KAHVE KOKUSU VE...

Bolu İzzet Baysal Caddesinde eskiden hamam olarak işletilen, yeni hali ile herkesin dikkatini çeken Lal Hamam Ve Kahvedeyiz. İşletme bir aile şirketi. Biz de yetkili bir ağızdan Lal Hamam Ve kahveyi dinledik. Kahve tutkunları, elinizde bir fincan taze çekilmiş, mis kokulu bir kahve ile sizlerde buyurun sohbetimize…

KAHVE KOKUSU VE...
31.05.2011 - 09:05

 

Nermin Kaya-Bolu İzzet Baysal Caddesinde eskiden hamam olarak işletilen, yeni hali ile herkesin dikkatini çeken Lal Hamam Ve Kahvedeyiz. İşletme bir aile şirketi. Biz de yetkili bir ağızdan Lal Hamam Ve kahveyi dinledik. Kahve tutkunları, elinizde bir fincan taze çekilmiş, mis kokulu bir kahve ile sizlerde buyurun sohbetimize…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Burası bir aile şirketi, Kubbealtı, Orta Hamam ve Lal Hamam Ve Kahve mekânlarını ailemizle beraber işletiyoruz. Dededen toruna geçen bir meslek olan hamamcılıkla uğraşıyoruz. Aslen Tokatlıyız ve Tokatlılar genelde hamamcılık yapar. Şu an amcalarımız, dayılarımız, İstanbul da, İzmit de halen hamamcılık yapmaktadırlar.

Siz Kubbealtı Gözlemecinin de sahibisiniz. Orada da tarihi bir doku var ve bu dokuyu koruyarak farklılıklar yapıyorsunuz. Peki, Lal Hamam Ve Kahve nasıl meydana geldi?

Biz hamam kültürü ile yetişen bir kuşağız.  Ama artık yeni kuşak hamama vakit ayırmak istemiyor. Ve artık ihtiyaç da değil. Şu an hamam kültürü bir lükse döndü. Artık hamama pek talep olmadığı için, bizde hamamın atıl kısmını bu şekilde değerlendirmeye karar verdik. Vakıflara böyle bir proje sunduk. Onlarda buranın tarihi dokusunu bozmayacağımız için projemizi kabul ettiler. Biz burada hamam konseptini insanlara yaşatacak bir mağaza ve kafe açtık. Hatta burası ile birlikte hayatında ilk kez hamam gören gençler oldu. Bu da bizi sevindiriyor. Biz bu kültürü yaşatmak istiyoruz. Çünkü hala aile bireylerimiz hamamcılık yapmaya devam ediyor. Ama en azından şehir merkezinde biz farklı bir konseptle insanları buraya çekebilmeyi hedefledik.

Birde şöyle bir şey var. Bolu turizm şehri evet, ama gelen turist şehir merkezine uğramıyor. Kaldığı otelde her türlü ihtiyacı karşılanıyor. Hamam da bu özelliklerden biri. Hiçbir turist artık hamam için şehir merkezine uğramıyor. Biz böyle farklı bir konseptle turisti il merkezine de çekmeye çalışıyoruz.

Gerçekten çok farklı bir mekan olmuş Ve kahve. İçeride ki atmosfer, mobilyalar hepsi özenle seçilmiş. Bu mekanı oluştururken profesyonel bir yardım aldınız mı?

Ben zaten vintaj tarzında olması en baştan beri hayalimizdi. Biz buna karar verdik. Ama bir iç mimardan profesyonel yardım aldık. İki mimar ile birlikte çalıştık. Biz onları yönlendirdik. Onlar çizdi. Yani ortak bir çalışma sonucu böyle bir yer çıktı ortaya.

Peki, neden sadece kahve?

Çünkü ben kahve tiryakisiyim ve açıkçası Bolu’da bu ihtiyacımızı karşılayacak bir mekan yoktu. Açıkçası uluslar arası markalar ciddi bir kahve satışı yapıyor.  Bundan 10 sene önce İstanbul da da böyle bir şey yoktu. Ama artık kahve hayatımızda çok büyük bir önem taşıyor. Kahve imeden duramayan, kahvesini almadan işe başlayamayan insanlar var. Yani artık kahve sektöründe böyle bir ihtiyaç ortaya çıktı. Açıkçası Bolu’ya da uluslar arası bir markanın gelip iyi kahve satmasına gerek olmadığını düşünüyorum.  Ben uluslar arası markalardan daha iyi kahve yapabilirim ve satabilirim. Zaten şu an kahve anlamında çok iddialıyım. Onlardan daha iyi kahve yapıyoruz.

Kahvelerinizi kim yapıyor?

Makinelerimiz var. Ama tam otomatik değil bunlar. Çünkü tam otomatik olanlar istediğimiz kalite de iş çıkartmıyor. Bir insanın müdahalesi gerekiyor. Ama müdahale eden insanında iyi bir Barista olması gerekiyor ki istediğimiz sonuç ortaya çıkabilsin.

Barista ne demek?

Kahve barmenliği. Eğer iyi kahve yapıcam ve uluslar arası markalarla yarışacağım diyorsanız bu işi hakkıyla yapmak zorundasınız. Sadece makineyi aldım. Teknik servisten de nasıl kullanıldığını öğrendim ile olmuyor. Biz bu konuda 2008 Dünya Barista eğitmeni şampiyonu var, bir Türk, Şerif Başaran. Burada ki Baristaların eğitimini de Şerif Bey verdi. Sağ olsun o da çok özverili bir şekilde bize yardım etti. Ara ara da gelip kontroller yapıyor. Bizde böylelikle gerçekten uluslar arası markalarla yarışabilecek bir kahve içebiliyoruz. 

Uluslar arası markalar ile yarışıyoruz dediniz. Peki, bu kaliteyi yakalayan kahveleriniz nereden geliyor?

Bizim kahve çekirdekleri Brezilyadan geliyor. Zaten iklim koşulları nedeniyle Türkiye de kahve yetişmiyor. Brezilyadan geliyor ama Türkiye de kavruluyor. Diğer firmalara göre en büyük farkımız da zaten bu. Tamamen hazır almıyoruz. Çok fazla yurt dışına bağımlı olarak bu işi yapmak istemiyoruz. Zaten tarihi bir mekandayız. Bizim aile olarak da böyle bir özelliğimiz var. Tamamen dışarıdan hazır almaktansa ham şekilde gelip Türkiye de işlenen bir firma ile çalışıyoruz. Bize özel bir harman yaptılar, onu kullanıyoruz. Şu an Türkiye de bu işi en iyi yapan Kiva Han firmasıdır. Bizde onlarla çalışıyoruz.

Mekana dönecek olursak, sizinle röportaj yapma fikri henüz ortada yokken, hemen hemen tüm Boluluların merak ettiği gibi bende buraya bir merakla geldim. Arkadaşlarımızla kahve içtik. Benim burada şıklığından sonra ilk dikkatimi çeken müzikler oldu. Gerçekten çok kaliteli, hoş müzikler çalınıyor. Bu listeyi siz özel olarak mı hazırladınız?

Herkes burada ki müzikleri duyup, bize müzikler getiriyor. Biz gelen yüzlerce şarkı arasından tek tek seçiyoruz. Çalan müziklere müdahaleden pek hoşlanmam. Aslında her işin kendine özel bir müziği var. Bunu yapan uluslar arası firmalarda var. İşte siz gidiyorsunuz anlatıyorsunuz şöyle bir mekanım var. Sizi alışverişe yönlendirecek müzikler seçiyorlar ya da kokunun nasıl olması gerektiği gibi önerilerde bulunuyorlar. Bizim kokudan yana bir sıkıntımız yok. Çünkü biz burada kahveyi kendimiz öğütüyoruz. Onun çok güzel bir kokusu var. Müzikler de de dediğim gibi titizlikle seçiyoruz. Hem Avrupai, hem nostalji müzikler var. Sezen Aksu, Ajda Pekkan gibi başarılı isimlerin, orijinal kayıtlarını seçmeye çalışıyoruz. Siz muhabbet ederken sizi yormayacak müzikler, hem de sizi alışverişe yönlendirecek müzikler seçiyoruz. Bunlar hep bizim hayalimizdi ve elimizden geldiğince kitabına uygun, kaliteli ve şık olsun istedik. Ses, koku, ürün grubu, hedef kitlemiz bunların hepsi düşünülmüş şeyler.

Hedef kitleniz kimler?

20 yaş ile 65 yaş arası, belli bir gelir seviyesine sahip olan, kahve ve ayakkabı tutkunu bir gruba hitap ediyoruz. Çünkü zaten içerideki ayakkabıyı beğenen kişi bizim kahvemizi içen kişi ya da kahvemizi beğenen kişi içeride ki ayakkabıyı beğenen kişi.  İkisi birbirini tamamlıyor. Çünkü ayakkabı da, kahve de bir tutkudur. Kahvesini içmeden uyanamayan bir kişi, bir ayakkabıyı gördüğünde de ben bunu almalıyım moduna giriyor. Ayakkabının ve kahvenin böyle bir özelliği var.

Ne tarz kahveler yapıyorsunuz?

Türk kahvesi yapıyoruz. Damla sakızlı Türk kahvesi yapıyoruz.  Latte, cappuccino, espresso, macchiato gibi İtalyan bazlı kahveler yapıyoruz ve hepsi uluslar arası standartlarda yapılan kahveler. Bazı işletmeler kendi tarzlarını yaratmak adına krem şanti gibi aromalar ekliyor. Bizde öyle bir şey yok. İtalya da kahve önünüze nasıl geliyorsa, hangi lezzette ikram ediliyorsa bizde de o kalitede servis ediliyor diye bir iddiamız var. Onun dışında soğuk içecek olarak yine kendi yaptığımız, meyvelerden smoothielerimiz var. Bunun dışında paket kahve servisine de başladık. Elinize kahvenizi alıp işinize gidebilirsiniz.

Peki, son olarak kahvenin fazla tüketilmesi zararlıdır diye bir düşünce vardır. Bu konuda ne söylersiniz?

Hazır kahvelerde var. Çünkü onlar yapay maddeler olduğu için zararlıdır. Sadece kahve çekirdeğinden oluşanlarda hiçbir zarar yok. Hatta kanser riskini azalttığı kanıtlanmıştır. Bir de bu çekirdekten yapılan doğal kahvelerin, maske olarak kullanıldığı da vardır. Cildi nemlendirir. Hatta büyük şehirlerde bu tarz mekanlarda bunlar parayla satılır.

 


Editör: E. Candan