Boluda Cumhuriyet coşkusu

29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 94’üncü yıldönümü Karaçayır Spor Salonu’nda yapılan programla kutlandı. Karaçayır Spor Salonu’nda düzenlenen programa vatandaşların da yoğun katılım gösterdi.

Boluda Cumhuriyet coşkusu
30.10.2017 - 15:13

29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 94’üncü yıldönümü Karaçayır Spor Salonu’nda yapılan programla kutlandı. Karaçayır Spor Salonu’nda düzenlenen programa vatandaşların da yoğun katılım gösterdi.

Törene Bolu Valisi Aydın Baruş, Garnizon Komutan Vekili Piyade Albay Abdulkadir Kavuncu, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Önder Yaman, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, Vali Yardımcıları Mustafa Kemal Keskin ile Ahmet Atılkan, İl Emniyet Müdürü Armağan Adnan Erdoğan, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Nadir Çelik, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, Siyasi Parti İl Temsilcileri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, askeri erkan, gazilerimiz, öğretmen, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

Karaçayır Spor Salonu’nda yapılan tören, Vali Aydın Baruş, Garnizon Komutan Vekili Piyade Albay Abdulkadir Kavuncuve Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz tarafından törene katılanların ve vatandaşların bayramını kutlaması ile başladı.

Daha sonra Mimar İzzet Baysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, Vali Baruş'a, Garnizon Komutan Vekili Kavuncu’ya ve Belediye Başkanı Yılmaz’a saygı buketi takdim etti.  

Belediye Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından gönderilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı okundu.

"ATALARIMIZIN “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” PAROLASIYLA YAKTIĞI BAĞIMSIZLIK ATEŞİ, KARANLIK GÜNLERDE BİZLERE YOL GÖSTEREN IŞIK OLMUŞTUR "

 

Bolu Valisi Aydın Baruş törende yaptığı konuşmada, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94’üncü yıldönümünü büyük coşku ve gururla kutlamanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun. 1919 yılında, Anadolu’yu bin yıldır kanlarıyla ve canlarıyla vatan edinmiş aziz Milletimiz, Birinci Dünya Savaşı’nın galip güçleri tarafından iradesi esir alınmak üzere dört bir taraftan saldırıya uğramış ve milletimizin adı bu topraklardan ebediyen silinmek istenmiştir.

Binlerce yıllık tarihi boyunca, başka güçlerin hâkimiyetini asla kabul etmeyen ve varlığını daima bağımsız bir devlete sahip olarak devam ettiren milletimiz, 19 Mayıs 1919 yılında, Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde başlattığı İstiklal Savaşı’yla dünyanın en güçlü devletlerine meydan okumuştur.

Anadolu’nun dört bir tarafında, atalarımızın “Ya istiklal Ya Ölüm” parolasıyla yaktığı bağımsızlık ateşi, karanlık günlerde bizlere yol gösteren ışık olmuştur. Yıllarca süren Balkan Harbi ve Birinci Cihan Savaşı’nın getirdiği yorgunluk, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde bu mücadeleyi başlatan aziz milletimiz, zillet altında yaşamaktansa ölümün yeğ olduğunu atalarından öğrenmiş ve hafızasının derinliklerine nakşetmişti. Milletimiz şunu çok iyi biliyordu ki; üzerinde şeref, haysiyet ve namusuyla yaşamanın mümkün olmadığı, ay yıldızlı al bayrağının gökyüzünde özgürce dalgalanmadığı, ezan sedalarının beş vakit minarelerinden okunamadığı bir toprak vatan değildir.

Milletimiz yine çok iyi biliyordu ki, Anadolu sadece kendisi için değil kendisine umut bağlayan tüm dünya Müslümanları için, esaret altında yaşayan mazlum milletler için de son kaledir. Yahya Kemal Beyatlı 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’un başladığı gün şu duayı okuyordu: "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi! Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi! Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın!" ifadelerine yer verdi

Vali Baruş konuşmasına şöyle devam etti; “30 Ağustos 1922’de, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında şanlı ordumuzun büyük bir zaferiyle neticelenen Kurtuluş Mücadelemiz, bu mücadelenin milletimize kazandırdığı birlik ve beraberlik ruhuyla milli iradeye dayanan bir devletin müjdecisi olmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyeti ilanıyla, Anadolu ve Rumeli topraklarında yepyeni ve bağımsız bir devlet doğmuştur. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir. 29 Ekim 1923, geri kalmış gördüğü toplumları egemenliği altında yönetme ayrıcalığına sahip olduğunu düşünen sömürgeci güçlere karşı, karakteri bağımsızlık ve özgürlük olan büyük bir milletin verdiği tarihi bir cevaptır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, umutsuzluk içerisinde kurtuluş ümidi bekleyen dünyanın mazlum milletlerinin sömürgeci ve mandacı güçlere karşı verdiği istiklal mücadelelerine yol gösterici olmuştur. Cumhuriyetin ilan edilişiyle, siyasi alanda kazandığı zaferin, ekonomik ve sosyal alanlarda da kazanılması gerektiğinin bilincinde olan milletimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlattığı kalkınma hamlesini bugünlere taşıyarak, 94 yıl sonra Türkiye’yi dünyanın önemli güçlerinden biri haline getirmiştir. Cumhuriyetimizin 94 yıllık tarihine baktığımızda; Yıllarca süren savaşlarla harap olmuş, genç ve eğitimli nüfusunun büyük çoğunluğunu yitirmiş bir milletin hep birlikte nasıl ayağa kalktığını görüyoruz. Cumhuriyetimizin tarihine baktığımızda; 1920’li yıllardaki 13 milyon nüfustan, bugün 80 milyona ulaşmış büyük bir milletin doğduğunu görüyoruz. Bugün, Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkesinin toplam nüfusundan fazla genç nüfusa sahip büyük bir ülke görüyoruz.  Bugün dünyanın tüm ülkelerine ihracat yapabilen, 150 milyar doların üzerinde yıllık ihracat hacmine ulaşan, dünyanın en büyük ekonomilerinden birini görüyoruz. Bugün, sadece kendi insanı için değil, bölgesindeki ve dünyadaki mazlum insanlar için emin bir sığınak olarak kabul edilen bir ülke görüyoruz. Bugün, tüm dünyada çaresiz insanlara, milli gelirine oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesini görüyoruz.

Cumhuriyetimizin 94 yılda elde ettiği bu başarılar, destansı bir mücadeleyle, canlarını feda etme uğruna bizlere bağımsız bir devlet ve ülke armağan eden atalarımızın, o günden bugüne karşılaştığı hiçbir zorluğa boyun eğmeden mücadele eden büyük bir milletin başarısıdır.”

“CUMHURİYET YÖNETİMİNDE DEVLETİN VARLIK SEBEBİ VATANDAŞA HİZMETTİR”

Konuşmasında gençlere seslenen Vali Baruş, “Atalarımızın bizlere miras bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti’ni layık olduğu bir şekilde korumak ve yüceltmek için Cumhuriyetin manasını çok iyi anlamamız gerekiyor. Cumhuriyet, yönetimde egemenliğin halk iradesine dayalı olmasıdır.  Cumhuriyet idaresinde meşruiyetin kaynağı halktır, vatandaşların iradesidir. Cumhuriyet yönetiminde, millet özgür iradesiyle seçtiği temsilcileri vasıtasıyla egemenliğini kullanır ve yönetimde söz sahibi haline gelir. Cumhuriyet yönetiminde, kendisine milletin üzerinde gören seçkinlere ve imtiyazlılara, kendisine ilahi güçler vehmeden kişilere yer yoktur. Cumhuriyet yönetiminde devletin varlık sebebi vatandaşa hizmettir. Cumhuriyet, devleti yönetenlerin ayrı bir zümre oluşturmasını kabul etmez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü unutmayalım: “Millete efendilik yoktur. Hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.”  Cumhuriyet, her bir vatandaşın kendisini devletin bir parçası olarak hissetmesini temin etmeyi gerektirir. Cumhuriyet, yönetim işlerinin vatandaşların talep ve ihtiyaçlarına uygun olarak yerine getirilmesidir. Cumhuriyet; bu ülkenin her bir vatandaşına, bu milletin onurlu bir ferdi olduğunu ve devletin her kurum ve görevlisinin kendisinin mutluluğu için daima yanında olduğunu hissettirebilmektir” ifadelerine yer verdi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN BAĞIMSIZLIĞINI KORUMAK VE YÜCELTMEK ŞEHİTLERİMİZE VE GAZİLERİMİZE VEFA BORCUMUZDUR”

Vali Baruş konuşmasında; “Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde onurlu ve özgürce yaşama şansına sahip fertler olarak, bu toprakları kanlarıyla sulayarak bizlere vatan kılan şehit ve gazilerimize, gelecekte bu ülkede yaşayacak olan nesillere karşı çok önemli sorumluluklarımız var.

İstiklal Savaşı yıllarında atalarımız, sadece ülkemizi bölmek ve milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı mücadele etmediler. Onlar aynı zamanda, egemen güçlere boyun eğerek varlığını devam ettirebileceğini düşünen işbirlikçilere karşı da mücadele ettiler. Tarih boyunca olduğu gibi bugün de; Türk Milletinin bu topraklar üzerindeki hâkimiyetini ve birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasını hazmedemeyen, Türkiye’nin her geçen gün güçlü bir ülke olmasını ve dünyanın mazlum milletleri için umut kaynağı haline gelmesini istemeyen dış güçler, Bu vatan toprakları üzerinde onurlu bir şekilde yaşamanın değerini bilmeyen, özgürlük ve bağımsız bir ülkede hayat sürmenin bedelini ödemek istemediği için egemen güçlerin vesayeti altında yaşamaya razı olan köle ruhlu işbirlikçileri varlıklarını devam ettiriyorlar. Bunun en bariz örneğini 15 Temmuz 2016’da yaşadık. Milletimizi ve iradesini esaret altına almak için, milletimizin silahlarıyla yine milletimize hayasızca saldıran hainlerin düzenlediği darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık.

Bu millet ne kadar asil bir millet olduğunu bir kez daha tüm dünyaya ispatladı. Atalarının manevi mirasının kalplerine nakşettiği bağımsızlık ruhuyla ayağa kalktı ve İstiklal Mücadelesinde olduğu gibi bugün de, bu milleti esir almak cüretine kalkışanlara bedelini ödetti. Ne mutlu bizlere ki, İstiklal Savaşımızı zafere ulaştıran milli mücadele ruhu bugün de dimdik ayaktadır. 30 yılı aşkın süredir, ülkemizi ve milletimizi bölmek isteyen PKK/KCK/PYD adı altındaki bölücü terör örgütlerine karşı askerimizin, polisimizin, jandarmamızın verdiği cansiperane mücadeledeki kararlılık, Hakkari dağlarında şehit olan ve yaralanan komandomuzun ortaya koyduğu fedakarlık anlayışı hep bu ruhun yansımalarıdır. Temel hasletimiz olan bu ruhla;  genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını korumak ve yüceltmek şehitlerimize ve gazilerimize vefa borcumuzdur. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en medeni ve müreffeh ülkelerinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışmak hem atalarımıza hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur” dedi.

“CUMHURİYETİMİZİ 100. YILINDA SAHİP OLACAĞIMIZ BAŞARILARDA GENÇLERİMİZİN BÜYÜK PAYI OLACAKTIR”

“94 yıllık Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük teminatı; Türkiye’nin ve milletimizin büyüklüğünü anlama şuuruna sahip gençliğimizdir” diyen Vali Baruş konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyetini her şart altında korumak ve yüceltmek, medeniyetler yarışında Türkiye’yi daha ileri seviyelere taşımak için yılmadan çalışacağınıza yürekten inanıyoruz. Cumhuriyetimizi yüzüncü yılında sahip olacağımız başarılarda sizlerin büyük payı olacaktır. Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sizlere verdiği önemi ve şu sözlerini hatırınızdan çıkarmayınız. "Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz." Sözlerime burada nihayet verirken; Bu mutlu bayram günü vesilesiyle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşımızın kahramanları başta olmak üzere, vatan, millet ve bayrak uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet minnetle yad ediyorum. Cumhuriyet Bayramımız Bolulu vatandaşlarımıza ve tüm milletimize kutlu olsun” ifadelerine yer verdi.

Bolu Valisi Aydın Baruş'un konuşmasının ardından Mimar İzzet Baysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinden Yasin Özel “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” şiirini okurken yine aynı okuldan Taha Bayhan “Akdeniz’e Doğru”, Samet Altınel ise “Bu Vatan Kimin” şiirlerini okudu.

Programda ayrıca Sakarya Ortaokulu ve 100. Yıl ortaokulu öğrencileri Halk Oyunları Ekipleri ve Bolu Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlüğü Halk Oyunları Ekibi tarafından halk oyunu gösterileri sergilendi.

Programın sonunda ise Belediye Bandosu eşliğinde tören geçişi yapıldı. Bayraklar ve flamaların öncülüğündeki İzci grupları, öğrenciler ve askerî birliklerden oluşan kortejlerin geçişi törene katılanlar tarafından coşkuyla izlendi.


Editör: E. Candan