Kadına şiddeti konuştular

25 Kasım Dünya Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü ile ilgili olarak A.İ.B.Ü. İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologlarından Ahmet Karabulut ve Onur Yavrucu açıklamalarda bulundu

Kadına şiddeti konuştular
26.11.2014 - 21:04

25 Kasım Dünya Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü ile ilgili olarak A.İ.B.Ü. İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologlarından Ahmet Karabulut ve Onur Yavrucu açıklamalarda bulundu. 

Psikolog Ahmet Karabulut, “Şiddet kavramı , ilk duyulduğunda anlaşıldığı şekilde fiziksel şiddetten ibaret değildir. Olaya bu şekilde yaklaşmak  çok büyük parçaları göz ardı etmek demektir. Özellikle aile içi şiddetten ve kadına yönelik şiddetten bahsedecek isek fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, sözel şiddet kavramlarını da düşünerek şiddeti anlamaya çalışmak bize daha doğru bir bakış açısı sağlayacaktır” dedi.

 Karabulut, “Kadına yönelik  şiddet kavramı, genel anlamda şiddetin bir alt türü olmakla beraber, kadınlara ve sadece kadın oldukları için yönlendirilmiş, cinsiyete dayalı bir şiddet anlamını taşımaktadır. Bu haliyle kadına yönelik şiddet ayrıca bir insan hakları ihlali anlamına da gelmekte ve kadınların hakları gerek devlet gerekse ulusal kuruluşlar tarafından korunmaya alınmış görünmektedir. Fakat ne yazık ki hem ülkemizdeki hem de dünyadaki bütün bu olumlu çabalara rağmen yaşanan kadına şiddet olayları ve şiddet eğilimi gittikçe artmaktadır. Yapılan son araştırmalara göre Avrupa’da her 4 kadından biri, ülkemizde ise her 5 kadından 2’si hayatları boyunca en az 1 kere fiziksel şiddete uğramaktadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2013 yılında Türkiye genelinde kadına yönelik 12 bin 946 şiddet olayı gerçekleşmiş, en çok şiddet olayı 1213 vaka ile İzmir’de yaşanmış ve Bolu’da ise 41 kadına yönelik şiddet olayı kaydedilmiştir. Bunun yanında ülkemizdeki her 2 kadından 1’inin duygusal şiddete maruz kaldığı bilgisi, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin boyutunu ortaya koymaktadır.” diyerek, kadına yönelik şiddetle rakamlarla acı gerçeği gözle önüne serdi.  A.İ.B.Ü. İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologlarından Onur Yavrucu ise; “Kadına yönelik şiddetin altında çok farklı dinamikler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri;  kişilerin problem çözme becerilerinin yetersiz olması, sorunlarla başa çıkma veya toplumsal cinsiyet rollerine dair oluşturulan hatalı öğrenmeler,  ekonomik problemler, aile içinde ya da toplumsal anlamda abartılı veya yanlış algılanmış namus ve töre gibi geleneksel problemler, toplumsal olaylar olarak sayılabilir. Kadına yönelik şiddet problemi en basitinden bireysel bir problem olduğu kadar,  karmaşık bir şekilde toplumun her kesiminin sorumlu olduğu yöresel, bölgesel, toplumsal ve evrensel bir sorundur. Bu bakış açısıyla baktığımızda daha net görüleceği üzere kadına karşı şiddeti uzun vadede azaltmanın yolu hemen hemen bütün problemlerde olacağı gibi hem bireysel hem de toplumsal eğitimden ve gelişimden geçmektedir. Şiddetin her türlüsünün öğrenileceği ya da iğrenileceği en temel eğitim yeri ailedir. Aile içinde meydana gelen şiddete maruz kalan çocukların bir problem çözme yolu olarak şiddeti görmeleri, ileride kuracakları ailede de ya şiddet uygulayan erkek ya da şiddeti normalleştirmiş kadın rolünü benimsemeleri çok olağandır. Kadına yönelik şiddet genellikle yanlış algılandığı gibi anlık sonuçları olan olumsuz bir olayla sınırlı kalmamakta, öncelikle kadını olmak üzere birçok kişiyi olumsuz etkileyen ve gerek kişisel gerekse toplumsal olarak herkesi ilgilendiren bir olgudur” dedi.

Peki kadına yönelik şiddeti engellemek adına ne yapmalıyız? Sorusuna “Toplumsal veya bireysel anlamda eğitimden bahsetmiştik. Bunun dışında öfke kontrolünü sağlayabilmemiz, düşüncelerimizi veya duygularımızı uygun şekilde ifade edebilmeyi öğrenmeliyiz. Bu konuda profesyonel yardım almaktan çekinmemeliyiz. Bunun yanı sıra şiddete maruz kalan kadınların direkt olarak başvurabilecekleri kurumları veya seçebilecekleri yolları hatırlatmak faydalı olacaktır.” Diyen Yavrucu, “Şiddete maruz kalan bir kadın veya buna tanık olan bir kişi en yakın polis ya da jandarma karakoluna telefonla ya da dilekçeyle baş vurabilir. Şiddete maruz kalan kadın herhangi bir sağlık kurumuna, yaşadığı ildeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl müdürlüğüne ya da varsa Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine (KOZA-ŞÖNİM) müracaat edebilir veya Alo 183’e (Aile Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı) telefonla ulaşarak ne yapması gerektiği konusunda bilgi alabilir. Bunların dışında belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri’ne, baroların kadına yönelik şiddet telefon hatlarına, adli yardım kurullarına ve kadın örgütlerine başvuru yapmak da çözüme yönelik atılacak adımlardan birkaçıdır. Unutulmamalıdır ki şiddete maruz kalındığı veya tanık olunduğu takdirde hiçbir tepki vermemek şiddeti normalleştirmek, desteklemek ve hatta pekiştirmek anlamına gelmektedir. Yalnızca birey olarak bile kadına şiddetin karşısında durmak insanlığa karşı sorumluluğumuzdur.” diyerek şiddet mağduru kadınları yönlendirdi.


Editör: E. Candan