir. Bu hastalığın bizim ülkemize bulaşmaması için birincil çözüm mümkün olduğunca hasta adamdan uzak durmak.Bizim hedefimiz artık Avrupa Birliğinin bir üyesi olmak olmamalıdır. Yeni bir hedef belirlemenin zamanı gelmiştir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ziya ALP
    Ziya ALP
    4.12.2011 16:07

    Görme engelli kardeşlerimizden öğrenmemiz gereken ne kadar çok şey var... Bazen düşünüyorum da.. sanki onlar bizden daha tam ve olgun gibi geliyor... Bizler ise o nisbette eksik ve hamız malesef.... Tebrikler Emin bey... yüreğine sağlık..

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız