KALİTEDEN ÖDÜN VERDİK

 

“Esnafımız nasıl ayakta durabileceğini düşünürken kaliteyi düşünebilir mi? Adam borç derdinde. Dükkânı kapatacak ona yanıyor, yani bu durumda kaliteden, hijyenden ödün vermeye başlıyorlar.”

KALİTEDEN ÖDÜN VERDİK
23.02.2011 - 14:46

 

 

      Bolu Lokantacılar, Aşçılar ve Pastacılar Odası Başkanı Murat Abak’la yaptığımız röportajda, herkes tarafından bilinen ancak şu zamana kadar dile getirilmeyen sorunlara parmak bastık. Bolu’ya has yöresel yemeklerin yabancılara tanıtılmasında bürokratik engellerin olduğunu söyleyen Murat Abak, lokanta sahiplerinin ekonomik sorunlar nedeniyle kaliteden taviz verdiğini ifade etti.

 

      Yemekleri ve aşçılarıyla meşhur Bolu’da dışarıdan gelenlerin yöresel yemek yiyebileceği bir lokanta var mı Bolu’da?

 

      Maalesef yok. Bolu’da her yemeği lokantalarda bulabilirsiniz ancak Bolu’ya özgü yemekleri bulamazsınız.

 

      Sizce de ilginç değil mi? Nedeni nedir peki?

 

      Evet haklısınız. Bolu yemekleriyle ünlü ama biz maalesef tanıtamamışız. Reklam eksikliği var Bolu’da.

 

      Adana’ya gidildiğinde kebap, Eskişehir’e gidildiğinde çiğ börek yiyebilecek yerler bulurken Bolu’da, Bolu’ya has yemeklerin yenilebilecek bir mekânın olmaması kötü değil mi?

 

      Elbette kötü ama şu açıdan da bakmak lazım. Bolu 120 bin nüfuslu bir şehir. Zaten Bolu’da yaşayanların büyük çoğunluğu Bolu’nun yerli halkı. Bolu’da bir lokantada bakla çorbası ya da ciğer sarma yapıldığında müşteri geliyor ve ‘Ben zaten bu yemekleri evde yiyorum’ diyor. İnsanlar evde yapılamayacak şeyleri dışarıda yerler. Mesela bir pide bir lahmacun her zaman en çok tercih edilen yemeklerdir. Evde pişmesi mümkün değil. Ama müşteri zaten akşam evinde bakla çorbası yemiştir, lokantaya geldiğinde ise evde olmayan bir şeyi tercih edecek.

 

      Adana kebap ya da Antep usulü lahmacun Bolu’da tercih ediliyor, peki Bolu’nun yöresel yemekleri diğer şehirlerde biliniyor ve tercih ediliyor mu?

 

      Tabi ki. Mesela Trabzon’a gidersiniz, Bolu usulü bir yemek yersiniz. Ya da ben gidip Konya’da Bolu yemeklerinin yapıldığı bir lokanta açsam insanların ilgisini çeker ve tercih edilir. Zaten bizim yemeklerimizin adının olması ve Bolu’nun mutfağının bilinmesi diğer şehirlerde tercih edilmesiyle alakalı.

 

      Dışarıdan Bolu’ya gelen biri Bolu’ya has yemek yemek istediğinde ne yapacak?

 

      Bu önemli bir sorun. Biz yabancılara hep sırtımızı dönmüşüz. Bakın Düzce’ye, İzmit’e. Şehirlerin girişlerinde yol kenarlarında kendi ürünleri satılıyor, kendi yemeklerinin yapıldığı lokantalar bulunuyor. İşte, bizdeki sorun da bu. Biz E-5’te yabancıya sırtımızı dönmüşüz. Yol kenarında bulunan evlerimizin bile ön cephesi Bolu’ya dönük, arka cephesi E-5’e dönük. Eğer biz yabancıya sırtımızı dönmek yerine yüzümüzü dönseydik, onlar da yöresel ürünlerimizi tatmış olacaktı.

 

      Bolu merkezden ziyade Abant, Gölcük yabancıların en çok tercih ettiği yerler. Yöresel ürünleri, yemekleri buralarda tanıtma fırsatı olmaz mıydı?

 

      Evet, bir Abant’a, bir Gölcük’e, bir Yedigöller’e, bir Gölköy’e bakın, hiç tesis var mı oralarda? Hayır, yok. Abant’a gidiyorsunuz, oturabileceğiniz tek yer otellerin lobisi. Buralarda çay içtiğiniz zaman ise oldukça fazla para ödüyorsunuz. Ben daha önce söylemiştim. Bize o yerlerden tesis versinler, biz Bolu yemekleri yapalım ve yabancıların en çok geldiği yerlerde Bolu yemeklerini tanıtalım ama başarılı olamadım.

 

      Şu an size tesis verilecek olsa bu planınızı hayata geçirmek için çalışmalar yapar mıydınız?

 

      Elbette. Bolu Valiliği bana bir yer versin, ben de esnafıma diyeyim ki ‘Sen şu yemeği yap, sen bu yemeği yap’. Oraya 20 müteşebbis koyup hangi yemeği iyi yapıyorsa bunu müşteriye, özellikle yabancıya sunması kötü bir şey mi olurdu? Bu tesisler E-5’e, otobana, turistik yerlere açılsın bakın Bolu nasıl oluyor.

 

      Bolu yöresel ürünlerin tanıtılamamasında bürokratik engeller mi var?

 

      Evet, ben isterim ki ananemizin yaptığı yemeklerin üzerindeki tozu üfleyelim. Ama bunu yapmaya benim tek başıma gücüm yetmez. Bolu Valiliği, Bolu Belediyesi Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin gücü yeter. Bunlar işbirliği yapsalar, inanıyorum ki bu işin üstesinden geliriz. Mesela siz bana bir tane Bolu yemek kitabı gösterebilir misiniz? Hayır gösteremezsiniz, çünkü yok. Üniversitemizde turizm bölümü var, aşçılık okullarımız ve bu okullarımızda akademisyenlerimiz, hocalarımız var. Neden yemek kitabımız yok?

 

      Yine yemekle alakalı başka bir konuya geçelim. Bolu’da hem kaliteli, hem hijyenik, hem de fiyatı uygun olan lokantalar var mı?

 

      Aslına bakarsanız bu saydıklarınızın hepsinin bir arada bulunduğu lokanta hiç yok. Bakıyorsunuz, gerçekten temiz ve sağlıklı bir şekilde müşteriye hizmet veriyorlar ama oraya gidenler bir daha oraya gitmiyor. Neden? 4 kişilik bir aileyi düşünün. Orada yemek yediklerinde 60-70 lira ödüyorlar. Ama bakıyorsunuz başka bir lokantaya, tavuk döner ve ayran 1,5 TL. Fiyatı oldukça uygun, ama bunun temizliğinden ve kalitesinden ne kadar söz edebiliriz?

 

      Yani diyorsunuz ki hem hijyenik hem de uygun fiyatla yemek yenilebilecek bir yerimiz yok. Peki, bu kalitenin arttırılması için bir şey yapılmıyor mu?

 

      Bolu’daki lokantaların % 90’ı bizim Oda’mıza kayıtlı. Bu üyelerimizden 20 tanesi yakın zamanda dükkânını kapattı. Diğer zamanlarda da dükkânını kapatan oluyor. Esnafımız nasıl ayakta durabileceğini düşünürken kaliteyi düşünebilir mi? Aslında son derece yanlış ama adam borç derdinde, dükkânı kapatacak ona yanıyor, yani bu durumda kaliteden, hijyenden ödün vermeye başlıyorlar.

 

       Ekonomik bunalım kaliteden, hijyenden ödün verdiriyor, öyle mi?

 

       Elbette. Esnaf, işyerini ilk açtığı zaman gayet temiz bir şekilde hizmet veriyor ama ekonomik çöküntüye girdiği zaman, önceleri 60 liraya aldığı yağı bırakıp 40 liralık yağa dönüyor. Esnafın cebinde para yok ki çıkarıp kaliteli yağı alsın. Tabi ki bunlar hiç hoş olan şeyler değil ama esnaf bunu düşünmüyor ki. Çünkü esnaf, ayakta kalma çabasında.  


Editör: E. Candan